Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 13 / 13
  • Öğe
    Sağlık Hizmetlerinin Finansmanında Türkiye'de Yeni Yaklaşım; Teşhis İlişkili Gruplar (TİG)
    (2016) Arık, Özer; İleri, Yusuf Yalçın
    Türkiye'de kamu ve özel sektör tarafından sunulan sağlık hizmetleri büyük oranda kamu kaynakları ile finanse edilmekte, sağlık kuruluşları verdikleri sağlık hizmetlerinin karşılığı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından geri ödeme almaktadırlar. Bununla birlikte, farklı basamaktaki sağlık kurumlarına başvuran hastaların personel, donanım, klinik ve maliyet tablolarının farklı olduğu görülmektedir. Bu noktada en çok tercih edilen geri ödeme yöntemi olan teşhis ilişkili gruplar (TİG) sistemi, genel anlamıyla sağlık kuruluşlarına başvuran hastaların benzer klinik ve maliyet verilerine göre sınıflandırılarak, benzer hasta grupları için benzer kaynakların kullanıldığı prensibi ile hasta tanısına göre geri ödeme yapılması, böylece hastane etkinliğine veya sınıfına göre kaynak tahsisinin yapılmasına dayanır. Bu çalışmanın amacı, sağlık hizmetlerinde bir geri ödeme yöntemi olarak dünyada yaygın bir şekilde kullanılan, Türkiye'de ise geçiş sürecinde çalışmaları devam eden teşhis ilişkili gruplar (TİG) sisteminin etkinliği ve geleceğine ilişkin bir öngörüyle genel bir değerlendirme yapmak, geri ödeme sistemlerine ilişkin Türkiye'nin sağlık politikalarının belirlenmesine katkıda bulunmaktır.
  • Öğe
    Root Cause Analysis: Examples of Scenario
    (2017) Kaya, Şerife Didem
    Root cause analysis covers the studies directed on the precautions to be taken in determination of what the mainsprings are in starting points of the faults occur and in not repetition of these errors. In this study, root cause analysis and the process is evaluated and it is tried to be shown how it is applied in health institutions. A scenario about incidents and faults was developed within the scope of patient and employee safety in health institution for understanding of the issue. Root cause analysis was carried out to identify errors preventing strategies related to the scenario fictionalized. The issues threatening patient safety are detected and prevention strategies related to the issue are determined. Prevention strategies can be named as inadequate orientation and training, not carrying out patient identity verification, inadequate communication, and the deficiencies on the issue of exercising routine controls of the personnel and usage of protective equipment. Development of preventing strategies in consequence of root cause analysis related to the issues threatening patient and personnel safety has a significant role in preventing and decreasing unexpected incidence. Examples of the incidence to be done about the precautions to be taken within the direction of these strategies, new technical applications and personnel safety and patient care and treatment are presented.
