Sayı 45 (2018)
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe İbn Bâcce’nin felsefî öncüleri ve çağdaşları(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2018) Dunlop, Douglas Morton; Tamtürk, BayramÇıkış noktamız arkadaşı İbn el-İmam’ın (tam adı Ebul Hasan Ali b. Abd el-Aziz b. El-İmam el-Ensâri, bkz.) İbn Bâcce’nin eserlerinden oluşan bir koleksiyonun önsözünde (onun hakkında) yazmış olduğu ve İbn El Useybia tarafından da tekrar edilen, İbn Bâcce’nin (felsefî görüşlerinin) ortaya konulmasıdır. İbn el-İmam arkadaşı hakkında şöyle diyor: Zekâsının ve derin araştırmasının, bu saygın, asil ve derin fikirlere nüfuz etmesinde (yani felsefede) o çağının harikası idi ve zamanında adını göklere yazdırmıştı. Bunun için (gerekli) felsefî kitaplar, (bahsedilen kitapları) ve doğuda yazılan nadir eserleri, eskilerin ve diğer (filozofların) kitaplarını getiren, El-Hakem (yani el-Hakem II. 350/961-366/976), -Allah ondan razı olsun- zamanından beri İspanya’da mevcuttu. Onlar tekrar tekrar incelendi, ondan (İbn Bâcce’den) önce araştırmacıların hiçbiri tarafından bu eserler herhangi birşekilde açılmadı, İşbiliye’li İbn Hazm’ın durumunda olduğu gibi onlar hakkında hatalar ve değişiklikler haricinde yazılmış bir şey bırakan olmadı. O (İbn Bâcce) zamanının en büyük araştırmacıları arasındaydı, onların çoğu fikirlerinin hiç birini kaydetmeye çabalamadı, o araştırmacıların en üstünü idi ve doğal olarak analiz yapmada (onlardan) daha keskin bir zekâya sahipti. Bu ilimlerdeki araştırma yolları yalnızca bu bilge kişi ve İşbiliyeli Malik b. Vuheyb tarafından açıldı. Onlar birbirinin çağdaşı idi,fakat Malik mantık ilkeleri üzerine yazılmış sadece küçük hacimli bir eser (Es-Sına’ah ed-Diniyyeh) bıraktı. Sonra ikincisi, hayatına yapılan teşebbüsleri kendi hesabına dikkate aldığı için ve bilimsel konulardaki toplantılarının tamamında zafer hedeflediğinden bu bilimleri açıkça araştırmaktan ve onlar hakkında konuşmaktan vazgeçti. Dini ilimlere döndü ve neredeyse onların en önde geleni oldu, fakat ne bu tür bir felsefî bilginin ışığı sözleri üzerinde parladı, ne de ölümünden sonra bulunacak özel bir felsefî yazı bıraktı.Öğe Ayakları mesh etmenin vâcip olduğuna dair bir risale(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2018) el-Kerâcikî, Ebü’l-Feth Muhammed b. Ali b. Osman; Hayta, MustafaBu, dostlardan birine yazdığım ve “el-kavlu’l-mübeyyin/mübîn an vücûbi meshi’r-ricleyn” şeklinde adlandırdığım bir risaledir. Allah’a hamd; Efendimiz, Allah’ın resûlü, peygamberlerin sonuncusu Muhammed ve onun pak ailesine salat olsun! Benden, ayakları meshetmenin vacip; mezhebimizin tutumunun sahih ve doğru olduğunu ortaya koyacak bir şeyler söylememi (Allah sana güç kuvvet versin!) istedin. Allah’ın yardımı ve tevfîkıyla ben de bu isteğine cevap vereceğim ve talebini karşılayacak muhtasar bir metin ortaya koyacağım.Öğe Dil öğretiminde materyal tasarım yaklaşımları: İ‘râb odaklı ve konu merkezli tasnif metotlarına Şuzûru’z-zeheb ve Katru’n-nedâ çerçevesinde analitik bir bakış(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2018) Tala, MuratGramer meselesi dil öğretiminin en temel problemlerindendir. Dil ve gramer öğretiminde klasik ve modern birçok yaklaşım vardır. Arap dili ve grameri öğretiminde özellikle iki klasik yaklaşım öne çıkar. Bunlardan biri Arap dilindeki i‘râb kategorisini merkeze alan i‘râb odaklı anlatımdır. Bu yaklaşımda aynı i‘râb özelliğini taşıyan ögeler, farklı konuların