Makale Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Dinleme Eğitiminde Etkin Öğrenme Yaklaşımı Üzerine Bir İnceleme(Cumhuriyet International Journal of Education – Cumhuriyet Uluslararası Eğitim Dergisi, December/Aralık 2018) Gökhan Izgar; Gürbüz ÇalışkanBu araştırmanın amacı, eğitim fakülteleri Türkçe öğretmenliği lisans programında yer alan “Anlama Teknikleri 2: Dinleme Eğitimi” dersi için tasarlanan etkin öğrenme yaklaşımına dayalı ders uygulamasının öğretmen adaylarının görüşlerine göre değerlendirilmesidir. Durum çalışmasının kullanıldığı bu çalışmada veriler, araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formundan elde edilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi tekniği ile çözümlenmiştir. Türkçe öğretmenliği lisans programı 3. sınıf öğrencilerinden 32 öğretmen adayı görüşmelere gönüllü olarak katılmıştır. Elde edilen verilerin analizi sonucunda öğrenmelerin 8 tema altında şekillendiği görülmektedir. Öğretmen adaylarının görüşleri incelendiğinde bu dersteki öğrenmelerin yaparak-yaşayarak, okuyarak, tartışarak, araştırma yaparak ve sınıf dışı uygulamalarla yani öğrenci merkezli yöntemlerle gerçekleştiği belirtilmiştir (f=34). Ancak bazı öğretmen adayları da (f=20) öğrenmelerin dinleme, izleme, yazma yoluyla yani daha çok öğrenenin pasif olduğu uygulamalarla da gerçekleştiğinden bahsetmişlerdir. Ayrıca öğretmen adaylarının görüşlerine göre (f=53) öğrenilenlerin kalıcılı olduğu, günlük veya meslek hayatında kullanabileceği düşüncesi ön plana çıkmıştır. Bazı öğretmen adayları da (f=8) bu ders sonunda elde ettikleri öğrenmelerin kalıcılığına ve kullanılabilirliğine inanmadıklarını ifade etmişlerdir. Bu noktada bazı öğretmen adaylarının uygulamalar hakkındaki olumsuz görüşleri düşündürücüdür. Buradan hareketle etkin öğrenme yaklaşımının bileşenlerinden olan katılım, araştırma, sorgulama, eleştirel düşünme, yaparak yaşayarak öğrenme gibi becerilerin sergilenmesinde özellikle hazırbulunuşluk düzeyi yetersiz olan öğrenenler için sadece birkaç ders uygulaması ile beklenilen sonuçlara ulaşılmasının zor olacağı düşünülmektedir.Öğe Bir Sanatçının Otoportresi: Özel Mektuplarından Hareketle Şair, Çevirmen ve Ressam Olarak İlhan Berk(2018) Sevinç, Canan; Polat, FermanŞair ve ressam İlhan Berk’in, editörleri Memet Fuat ve Enis Batur’a yazdığı özel mektupların içeriğini yine sanatoluşturmaktadır. Mektuplar incelendiğinde, Berk’in hayatını, sanata ve dünyaya bakışını gözler önüne serdiği görülmektedir.Dolayısıyla bu eserler, edebiyat tarihi için de önemli belgelerdir. Buna göre Berk, dünyayı bir yazı konusu olarak görmüş ve tümdünyayı yazarak bitirmek arzusu taşımıştır. Yazmaktan, kendini anlatmayı anlayan Berk’in şiirlerine aşk, kadın, cinsellik, tarih gibitemalar hâkim olsa da o, hiçbir konuda ya da biçimde derinleşmemiştir. Bu yüzden de onun için her şiir, her kitap yeni birbaşlangıçtır. “Deneyci”liğini en önemli özelliklerinden biri olarak gören sanatçının şiirleri, sürekli bir değişim içindedir. Şiirinindeğişmeyen yönü ise dil ve anlam özelliğidir. Dili, modern şiirin en önemli sorunu olarak