  • Öğe
    İletişim/Araştırma-İletişime Gönüllülük Ölçeği Güvenilirlik ve Geçerlilik Çalışması
    (2016) Karadağ, Şule; Kaya, Şerife Didem; Uludağ, Ayhan
    İletişim, bireylerin sosyal yaşamına etki eden, toplum içindeki yerini bir anlamda şekillendiren önemli unsurlardan biridir. Ancak bu durum bireylerin iletişime gönüllü olmaları ile paralellik göstermektedir. Sosyal hayat içinde iletişime açık ve gönüllü olan bireyler ile daha kısıtlı ve kapalı bir iletişime sahip insanlar arasında farklılıklar gözlemlenebilmektedir. Bu çalışmada, McCroskey (1992) tarafından geliştirilmiş olan "Willingness to Communicate" ölçeğinin Türkçe'ye geçerlilikgüvenilirlik çalışmasının yapılması amaçlanmıştır.Türkiye'de bireylerin iletişime gönüllülüğünü ölçecek bir ölçme aracı bulunmadığından bu çalışma ile Türkiye'de yapılacak kişilerarası iletişim araştırmalarında kullanılabilecek bir ölçek olarak yerini alması amaçlanmıştır. Evren ve örneklem, okuma- yazma bilen ve iletişim kurmada herhangi bir engeli olmayan bireyler arasından seçilmiştir. Çalışma farklı meslek gruplarından oluşan 204 örneklem üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bireysel anlamda iletişim kurma düzeylerinde etkili olabileceği düşünülerek ölçek 90 kadın ve 114 erkekten oluşan dört farklı meslek grubu (serbest çalışan, eğitim alanında çalışanlar, sağlık alanında çalışanlar ve ofis çalışanları) çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışma için Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler etik kurulundan gerekli izinler alınmıştır. Katılımcılardan ise sözel onam alınmıştır. Veriler 15 Şubat-1 Haziran 2016 tarihleri arasında toplanmıştır. Ölçek 12 asıl 8 dolgu niteliğinde 20 sorudan oluşmaktadır. Verilerin analizinde, Ortalama, Standart Sapma, Pearson Momentler çarpımı, Cronbach Alfa ve Açımlayıcı Faktör analizi uygulanmıştır. McCroskesy (1992) tarafından geliştirilen ölçek 7 alt faktörden oluşmaktadır, ancak yapılan açımlayıcı faktör analizi sonucunda ölçek, 12 temel madde odaklı 3 faktörlü bir yapıya dönüşmüştür. Bu alt faktörler ise; tanıdık ve arkadaş gruplarına sunum yapmak (.79, .77, .74, .67, .54) , yabancılarla konuşmak (.82, .80, .75), tanıdık ve arkadaşlarla konuşmak (.81, .78, .55) şeklinde isimlendirilmiştir. Alt grupların maddeleri incelendiğinde faktörlerin madde yapılarıyla uygun bir şekilde dağılım gösterdiği görülmüştür. Tanıdık ve arkadaş gruplarına sunum yapmak alt faktörü; madde 19,15, 20, 14, 11, yabancılarla konuşmak alt faktörü; madde 3, 17, 8, 12, tanıdık ve arkadaşlarla konuşmak alt faktörü; madde 9, 4, 6 oluşmaktadır. Ölçeğin Cronbach alfa değeri .88 olarak ölçülmüştür. Çıkan sonuçlara göre ölçeğin geçerli ve güvenilir ölçüm oranlarına sahip olduğu görülmektedir.
  • Öğe
    Sağlıkta Şiddete Hasta Şikayetlerinde Yer Alan Olumsuz İfadeler Açısından Bir Bakış: Konya Örneği
    (2016) Uludağ, Ayhan; Zengin, Nazmi
    Hasta şikayetleri, sağlık çalışanı-hasta ilişkisine dair önemli ipuçları vermektedir. Sağlıkta hasta ve yakınları kaynaklı şiddet olgusunun üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Hasta şikayetleri incelendiğinde, şiddet olgusunun nedenlerine ilişkin bulgular elde edilebilecektir. Çalışmada, Konya Sağlık Müdürlüğü Hasta Hakları İl Koordinatörlüğü'nün hasta hakları sistemine 2012 yılında yapılan 663 başvuruda geçen olumsuz ifadelerin kullanılma durumu incelenmiştir. Elde edilen veriler ışığında hasta algıları ve tutumlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. İfadeler kodlandıktan sonra, istatistik paket programına girilerek sayısallaştırılmış ve analize tabi tutulmuştur. Şikayetlerde, 36 olumsuz ifadenin toplam 917 kez geçtiği bulunmuştur. Sonuç olarak hasta-sağlık çalışanı ilişkisinde olumsuz ifadeler, hasta algı ve tutumlarına olumsuz etki etmektedir
  • Öğe
    Kurum içi halkla ilişkiler bağlamında hastanelerde otomasyon sistemlerin değerlendirilmesi: Bir tıp fakültesi hastanesi örneği
    (2018) Uludağ, Ayhan; İleri, Yusuf Yalçın
