Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Din Fenomeni, Mehmet Aydın, Din Bilimleri Yayınları, Tekin Kitabevi, Konya.(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1994) Işık, HidayetGenelde Din Bilimleri, özelde Dinler Tarihinde iki çalışmaların, ülkemizde, son yıllarda nisbeten artış gösterdiği memnuniyetle gözlenmektedir. Bu sahada ortaya çıkan ve on beş yıllık bir çalışmanın ürünü olan Din Fenomeni de, türünü nen yeni örneklerinden birini sergilemektedir. Eser bu özelliği ile üzerinde durulması gerektiği izlenimi taşımaktadır.Öğe Prator, Sabine, Türk'ische Freitagspredigten Studien zum Islam in der heutigen Turkei(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1994) Tavukçuoğlu, MustafaYazar giriş bölümünde; Diyanet İşleri Başkanlığının T.C. Devleti’nin bünyesindeki konumuna temas etmekte ve Türkiye’deki İslâmın, dışardan nasıl bir birlik içinde gözüktüğü hakkında bir fikir vermektedir.Öğe Osmanlı İmparatorluğunda derviş tarikatlarının sosyolojik ve eğitsel rolleri(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1994) Kissling, Hans Joachim; Solmaz, BünyaminBu makalenin başlığında ifade edildiği açıdan, Osmanlı imparatorluğunda Derviş tarikatları konusundaki bir· araştırma, derviş hareketinin genel problemleri üzerinde çalışan her ilim adamının karşılaştığı duruma bağlı, büyük bir güçlükle karşılaşacaktır.Öğe Son devir Osmanlı toplumunda ahlâkın bozulma sebepleri ve bozulmayı önlemek için düşünülen gerekli tedbirler(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1994) Erdem, HüsameddinPadişah fiilen işin başında bulunamıyor ve sadarat makamındaki kişi de yönetim tecrübesinden uzak ve muktedir birisi de değilse, bu kişi, haremin ve sarayın oyuncağı haline gelme durumunda kalmıştır. Osmanlının son döneminde de sultanlar, harem ağaları, asalaklar, düzen bazlar ve her çeşit dalkavuklar yönetime el koymuşlardı. Bu kötü alışkanlık saray erkanı, diğer memurlar ve askere de bulaşmıştı.Öğe La Situation des Non-Musulmans A Konya Dans La Deuxieme Moitie du XVII Siecle A l’Epoque Ottomane(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1994) Aydın, MehmetAujourd'ıhui Konya se trouve au ce n tre de ı Anatalle moyenne. On sait tres peu de choses sur l'histoire ancienne de Konya Pendant la perlode romaine Konya s'appelait "lnconium" puis pendant la periode byzantine Tokonium, Conium, Stancano, Cunin. Des sources italiennes pariant de Konya comme conia.Öğe Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim elemanlarının ilmi çalışmaları (II)(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1991) Bayyiğit, MehmetKamu oyunu, benzer sahalardaki kurumların mensupları ve diğer ilim çevrelerini haberdar etmek ve böylece İlmî iletişimin sağlanmasına katkıda bulunmak amacıyla öğretim elemanlarımızın İlmî çalışmalarını , sadece isimlerini zikrederek, dergimizin 3. sayısında duyurmuştuk.Öğe Avusturya ve Türkiye’deki İlâhiyat Yüksekokulları üzerine bazı düşünceler(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1991) Tavukçuoğlu, MustafaToplumların kültürlerin, nesillere aktarma· yollarından birisi de eğitim ve öğretim faaliyetleridir. Eğitim ve öğretim faaliyetleri ise çeşitli kademelerden meydana gelir.Öğe Sadreddîn Konevî’de Allah-insan münasebeti(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1991) Erdem, HüsameddinKonevi felsefesi bir Tanrı insan münasebeti felsefesidir denilebilir. O'nun bütün fikirleri bu iki ana kavram etrafında toplanmaktadır. insanın kainattaki yeri meselesi Konevi felsefesi'nin hem hareket noktası, hem de gayesi olarak gösterilmiştir.