gören sanatçı, şiir dilinin kolaycatüketilmesine karşıdır. Şiirlerinin anlamca kapalılığı, zaman zaman anlamsızlıkla karıştırılan sanatçı, iyi şiirin çok anlamlı olmasıgerektiğini ve ancak bu şekilde kalıcı olabileceğini düşünmektedir. Nitekim kalıcılığın ve iyi şiirin peşinde koşan İlhan Berk, Türkedebiyatının şiir geleneklerini bilen ve bunlardan yararlanan bir sanatçı olmuştur. Aynı zamanda Batı şiirini ve teorik eserleriniorijinallerinden okuma ve tanıma fırsatı bulmuş, bu zengin kültürel donanımı şiirleriyle buluşturabilmiş nadir sanatçılardan biridir.Her zaman önce şair kimliğiyle bilinmek isteyen sanatçı; bu yönünü, düzyazılarına, resimlerine ve tüm yaşamına bulaştırmış, âdetaşiir için nefes alıp vermiştir. Yazmadan yaşamayı bilmeyen İlhan Berk, böylece Türk edebiyatının da en üretken kalemlerinden biriolmuştur.Bu çalışmada da İlhan Berk’in, Memet Fuat ile Enis Batur’a yazdığı mektuplar özelinde, şair, çevirmen ve ressam yönlerinedair bütünlüklü bir portresi ortaya konulmuştur.Öğe Selimnâmelerde Yavuz Sultan Selim’in tahta geçişi(2017) Albayrak Sak, VesileOsmanlı dönemi Türk edebiyatında devirleri ele alınan padişahların adını taşıyan eserler ayrı bir grup oluşturmaktadır. İlk defa Yavuz Sultan Selim döneminde ortaya çıkan bu ad verme geleneği onun adıyla anılan tarihler ortaya koymuş, bu eserler "Selimnâme" olarak adlandırılmıştır. Ancak Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim'den sonra birkaç istisna dışında bu gelenek devam ettirilmemiştir. Büyük bir kısmı oğlu Kanuni Sultan Süleyman döneminde yazılan Selimnâmeler kısa süren saltanatı süresince büyük başarılar elde eden Yavuz Sultan Selim'in hayatına ve bu devir olaylarının tespitine ışık tutmaktadır. Ne var ki Osmanlı tarihinin tartışmalı konularından biri olan Yavuz Sultan Selim'in tahta geçişi meselesi hâlâ sonuca bağlanamamış konular arasında yer almaktadır. Sekiz yıldan biraz fazla süren saltanatı döneminde önemli işler başaran Yavuz Selim'in babasıyla Çorlu yakınlarında karşı karşıya getirilmesi, kardeşleriyle giriştiği taht mücadelesinin babasına karşı başkaldırı olarak algılanması ve suçlu görülmesi tarihî bir talihsizlik, bir haksızlık mı yoksa hakikatin değişmez yüzü müdür tartışmaları şüphesiz daha çok devam edecektir. İşte tam da bu noktada Yavuz Sultan Selim'in hayatını mihver alarak yazılan gayet mevsuk tarihî ve edebî eserler olan Selimnâmeler devrin olaylarına ışık tutmaktadırlar. Çalışmamızda Osmanlı tarihinin bazı kere eksik bıraktığı noktaları tamamlayan belgeler niteliğinde olan Selimnâmelerin Yavuz Sultan Selim'in taht mücadelesindeki bakış açıları ele alınacaktır.Öğe Sanatçı romanı (Künstlerroman) olarak Karartma Geceleri(2016) Sevinç, CananOluşum ya da büyüme romanı olarak da adlandırılan bildungsromanın bir alt türü sayılan sanatçı romanı (Künstlerroman), bir sanatçının, sanat yolunda geçirdiği aşamaları ve sanata dair sorunlarını merkeze alır. James Joyceun Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi (A Portrait of The Artist As a Young Man, 1916) adlı eseri bu türün klasiği sayılır. Türk edebiyatında da