    Hastanelerde kurum içi halkla ilişkiler çalışmaları, zor koşullarda görev yapan sağlıkçalışanlarının iş tatmini için önemlidir. Kurum içi halkla ilişkilerde birçok iletişim aracınınkullanılması mümkündür. Hastanelerin işleyişinde çok önemli bir yeri bulunan otomasyonsistemleri, kurum içi iletişimde etkili kullanıldığı takdirde üst yönetimin işinikolaylaştıracaktır. Çalışmanın amacı; bir tıp fakültesi hastanesinde, hastane otomasyonsistemiyle entegre çalışan kurum içi iletişim modülünün özelliklerinin incelenmesi vekullanıcılara modül üzerinden gönderilen mesaj içeriklerinin konulara göre sınıflandırılması,analiz edilmesi, elde edilen bulgular ışığında uygulayıcılara ve araştırmacılara önerilersunulmasıdır. Çalışmada elde edilen bulgulara göre hastanede, otomasyon sistemiüzerinden 2015 yılında 735, 2016 ise 421 olmak üzere toplam 1156 mesaj sağlık çalışanlarınagönderilmiştir. Mesaj içerikleri sınıflandırıldığında 2015 yılında en fazla gönderilenmesaj eğitim duyuruları (% 20,8), 2016 yılında ise en fazla evrak işleyişi (% 19,2), ikiyılın toplam rakamlarına bakıldığında ise eğitim duyuruları (% 18,3) en fazla paya sahiptir.Yıllar kıyaslandığında, 2016 yılında 2015 yılına göre gönderilen mesaj sayısında daönemli ölçüde bir düşme olduğu görülmektedir. Araştırma sonuçlarına göre; sistemdekikişiye özel veya tüm çalışanlara dönük sosyal programlar ile ilgili mesajların azlığı (%2,7) göze çarpmaktadır.
  • Öğe
    Sağlık Çalışanlarının Halkla İlişkilere Bakışı: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Örneği
    (2015) Duğan, Özlem; Uludağ, Ayhan
    Halkla ilişkiler, kurum ve kuruluşlar için hayati önem taşımaktadır. Halkla ilişkiler iletişim çağı olarak adlandırılan günümüzde önemli bir yönetim fonksiyonudur Özellikle sağlık ve sağlık hizmeti sunumunda, insan yaşamının sürdürülmesinde, yaşam kalitesinin yaratılmasında ve korunmasında özel bir öneme sahiptir. Halkla ilişkiler, özellikle topluma sağlık hizmeti veren hastaneler için daha da önemli hale gelmektedir. Halkla ilişkiler, hastanenin tanıtımında, iyi bir imaj ve itibar sahibi olmasında, diğer kurumlarla iyi ilişkiler kurulmasında, hizmet içi eğitimlerde ve kriz durumlarında önemli bir görevi yerine getirmektedir. Bir hastanenin olumlu bir imaja sahip olması o hastane çalışanlarını da olumlu yönde etkileyecektir. Bu olumlu itibar ve imaj için halkla ilişkiler biriminin de sağlık çalışanları ve hastane yöneticileri tarafından fark edilmesi ve birime gereken desteğin verilmesi önemli olmaktadır. Bu çalışma sağlık çalışanlarının halkla ilişkiler faaliyetlerini nasıl algıladıkları, halkla ilişkiler hakkında neler bildikleri ve halkla ilişkiler hakkında ne düşündüklerini ortaya koymaya yöneliktir. Bu amaçla bir üniversite hastanesinde çalışan 233 sağlık çalışanına oluşturulan anket soruları yöneltilmiş, veriler sayısallaştırılarak istatistik paket programında analizler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada hastane çalışanlarının yüzde 15,0'inin hastanedeki halkla ilişkiler biriminden haberdar olmadığı tespit edilmiştir. Hastanelerde halkla ilişkiler biriminin gerekliliğine yüzde 82,0 (191 kişi) oranında sağlık çalışanı inanırken, yüzde 9,9 (23 kişi) sağlık çalışanı fikirlerinin olmadığını ve yüzde 8,2 (19 kişi) sağlık çalışanı ise halkla ilişkiler biriminin gerekli olmadığını belirtmiştir. Elde edilen veriler göz önünde bulundurularak hastanede görev yapanların önemli bir kesiminin halkla ilişkiler birimi hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığı, dolayısıyla kurum içi halkla ilişkilere daha fazla ihtiyaç duyulduğu sonucu çıkmaktadır. Sağlık çalışanlarının halkla ilişkiler birimini doğru anlayıp, doğru kullanması halkla ilişkiler biriminin başarılı çalışmalar yapması için önemlidir. Halkla ilişkiler biriminin de sağlık çalışanlarına yönelik çalışmalar gerçekleştirmesi kurum içindeki varlığının farkına varılması açısından da önem taşımaktadır. Sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğu halkla ilişkiler biriminin başhekime bağlı çalışması gerektiğini belirterek, halkla ilişkilerin hastane yöneticisi ile çalışmasını uygun görmüştür. Bu durum halkla ilişkiler biriminin hastanenin en üst yöneticisi ile çalışması bakımından önemlidir.