Öğe Yahudi kaynaklarına göre Yahudilik II. kısım (Talmud Yahudiliği)(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1991) Aydın, MehmetTalmud, zahit yahudilerce hala yaşanılan özel bir hayat tarzı meydana getiren zengin bir eserdir. Talmud, doğumundan ölümüne, sabah kalkışından uyumasına, bayram ve mevsimlerin sırasına, Allah'la, insanlarla', aileyle ve toplumla olan münasebetlerine kadar, her yahudinin hayatının her anını saran; hukuki, ahlaki, dini bir yasadır.Öğe S.Ü. İlahiyat Fakültesi öğretim elemanlarının ilmi çalışmaları(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1990) Bayyiğit, MehmetÇeşitli ilim sahalarında yapılan araştırmaların kamu oyuna duyulmasının, bunlardan ilim çevrelerinin, araştırıcıların haberdar edilmesinin birçok yönden faydalar sağlayacağı muhakkaktır. Bu tür faaliyetlerinden önemli yani, yeni yapılacak çalışmalara ışık tutması, benzer konular üzerinde çalışanların birbirinden haberdar olmaları, bunun tabii sonucu olarak da yardımlaşmanın, iletişimin sağlanmasıdır. Diğer yandan bu iletişimin, araştırıcıları tekerrürden kurtaracağı, onlar bilinmeyen yeni sahalara yönelteceği de söylenebilir.Öğe Doç. Dr. Beyza Bilgin, İslâm’da çocuk, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları (Kitap Tanıtımı)(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1990) Tavukçuoğlu, Mustafaİnsanın eğitilmesi ve öğrenme kabiliyeti küçük çocukluk devresinde son derece esnek, kolay, çabuk ve emindir. Çocuklarda şahsiyet gelişimi, formasyonu ve temel alışkanlıkları kazanma dönemi olan 6-14 yaşlanmanın önemi inkâr edilemez.Öğe Leoman Oliver, An Introduction to Medieval Islamic Philosophy, Cambridge University Press, Cambridge, 1985. (Book Introduction)(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1990) Kuşpınar, BilalÖnsöz de, bu kitabine den kaleme aldığını gayet açık cümlelerle dile getiren yazar, okuyucuların kitapta sözü edilen eserlere ve filozoflara biz - zat müracaat etmelerinin yararlı olacağını; kitabı okurken böyle bir ihtiyacı duyabileceklerini söylemektedir.Öğe İlköğretimde din eğitimi ve program geliştirme üzerine bazı düşünceler(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1990) Tavukçuoğlu, MustafaEğitim, insandaki kabiliyetleri dengeli bir şekilde geliştiren, toplumun gelişmesini hızlandıran, kalkınmasını destekleyen, kültür değerlerini koruyan, geliştiren, nesilden nesile aktaran, milli birlik ve bütünlüğü sağlayan en etkin faaliyetlerden birisi ve en önemlisidir. Eğitim, bir yetişme ve yetiştirme faaliyeti olduğuna göre, bu faaliyet bir ölçüde program işidir.Öğe Evrim tesadüfüne karşı mantık ve ruhcu görüş(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1990) Etöz, AbdülkadirOrtaçağ Avrupasındaki itim düşmanlığı, hak namına bir haksızlıktı. Böylece kızgın inkarcılara pirim verilmiş, bir hatasına bedel, bin kefaret öder gibi maddenin dışında hiçbir şeye hayat hakkı tanımayan tantanalı pozitivizme kapı aralamış, materyalist doğmatikliğe ve peşin hükümlülüğe zemin hazırlamıştır.Öğe İslâm eğitiminin özelliklerine genel bir bakış(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1990) Özbek, Abdullahislam medeniyetini meydana getiren en büyük faktör, şüphesiz islam eğitimidir. Çünkü lslam, ilmi ve ilim adamını kutsileştirmiş, ilmi ibadet derecesine yükseltip her sahada eğitimi yaygınlaştırmıştır.