Tanzimattan Cumhuriyete uzanan süreçte birçok sanatçı romanına rastlamak mümkündür. Bunların ilki, Halit Ziyanın, şair başkişisi Ahmet Cemilin sanatsal kaygılarını dile getirdiği Mai ve Siyah (1896-1897) adlı romanıdır. Rıfat Ilgazın, İkinci Dünya Savaşı yılları İstanbulunda geçen Karartma Geceleri (1974) adlı romanı da öğretmen ve aynı zamanda şair olan başkişisi Mustafa Uralın, sanata dair görüşlerini ve bir sanatçı olarak duruşunu konu edinir. Bu yazıda, Mustafa Uralın, iki buçuk ay süren arayış öyküsü üzerinden, Karartma Gecelerinin, sanatçı romanı olarak da okunabileceği tartışılacaktır.Öğe Sıyâmî’nin Antakya Şehrengizi(2018) Albayrak Sak, VesileKlasik Türk Edebiyatında araştırmacıların türün kay- nağı konusunda farklı görüşlerde oldukları şehrengiz, sosyal durumları anlatan manzum eserlerdir. XVI. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanan ve kısa sürede yazıldıkları dönemin toplum hayatının tanığı olan bu eserler divan şiirinin dış dünyaya açılan pencereleridir. Hakkında en fazla şehrengiz yazılan yerler İstanbul, Bursa, Edirne olup çok sayıda şehrengiz tespit edilmişse de bunların bir kıs- mının metinleri elde değildir.Türk Edebiyatında yazılmış şehrengizlerden biri de birXVI.yüzyıl şairi olan ve bazı kaynaklarda menfi anlatılan şahsiyetlerden birine, Sıyâmî’ye ait Antakya Şehrengizi’dir. Sıyâmî Divanı’nın 2a ve 5b varakları arasında bulunan ve mesnevi nazım şekliyle yazılan 89 beyit tutarındaki bu şehrengizde Antakya’da yaşayan 20 güzel anlatılmıştır.Çalışmamızda Atatürk Üniversitesi Seyfeddin Özege Kütüphanesi Agâh Sırrı Levend Kitapları Bölümü 48-49’da şairin divanı içinde kayıtlı şehrengizin çeviri yazısı yapılarak eser üzerinde birtakım incelemeler yapılmıştır.Öğe Belleğin kara sularında kendi sahiline doğru içsel bir yolculuğun romanı: Kendi Gecesinde (Yapısal ve tematik bir inceleme)(2017) Sevinç, Cananİnci Aral'ın son romanı Kendi Gecesinde (2014)'nin yapı ve tema unsurları açısından tahlil edileceği bu çalışmada, romanı oluşturan materyal ve teknik unsurlar arasındaki organik bağlantı üzerinden metnin derin yapısı çözümlenirken, bahsi geçen romanın, yazarın diğer eserleri arasındaki yeri de tespit edilecektir. Buna göre; Kendi Gecesinde, Aral'ın, 1991 tarihli ilk romanı Ölü Erkek Kuşlar'dan itibaren bireyi ve bireyin sorunlarını merkeze alan romanlarının son halkasını oluşturmaktadır. Ağırlıklı olarak kadın karakterlerin etrafında aşk, sevgi, cinsellik, aile, evlilik, ölüm, özgürlük temalarını ele alan Aral, bu genel temalara, bölünmüş benlikler, varoluş sancıları, cinsel kimlik buhranları gibi psikolojik temaları da ekler. Öte yandan salt kadınları anlatmakla sınırlı kalmayıp erkek karakterleri de söz konusu bireysel temalar ekseninde tahlil eden yazar, kadın - erkek ayrımı yapmaktan ziyade bütünüyle "birey"i eserlerinin odağına yerleştirme kaygısındadır. Bu noktada, yazarın, psikolojik roman kategorisinde değerlendirilebilecek eserleri, bireyin içinde yaşadığı "toplum"u da dikkate alışı açısından, sosyolojik bir hüviyet de taşır. Bu bağlamda, Kendi Gecesinde, bünyesinde aile, evlilik, aşk, sevgi gibi temalar ile bir kuşağın geçirdiği değişim konusunu barındıran, odağında bir erkeğin yer aldığı, psiko-sosyal bir romandır.