  • Öğe
    Hastane Yönetim Etkinliğinde Yerleşim Planının Önemi ve Bir Model Çalışması
    (2018) İleri, Yusuf Yalçın; Çelik, Adnan
    Günümüzde talebin gittikçe arttığı ve her gün daha fazla insanın sağlık hizmeti alabilmek için başvurduğu sağlık kuruluşları,fiziksel olarak çok geniş alanları kaplamakta ve çoğalan uzmanlık alanları sebebiyle gittikçe artan sayıda poliklinik ve laboratuarbirimleri ile hizmet vermektedirler. Niteliksel olarak önemli gelişme gösteren ve başvuru sayılarının hızla arttığı hastanelerde,hastaların hastane içindeki birimlere ulaşımları büyük ve beklenmeyen sorunlar oluşturmaya başlamış ve hastanelerde birikenyoğun kalabalıklar bu durumu kronik bir sorun haline getirmiştir. Geçmiş dönemlerde hastaların muayene sonrası tanı birimlerineyönlendirilme oranları çok yüksek değil iken, günümüzde teşhis amaçlı yapılan birçok muayene, tanı birimlerinden alınansonuçlarla desteklenmektedir. Benzer şekilde poliklinikler arası konsültasyon istem sayıları da fazlalaşmış, sağlık kurumlarıiçerisinde birimler arası ulaşım ve etkileşim sıklıkla yapılır hale gelmiştir. Bu durum, hastane yöneticilerini, hastane mekânorganizasyonu ve özellikle poliklinik, laboratuar ve radyoloji birimlerinin hastane içerisindeki yerleşim düzenleri üzerinde planlamayapmaya sevk etmiştir. Bu çalışmada, en uygun hastane yerleşim planlarını oluşturarak hastane içi ulaşım problemlerini en azaindirebilmek amacıyla karınca kolonisi algoritması temelinde bir yazılım geliştirilmiş ve bu yazılım vasıtasıyla en uygun hastaneyerleşim planlarının oluşturulabilmesi için bir model önerisi yapılmıştır. Çalışma sonuçlarına göre, örnek modelde, poliklinikhastalarının ilk başvuru yapabilmek için gerçekleştirdikleri hastane içi sirkülasyonda %62, konsültasyon istemlerinde gerçekleşenhastane içi sirkülasyonda %78, polikliniklerden laboratuarlara gönderilen hastaların ulaşımında %23, polikliniklerden radyolojibirimlerine gönderilen hastaların ulaşımında ise %53 oranlarında kazanım sağlanmıştır. Çalışma kapsamında geliştirlen modelönerisi, özellikle mekansal olarak çok geniş alanlarda hizmet veren, çok sayıda uzmanlaşmış poliklinik ve labaratuvara sahip ve hergün binlerce hastanın başvurduğu sağlık kurumlarının poliklinik, labaratuvar ve radyoloji birimlerinin mümkün olan en doğruşekilde konumlandırılabilmesi için yön gösterici olabilecektir. Çalışmada geliştirlen sistem, hastanede hizmet veren birimlerin tercihedilen fiziksel büyüklüklerini, poliklinik konsültasyon sayılarını ve polikliniklerden labaratuvar ve radyoloji birimlerine parametrikolarak aldığı için farklı çalışma ve iş düzenine veya farklı fiziksel tasarıma sahip olan sağlık kurumlarında kolaylıklauygulanabilecektir.