bir parçası olsalar dahi aynı ünitede işlenir. Diğeri konu merkezli anlatımdır. Bu yaklaşımda ise, aynı konunun parçaları tek bir ünitede işlenir, türleri farklı olsa da konunun tamamlayıcı i‘râb özellikleri aynı konu içinde ele alınır. Her iki yaklaşım dil öğretiminde farklı avantaj ve dezavantajlar sağlar. Bu çalışmada dil öğretimi ve materyal tasarımında i‘râb odaklı anlatım metodu ve konu merkezli anlatım metoduşeklindeki iki klasik yaklaşım karşılaştırmalı olarak incelenecektir. Çalışmada model ve örnek zemin olarak Şuzûru’z-zehebve Katru’n-nedâ adlı eserler incelenecektir. Bu bağlamda, her iki yaklaşımın güçlü ve zayıf yanları ile avantajlı ve dezavantajlı tarafları belirtilecektir. Ayrıca bu iki yöntemin bugünkü dil öğretim ders kitaplarındaki rolü hakkında da sonuçlar çıkarmaya çalışacağız.Öğe Ortaçağlarda düzenlenen Haçlı seferlerinin gerçek nedenleri üzerine bir çalışma(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2018) Şimşir, MehmetOrtaçağ diye tanımlanan zaman dilimi içerisinde en derin etkiler bırakmış hadiselerin başında “Haçlı Seferleri” gelmektedir. Çünkü “Haçlı Seferleri” sonrasında dünya toplumları siyasal, sosyal ve inanç alanları ile bilim, kültür ve medeniyet sahalarındaciddi değişikler yaşamışlardır. Böylesine önemli değişikliklere yol açan bir hadisenin tüm yönleri ile ele alınması gerekmektedir. Özellikle “Haçlı Seferleri”nin düzenlenme nedenlerinin tespit edilmesi son derece önem arz etmektedir. Her ne kadar “Haçlı Seferleri”nin düzenlenmesi sadece Batı Hıristiyan Dünyası ile Doğu İslâm Dünyası arasında inanç kaynaklı bir temele oturtulsa da tarihi birçok hakikat bize farklı gerekçelerin de bulunduğunu göstermektedir. Bunların başında Batı Hıristiyan Âlemi’nde yaşanan iç çatışmalar, mezhep farklılıkları, siyasal ve ekonomik çıkar çatışmaları gelmektedir.Biz bu makalemizde, Ortaçağlarda tertip edilen “Haçlı Seferleri”nin şimdiye kadar çok fazla dile getirilmeyen gerçek nedenlerini ortaya koymayı hedefledik. Özellikle Batı Hıristiyan Âlemi’ndeki iç nedenleri tarihi kayıtları ile tespit etmeye çalıştık.Öğe Ahi Evren’in “Letâifu’l-Ğiyâsiyye” eseri ve değerlendirmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2018) Bilgili, İsmailAhi Evren, Anadolu’nun kültürünü şekillendiren manevi mimarlarımızdandır. İlmi, mesleği ve Anadolu’da kurduğu Ahi Teşkilatıyla adını ve etkisini günümüze taşıyan, kültür, ahlak ve iktisadi bakımdan İslam mirasının oluşumuna önemli katkı sağlayan biridir. Ahi Evren, olgunlaşan düşüncesi neticesinde kaleme aldığı eserleriyle de İslam’a hizmet eden seçkin bir âlimdir. Ahi Evren, eserlerinde İslam düşünce yapısını iman, amel ve ahlak bütünlüğü içinde yansıtmaya çalışmıştır. Eserleri, ilim ve düşünce dünyamıza zenginlik katar niteliktedir. Araştırmamda Ahi Evren’in Farsça yazdığı ve henüz Türkçeye tercüme edilmemiş “Letâifu’l-Ğiyâsiyye”adlı eserini inceledim. Hedefim eseri ve eserde yer alan konuların tanıtımını ve de değerlendirmesini yapmaktır. Eserin sadece birinci cildini temin edebildim. Çalışmamı da Konya ve Edirne kütüphanelerinden elde ettiğim iki mahtûta üzerinden yaptım. Ansiklopedilerde ve Ahi Evren hakkında yazılan kitaplarda özellikle eserin birinci cildi hakkında yapılan tanıtım, tashihe ihtiyaç duymaktadır. Eserin elimizde mevcut olan birinci cildi üzerinde yapacağım tanıtımla bu ihtiyacı gidermeye çalışacağım. İlmin fazileti ayet, hadis, Tevrat, İncil ve Zebur’dan alıntılarla izah edilen birinci