Öğe Dinî ahlâk ve ilâhî dinlerden Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık’daki bazı ahlâkî meselelere mukayeseli bir yaklaşım(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1990) Erdem, HüsameddinAhlak, insanlığın var oluşuyla birlikte var ola gelen, en eski insani ve felsefi bir problemdir. Hatta diyebiliriz ki, ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem'e gönderilen ilahi emirlerle başlamak üzere. ahlak prensipleri daima var ola gelmiştir. Ayrıca şunu da hemen ilave edelim ki, ilahi dinlerin en önemli yanlarından birisini de. getirdikleri ahlak esasları teşkil etmektedir. Aynı şekilde, ilahi olmayan dinlerde de ahlak esaslarının gerek yazılı, gerekse sözlü olarak nesilden nesile intikal ettiği görülmektedir.Öğe İslâm felsefesi kime aiddir(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1990) Olguner, FahrettinBurada ele alacağımız konu ile biz, felsefe tarihinde belli bir yer işgal eden islam felsefesine aid bir meseleyi dile getireceğiz. Maksadımız meselenin çözümünden çok, onun üzerine dikkatleri çekmektir. Meselenin çözümünü bundan böyle yapılacak ve bu noktayı da göz önünde bulunduracak olan çalışmalara havale edeceğiz.Öğe İslam ahlâkı ve özellikleri(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1986) Erdem, Hüsameddinİslâm, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı, güzel ile çirkini ayıramayan, kendi yaptığı putlara taparak Allah'a eş koşan, haksızlık, zûlüm ve her çeşit ahlaksızlığın yaygın olduğu bir cemiyet içinde doğmuş ve ''CAHİLİYYE DEVRİ'' diye nitelendirilen bu çağı ''SAADET DEVRİ''ne dönüştürmüştür. Bu inkılâbın gerçek kahramanı ve en büyük ahlâk numunesi de Hz. Muhammed (S.) olmuştur. Hz. Muhammed (S.) İslâm ahlâkının en büyük temsilcisidir; ama O, hiç bir zaman, bu ahlâkın kaidelerini kendi kafasından ve rastgele koymadığı gibi, bütün insanlığı ilgilendiren yaşayış ve davranış ilkelerini ilâhî emre ve vahye dayandırmıştır. Hz. Peygamber zamanında sistemli bir İslâm Ahlâkından, bir ''Ahlâk Felsefesi''nden söz edilememekle beraber, mükemmel bir ahlâkî yaşayışın olduğunu ve bu ahlâkın da iman ile iç içe bulunduğunu söyleyebiliriz. Çünkü ahlâk, kanaatımızca, İslâm'ın bir parçası değil, O'nun özü ve bütün bünyesine yayılan ruhudur. Müslümanların inanç, amel ve fikir hayatına yön veren tek gerçek kaynak da Kur'ân prensipleridir.Öğe Hâcegizâde Mustafa Efendi’nin el-Metâlibu’l-Âliye’si üzerinde bir inceleme(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1986) Cilacı, OsmanTam adı, el-Metâlibu'l-âliye fi beyân-i ahvâli'l-kütübi'l-erbaati'l-ilâhiyye olan bu eser, Hâcegizâde Mustafa b. Muhammed Efendi'nindir. Lügatte Hâce, efendi, ağa, başkan, kâhya, evin büyüğü, mal sahibi ihtiyar, koca, yaşlı, zengin, bay, hâkim, âlim, müderris yeni Farsçada X. asırdan beri efendi, sahip, kâtip, tüccar vb. mânâlara gelmektedir. Garp Türkçesinde «Hoca» şeklinde telaffuz edilen ''Hâce'' kelimesini Araplar, zengin ve hıristiyan tüccarlar hakkında kullandıkları gibi, efendi karşılığında da kullanmışlardır. ''Hâceği'' sözü ise, eskiden bazı gedikli tüccarlara verilen bir ünvan olarak bilinmektedir. Klasik Arapçaya ve şarkî Arap lehçelerine de ''efendi'' mânâsına ''Havvâce'', ''Havvâce'', ''Havace'' şekillerinde geçen bu kelimenin müştak şekli olan ''Hâcegî'' kelimesine, Osmanlı Türkçesinde olduğu gibi ''tâcir'' mânâsında olarak Sicilya vesikalarında da tesadüf edilmektedir. Efendilik, hoca olma durumu, tüccar, hoca kişi karşılığında da ''Hâcegî'' sözü kullanılmaktadır.Öğe La Vue du Monde Chez Les Melamis(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1990) Aydın, Mehmetdepuis le début de l'Islam. Le mot Taqwa dans la compréhension de la religion et du monde. occupe une place très importante. Ce dicton, qui fait l'éloge du monde extérieur et intérieur du Prophète de l'Islam et de ses compagnons, exige la crainte d'Allah et une marche vertueuse. Autrement dit, Taqwa obéit aux lois à la lettre.