  • Öğe
    Sağlık bilimleri fakültesi birinci sınıf öğrencilerinin problem çözme durumu: İç iletişim bağlamlı bir değerlendirme
    (2014) Uludağ, Ayhan; Karadağ, Şule; Çakmak, Veysel
    Gündelik hayatın olağan halde sürmesinde kişilerin problem çözme becerisinin etkisi önemlidir. İç iletişim sorgu sürecini doğru yönetebilen kişiler, problem çözme becerileri bağlamında diğerlerine göre avantajlı durumdadır. İnsana doğrudan hizmet sunacak sağlık meslek mensubu adayı Sağlık Bilimleri Fakültesi öğrencileri, problem çözme becerilerine sahipliği oranında başarılı olabilecektir. Çalışmada, bu nedenle Sağlık Bilimleri Fakültesi'ne başlayan 68 birinci sınıf öğrencisine Problem Çözme Envanteri ile ailesi ve kendisinin sosyo-demografik yönlerinin tespitini içeren anket uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre öğrencilerin problem çözme beceri algısı ortalamanın üstündedir. Yine sosyo-demografik bakımdan PÇE ortalamaları ile karşılaştırıldığında öğrencilerin görüşlerinin ciddi oranda benzeştiği tespit edilmiştir. Sadece aile tipi sorusuyla problem çözme ortalamaları bilimsel anlamda farklılık içermektedir. Geniş aileden gelenlerin problem çözme algısı daha olumsuz bulunmuştur. Gerek özel gerekse de mesleki hayatlarında başarı için öğrenciler daha sonra ki zamanlarda problem çözme becerileri bakımından izlenmelidir.
  • Öğe
    Sağlık Hizmetlerinde Tıbbi Cihaz Sektörü
    (2016) Arık, Özer; İleri, Yusuf Yalçın; Kaya, Buğra
    Çağımızda sağlık sektöründe yaşanan önemli gelişmelere tıbbi cihaz teknolojisinin hızlı ilerleyişi öncülük etmektedir. Hastalıkların teşhis ve tedavisinde tıbbi cihazların tıp bilimine sağladığı katkı, tıbbi gelişmelerin yönünü belirlemektedir. Günümüzde hastaların tedavi tercihlerini önemli ölçüde etkileyen tıbbi cihaz teknolojisi, bu teknolojiye sahip olan ve olmayan sağlık kuruluşları arasında da rekabet çıtasını oldukça yükseltmiştir. Gittikçe küreselleşen dünyada ise aynı durum ülkeler için de söz konusudur. Tıbbi cihaz teknolojilerine öncelik vererek Ar-Ge yatırımlarının önemli bir kısmını bu sektöre ayıran ülkeler, ekonomilerine de yön vererek gelişmişlik düzeylerini artırmaktadır. Bu çalışma ile, dünya tıbbi cihaz sektöründeki gelişmeleri yakından takip eden Türkiye'de Avrupa Birliği'ne üyelik süreci de gözönüne alınarak medikal teknolojinin öneminin daha iyi anlaşılabilmesini ve Türkiye'de tıbbi cihaz sektörünün geliştirilebilmesi noktasında öneriler getirmek suretiyle katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    Ayaktan Hasta Memnuniyeti Ölçeği Geliştirme Çalışması
    (2018) Kaya, Şerife Didem; Maimaiti, Namaitijiang
    Bu çalışmanın amacı, poliklinik hizmeti almak için ayaktan hastaneye başvuran hastalarınmemnuniyet düzeylerini belirleyebilmek amacıyla veri elde edilmesini sağlayacak ölçme aracınıgeliştirmek, geçerlilik ve güvenirliliğini test etmektir. Metodolojik tipteki araştırmada üç faz ve onadımdan oluşan ölçek geliştirme modeli kullanılmıştır. Örneklem, 531 katılımcıdan oluşmaktadır.Verilerin analizinde SPSS ve Lisrel programları kullanılmıştır. Veriler; Kapsam Geçerlilik İndeksi,ortalama, standart sapma, Pearson Momentler Çarpımı, Cronbach’s Alpha, t-testi, tek yönlü ANOVA,Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) ve Doğrulayıcı Faktör Analizi (DFA) ile değerlendirilmiştir. KaiserMeyer-Olkin(KMO) örneklem yeterliliği testi sonucu değer 0,95 dir. Bartlett’s Testi analizi sonucu kikare değeri (X2)8019,90; serbestlik derecesi (sd)528 (p0,05) bulunmuştur. AFA sonucunda 29maddelik 5 faktörlü bir yapı elde edilmiştir. 