ciltte, ilmin farklı bir tasnifi yapılmaktadır. Akaid ilmi üçü Allah, biri de Hz. Peygamber olmak üzere dört başlık altında incelenmektedir. Eserde ayet ve hadislerden alıntılar yapıldığı gibi yeri geldiğinde Tevrat, Zebur ve İncil’den de pasajlar sunulmaktadır. Bu alıntıların metinleri Arapça harekeli olarak kaydedilmekte, akabinde de Farsçaları verilmektedir. Fıkıh ilmine de değinilen eserde fıkıh ilmi, maksud ve teba‘ olarak ikiye ayrılarak izah edilmektedir. Allah’ın sıfatları ve akaidle ilgili diğer konuların da yer aldığı ilk cildin, ilim dünyasının dikkatine sunulması ile istifadesinin daha kapsamlı olacağını, müellifi ve Anadolu’da Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evren’in ilmî ve fikrî yapısının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacağını düşünüyorum.Öğe Müslümanlara esir düşen Haçlı soyluları(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2018) Karakuş, NadirHaçlılar’ın Urfa, Suriye ve Filistin bölgesinde yaptıkları tahribat ve yıkımlar, işledikleri cinayetler tüm acımasızlığı ile devam etmiş, çok acılar çekilmiştir. Buna rağmen Haçlılar Müslümanlardan üst düzeyde bir emir veya melik esir alamamışlardır. Daha çok Müslümanlar Haçlılardan esir almışlar ve esir edilen Prens, Kontgibi unvana sahip Haçlıların esareti Haçlıları zor durumda bırakmıştır. Esir alınan Frenk soyluları içinde Fransa Kralı IX. Louis gibi üst düzey şahısların, başpiskopos ve patrik gibi din adamların esareti konuyu zenginleştirmiştir. Esir edilen Haçlı soylularının birkaç tanesini istisna edecek olursak, hepsine iyi davranılması da Müslümanların merhameti açısından önemli bir husus olmuştur.Öğe Kıraat ilmi eğitim-öğretiminde med mertebeleri ve ölçüleri bağlamında oluşan ekoller(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2018) Akdemir, Mustafa AtillaKıraat ilminde med konusu, detayları ve meselelerinin çeşitliliği ile klâsik dönemden beri ilim adamlarının üzerinde yoğunlaştığı bir konudur. Aslî med miktarı olarak "bir elif" ve ona tekabül eden "iki hareke" takdiri hususunda kurrânın ittifakı oluşmuş, Hadr, Tedvîr ve Tahkîk mertebelerinde de bu ölçünün sabit kaldığı görüşü ağırlık kazanmıştır. Fer'î medlerde ise, yapılan ilâvelerle oluşan mertebe sayılarında, bu ilâvelerin miktarlarında ve bunları ifade etmede kullanılan ıstılahlarda farklı yaklaşımların olduğu görülmektedir. Aslî meddin üzerine ilâve edilen mertebelerin aralarındaki farkı belirtmek için kullanılan "elif" miktarının, edâ ehli dediğimiz yetkin öğreticilerin bir kısmı için "bir hareke", diğer bir kısmı için de "iki hareke" telâffuzu için gereken süreyi ifade ettiği anlaşılmaktadır. Med ölçüleri için kullanılan ilgili teorik tanım ve terimler farklılaşsa bile, örneğin bir "tevassut" uygulamasında "müşâfehe" sistemine dâhil olan okuyucuların tevassut sürelerinde farklılık olmaması öngörülür. Çünkü, herhangi bir med mertebesi için takdir edilen ölçünün ne kadar bir süreye karşılık geleceği hususunda belirleyici olan müşafehedir. Günümüzde Kur'an ve kıraat ilmi eğitim-öğretiminde med ölçülerini ifade ederken kullanılan elif ve hareke ıstılahları bağlamında iki ekol takip edilmektedir. Bunlardan ilkini "Üç Elif Ekolü" diğerini ise "Beş Elif Ekolü" olarak nitelendirmek mümkündür. Med mertebeleri ve ekollerinden bağımsız olarak değerlendirmemiz gereken bu ekollerin usulünü ve kendine ait terminolojisini kavramak, uygulamalarda olası sorunların önünün alınabilmesi için önem arz etmektedir.