Öğe Dijital hikayeleme yöntemi ile etkili Türkçe öğretimi(2017) Yılmaz, Yakup; Üstündağ, Mutlu Tahsin; Güneş, Erhan; Çalışkan, GürbüzDijital hikayeleme, geçmişi yüzyıllara dayanan hikâye anlatımı ile çoklu ortam araçları birleştirilerek ortaya çıkmış bir kavramdır. Derslerde dijital hikayelerin etkili kullanımının teknoloji entegrasyonunu destekleyici bir rolü olabilmektedir. Bu noktadan hareketle bu çalışmada bilgi ve iletişim teknolojilerinden (BİT) yararlanılarak, Türkçe derslerinde kullanılmak üzere dijital hikayeleme yöntemine göre ders materyalleri (dijital hikayeler) hazırlanmıştır. Araştırma, geliştirilen dijital hikâyelerin kullanımının öğrencilerin okuma ve yazma becerileri üzerindeki etkisini ortaya koymayı amaçlamıştır. Bu materyaller altı hafta boyunca ortaokul Türkçe derslerinde işe koşulmuştur. Karma araştırma yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen bu araştırmada nicel veriler Prozodik Okuma Becerisi Ölçeği ve Yazılı Anlatım Becerisi ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Nitel veriler ise öğrencilerin ve öğretmenin dijital hikâyeleme yöntemiyle gerçekleştirilen öğretim uygulaması hakkındaki görüşlerinden elde edilmiştir. Deney grubuna (26 öğrenci) ve kontrol grubuna (28 öğrenci) okuma becerisi ile ilgili ön test, son test ve ara testler uygulanmış, elde edilen veriler üzerinde tekrarlı ölçümler için tek faktörlü ANOVA analizi yapılmıştır. Uygulama sonunda deney grubundaki öğrencilerin okuma ve yazma becerilerinde anlamlı ve olumlu yönde bir değişim olduğu belirlenmiştir. Elde edilen nitel veriler üzerinde yapılan analiz sonuçlarına göre ise öğrencilerin ve öğretmenin dijital hikayeleme yöntemiyle gerçekleştirilen öğretim uygulaması hakkındaki görüşlerinin oldukça olumlu olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak ortaokul Türkçe ders kitabındaki hikâyelerin dijital hikâyelere dönüştürülerek kullanılmasını temel alan öğretim uygulamasının, öğrencilerin okuma ve yazma becerileri üzerinde olumlu sonuçlar ortaya koyduğu ve öğrencilerin ve öğretmenin bu yeni uygulamaya ilişkin görüşlerinin de olumlu yönde olduğu söylenebilir.Öğe Kadim Geleneğe Açılan Modern Bir Kapı: Cihan Aktaş’ın Şirin’in Düğünü Adlı Romanında Nizâmî-i Gencevî’nin Hüsrev ü Şirin Adlı Mesnevisinden İzler(2017) Sevinç, CananCihan Aktaş, 2016 yılında yayımlanan ve kendisine Necip Fazıl Hikâye ve Roman Ödülü (2016) de getiren Şirin'in Düğünü adlı romanında, romanın adından başlayarak, Nizâmî-i Gencevî'nin Hüsrev ü Şirin adlı mesnevisine telmihte bulunur. Olay örgüsünün de anılan mesnevi ile koşut bir düzlemde kurgulandığı romanda, bir yandan romanın başkişisi Şirin'in kimlik ve aidiyet problemleri işlenirken diğer yandan merkezinde Şirin'in olduğu üçlü bir aşk hikâyesi de yüzyıllar öncesinden sesini duyurur. Mesnevide Hüsrev, Şirin ve Ferhat arasında tecelli eden bu aşk, romanda Faruk, Şirin ve Kürşat arasında geçer. Bu çalışmada, anılan romanla Hüsrev ü Şirin adlı mesnevi arasındaki geçişliliklere işaret edilecek ve gelenekten moderne açılan bir kapı olarak mesnevi - roman ilişkisi üzerinde durulacaktır.