5 faktörlü yapı; randevu, etkin muayene, bekleme süresive danışmanlık, çalışanların tutumu ve genel memnuniyet şeklinde isimlendirilmiştir. Ölçeğin toplamortalama puanı 3,55, standart sapması 0,76, test tekrar test katsayısı r0,96 (p0,01), Cronbach’sAlpha değeri 0,95, yarıya bölme katsayısı r 0,94 (p0,01) bulunmuştur. DFA sonucu elde edilenp0,00; X2891,17, sd367; X2/sd sonucu 2,43 dür. RMSEA0,09, GFI0,75, AGFI0,70,NNFI0,85, CFI0,86, SRMR0,06 şeklindedir. DFA sonucunda ölçeğin iyi uyum ölçütlerine sahipolduğu ve kabul edilebilir değerler arasında olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, Ayaktan HastaMemnuniyeti Ölçeği’nin geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Örgütlerde Bilgi Güvenliği Yönetimi, Kurumsal Entegrasyon Süreci ve Örnek Bir Uygulama
    (2017) İleri, Yusuf Yalçın
    Bu çalışmanın amacı, bir üniversite hastanesinde, planlama, uygulama ve iyileştirme aşamalarıyla toplamda üç yıl süren Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi kurulum süreci tecrübelerimizi ve ulaştığımız sonuçları, yöneticilere rehber olabilecek uygulamalı bir örnek olarak literatüre kazandırmaktır. Bu çalışmada; hastanede oluşturulan temel bilgi güvenliği yönetimi politika ve prosedürleri hakkında bilgi verilmekte, uygulanan yöntemler ile karşılaşılan teknik ve yönetimsel zorluklar ve bu zorlukların nasıl üstesinden gelinebileceği başarılı bir uygulama örneği üzerinden tartışılmakta, kurumsal bilgi güvenliği kültürü ve bilinci oluşturma aşamaları ile sistem kurulmadan önce ve sonra hastanenin bilgi güvenliği seviyesinin durumu karşılaştırmalı şekilde aktarılmaktadır
  • Öğe
    Sağlık Çalışanlarının Hasta Mahremiyeti Konusundaki Tutumlarının İncelenmesi
    (2017) Özata, Musa; Özer, Kubilay
    Bu çalışmada sağlık çalışanlarının hasta mahremiyeti konusundaki tutumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma tanımlayıcı nitelikte olup 2015 yılında Konya il merkezinde faaliyet gösteren 15 farklı hastanede görev yapan, 471 sağlık personeli üzerinde, yüz yüze anket tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmada verilerin toplanması amacıyla araştırmacılar tarafından geliştirilen “Hasta Mahremiyeti Tutum Envanteri” kullanılmıştır. Envanterde poliklinikler, doktor odaları, görüntüleme odaları, yataklı servisler, yoğun bakım üniteleri, diyaliz üniteleri, acil servisler, personel eğilimleri, hasta bilgileri ve hastane genel kullanım alanlarında mahremiyet başlıkları altında 51 soru yer almaktadır. Araştırma verileri SPSS programında değerlendirilmiştir. Veriler üzerinde tanımlayıcı istatistikler, bağımsız gruplar arası t testi ve tek yönlü varyans analizi testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda sağlık çalışanlarının genel olarak hasta mahremiyetine yönelik tutumlarının olumlu yönde olduğu görülmüştür. Bununla birlikte sağlık çalışanlarının hasta mahremiyetine yönelik tutumlarının çalışılan kurum, çalışılan bölüm, eğitim alma durumu ve çalışma süresi açısından anlamlı farklılıklar gösterdiği saptanmıştır.
  • Öğe
    Ebe ve Hemşire Öğrencilerinde Tükenmişlik Düzeyi Ve Etkileyen Faktörler
    (2014) Kaya, Şerife Didem; Arıöz Düzgün, Ayten
    Bu araştırma, Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik ve Hemşirelik Bölümü öğrencilerinin tükenmişlik düzeylerini ve bu düzeyleri etkileyen faktörleri saptamak amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı tipteki bu çalışmanın verileri NisanMayıs 2012 tarihleri arasında toplanmıştır. Araştırmaya toplam 627 öğrenci katılmıştır. Veri toplama aracı olarak Maslach Tükenmişlik Ölçeği ve araştırmacılar tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Kişisel bilgi formunda yer alan cinsiyet, medeni durum, öğrenim gördükleri bölüm, bölüm tercihinden memnun olup olmama durumu, sosyal etkinliklere katılım, not ortalamaları, sınıf düzeyleri, ailelerinin ikamet ettiği yer gibi değişkenlerle öğrencilerin tükenmişlik düzeyleri karşılaştırılmıştır. Maslach Tükenmişlik ölçeği ise duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı hissi olmak üzere üç boyuttan oluşmaktadır. Araştırmanın istatistiksel analizleri SPSS 16,0 paket programında normal dağılım gösterip göstermemelerine göre Oneway ANOVA testi, Tukey HSD testi, Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis ve student t testi kullanılarak yapılmıştır. Not ortalaması ile tükenmişlik düzeylerinin karşılaştırılmasında ise korelasyon analizi kullanılmıştır. Sonuçlar % 95'lik güven aralığında, anlamlılık p0.05 düzeyinde değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın sonucunda hemşire ve ebe öğrencilerinin tükenmişlik düzeyleri ile bazı değişkenleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Öğrencilerin öğrenim gördükleri bölüme göre tükenmişlik düzeyi incelendiğinde iki grup arasında fark bulunmuştur (p0,05). Bu fark incelendiğinde hemşire öğrencilerinin duygusal tükenmişlik ve duyarsızlaşma puanlarının ebe öğrencilerine göre daha yüksek olduğu, kişisel başarı puanlarının ise daha düşük olduğu görülmektedir. Duygusal tükenme ile öğrencilerin sınıf düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmaktadır (p0,05). Sınıf düzeyi arttıkça duygusal tükenmişlik düzeyi de artmaktadır. Öğrencilerin cinsiyete göre tükenmişlik düzeyleri incelendiğinde duygusal tükenmişlik düzeyi ile aralarında bir farklılık bulunmamıştır (p0,05). Öğrencilerin medeni durumları, ekonomik durumları ve öğrencilerin doğup büyüdüğü yer incelendiğinde ise tükenmişlik düzeyleri arasında bir fark bulunmamıştır (p0,05). Bulgular ebelik ve hemşirelik eğitiminin tükenmişlik sendromu açısından önemine vurgu yapmaktadır. Toplum sağlığının korunması ve geliştirilmesi, hasta bakım kalitesinin arttırılması için sağlık sektörünün temel yapı taşı olan hemşire ve ebe öğrencilerinin eğitimine önem verilmeli ve sosyal olarak desteklenmelidir