Öğe Türkçe Dersi Öğretim Programı ve Türkçe Ders Kitapları: 5. Sınıf Türkçe Ders Kitabına Yönelik Bir İnceleme(2016) Çalışkan, GürbüzAna dili öğretimi, ilköğretim süreciyle başlayan okul türü öğrenmede bütün derslerin başarısını etkileyen bir süreçtir. Bu süreçte, öğrencilerin dilsel becerilerini geliştirmeye dönük uygulamalardan yararlanılır. Türkçe eğitiminin başat amacı, öğrencilerin okuyup dinlediklerini anlamaları ve düşündüklerini söz ve yazı ile anlatabilmeleridir. Uygulamalarda, öğretimin temel gereçleri olan öğretici ve yazınsal nitelikli metinler kullanılır. Bu yönüyle metin türlerin seçimi ve hazırlanması çok önemlidir. Bu nedenle Türkçe öğretiminde kullanılacak öğretim programının ve metinlerin nitelikli olması gerekmektedir. 2004-2005 öğretim yılında bilindiği gibi Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ilköğretim programlarının yapısında değişiklik yapmıştır ve yapılandırmacı yaklaşıma göre hazırlanmış programları uygulamaya koymuştur. Bu programa uygun olarak da eğitim-öğretim sürecinde yeni ders kitapları hazırlanmıştır. Bu çalışma ise 5. Sınıf Türkçe ders kitapları ile ilgili mevcut durumu betimlemek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışmada da Türkçe dersi öğretim programı ve beşinci sınıf Türkçe ders kitabı incelenmiştir. İncelenen Türkçe öğretim programının bilgiyi edinen, bilgiyi yapılandıran bireyler yetiştirme anlayışıyla bütünleştirildiği görülmüştür. Kitaptaki yazınsal metinlerin birkaçı dışında çocuğa görelik ve anlatım özellikleri açısından nitelikli olmadığı belirlenmiştir.Öğe Tiyatro sanatına dair bir sanatçı romanı olarak ''Sahnenin Dışındakiler''(2018) Sevinç, CananAhmet Hamdi Tanpınar’ın, 1950’de Yeni İstanbul gazetesinde tefrika edildikten sonra 1973’te kitaplaşan üçüncü romanı Sahnenin Dışındakiler, Mahur Beste ve Huzur’la birlikte bir nehir roman meydana getirir. Esasen başkişisi ve anlatıcısı Cemal’in anılarından oluşan romanın, vaka zamanı itibariyle, önem taşıyan cephelerinden biri, Mütareke İstanbul’una dair birtakım gözlemler içeriyor oluşu; diğeri ise adındaki “sahne” kelimesi dolayısıyla bir sanatçı romanı niteliği taşımasıdır. Bir başka deyişle; “sahne” ve bu kelimenin çağrıştırdıkları doğrultusunda bir sahne sanatı olarak tiyatroya dair gönderme ve benzetmelerle yine tiyatrodan ödünçlediği kavram, terim ve icraatlarıyla Sahnenin Dışındakiler, aynı zamanda, tiyatro sanatına dair bir romandır. Dahası roman, bir aşk hikâyesi ve Millî Mücadele anlatısı olduğu kadar, çocukluğundan itibaren oyunculuğa ve tiyatroya ilgi duyan Sabiha’nın, kendi dönemi için büyük bir cesaret örneği sergileyerek “sahneye çıkacak ilk Türk kadını”sıfatıyla tiyatro sanatçılığına adım atışının da öyküsüdür. Bu çalışmada, Sahnenin Dışındakiler, genelde, sahne sanatı olarak tiyatroya, özelde ise romanın merkezî karakterlerinden Sabiha’nın, oyuncu olma yolunda adım adım ilerleyişine değinenbir “sanatçı romanı” olarak değerlendirilecektir.