Harita Mühendisliği Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 11 / 11
  • Öğe
    Sosyal medya mesajlarında veri madenciliği ile bilgi keşfi ve görsel analitik ortamda sunulması: COVID-19 tweet veri seti örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Çağlar, Burak; Selvi, Hüseyin Zahit
    Günümüzde, sosyal medya iletişim ve kişisel ilgi alanlarını oluşturmak için en etkili araçtır. Akıllı cihazların ve sosyal platformların yaygın kullanımıyla, sosyal medyanın önemi artmış ve birçok kişi tarafından tercih edilir hale gelmiştir. Sosyal medya, insanlar arasındaki etkileşimi destekleyerek, yapılandırılmamış, ayrıntılı ve büyük ölçekli dijital verilerin kaynağı haline gelmiştir. COVID-19 pandemisi, çağımızın en önemli küresel krizi olarak kabul edilmektedir. Bu pandemi, başlangıçta bir sağlık krizi olarak başlamış olsa da hızla tüm dünyaya yayılan benzersiz bir sosyo-ekonomik ve çevresel krize dönüşmüştür. Pandemi yönetiminin büyük bir kısmını mekânsal gelişimin takibi oluşturmaktadır. Salgınların kontrol altına alınması, temas takibi ve yayılımın önlenmesi için etkili bir toplum müdahalesinin sağlanabilmesi adına mekânsal bilgilere olan ihtiyaç oldukça büyüktür. Kriz yönetimi için kaliteli veri ve istatistiksel sonuçlar büyük önem taşımaktadır. Mekânsal görsel analitik, kullanıcıların mekânsal verileri kullanarak örüntüleri tespit etmeleri ve gelecekteki sonuçları tahmin etmeleri için kartografya, veri yönetimini, veri madenciliğini, arayüz tasarımı ve bilişsel bilim vb. farklı disiplinlerden yararlanmaktadır. Bu tez çalışmasının temel amacı, bilgi biliminin ve kartografyanın etkileşimli yapısını yansıtan Web tabanlı mekânsal görsel analitik uygulama örneği geliştirilmesidir. Bu doğrultuda,eski adıyla Twitter yeni adıyla X sosyal medya platformunda COVID-19 pandemi döneminde aşılar hakkında oluşturulan tweet veri seti kullanılmıştır. Tweet verilerinin mekânsal gelişiminin izlenmesi amacıyla konum bilgisi çıkarımı gerçekleştirilmiştir. Daha sonra, tweet veri setinde yer alan saklı örüntülerin keşfi gerçekleştirilmiştir. Veri setinde keşfi yapılan yeni bilgiler kullanılarak, K-ortalamalar ve Ward yöntemiyle kümeleme analizi gerçekleştirilmiştir. Mesajların oluşturulduğu ülkelerin benzerlikleri ve farklılıkları ortaya konmuştur. Tweet veri setinde yer alan mesajların, veri setinden keşfedilen yeni bilgilerin, kümeleme analizi sonucu elde edilen bilgiler ile üretilen tematik haritaların birbirleriyle etkileşim içinde olduğu, araştırmacının belirlediği sorgulamalar kapsamında filtrele araçlarının yer aldığı, veri setindeki mesajların mekânsal - zamansal gelişiminin aynı ekran üzerinden takip edildiği ve araştırmaya ait sonuçların farklı grafiksel araçlarla kullanıcıya aktarıldığı Web tabanlı interaktif bir uygulama geliştirilmiştir.
  • Öğe
    Coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama teknikleri kullanılarak Ermenek baraj havzasında iklim değişikliği etkilerinin irdelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Okka, Cafer Tayyar; Durduran, S. Savaş
    Dünyanın oluşumundan sonra jeolojik zamanların 4. evresinde insanlıktan söz edilmeye başlanılmıştır. İnsanoğlu çevre ile bilerek yada bilmeyerek sürekli etkileşim halindedir. Doğa olayları periyodlar halinde süre gelmeye başlamış, ancak ilerleyen yıllarda bu periyodlarda değişiklikler gözlemlenmiştir. Bu değişiklikler olumsuz yönde olması, sanayi devrimi, arazi kullanımındaki değişiklikler, morfolojik baskılar, insanların ihtiyaçlarının gün geçtikçe artması vb. nedenlerle ekolojik dengeye gün geçtikçe bozmaktadır. İlkçağdan itibaren insanlar su kenarlarına yerleşmiş, toprağı işleyerek yiyecek ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Zamanla suyun belli dönemlerde azaldığını görerek su biriktirme yapıları yapmaya başlamışlardır. Bu yapılar ilerleyen dönemlerde büyümüş, gölet ve barajlar yapılmaya başlanmıştır. Bu yapılar çevreye hidromorfolojik baskılar yaptığı zamanla tespit edilmiştir. Bu tezde Türkiye'nin en büyük 2., göl alanı olarak 4. büyük barajı olan Ermenek Barajının çevre iklime olan etkisi araştırılmıştır. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama (UA) dan faydalanılarak sıcaklık ve yağış verileri havza bazlı hesaplanmış, CORINE verileri baz alınarak uydu görüntüleri ile arazideki değişimler incelenmiş, Standartlaştırılmış Yağış İndeksi (SPI) ve Standartlaştırılmış Yağış Evatranpirasyon İndeksi (SPEI) ile kuraklık analizleri yapılmış, çeşitli yöntemler ile trend analizleri yapılmış, Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) değerlendirmeleri ışığında 2100 yılına kadar havzanın yağış ve sıcaklık değerleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, son 40 yıl incelendiğinde sıcaklığın arttığı, yağışların azaldığı, şehir yapıları, tarım alanları, orman ve su kütlelerinin arttığı, sklorofil alanların ve kayalık bölgeleriz azaldığı, özellikle 2000 yılından sonra kurak geçen ayların sayısının daha çok olduğu, normal ve normale yakın kuraklık dönemlerinin ağırlığını hissedildiği havzada, şiddetli yağış ve şiddetli kuraklıkla geçen ayların sayısının arttığı, trendlerde sıcaklığın artış, yağışların azalışa eğilimli olduğu görülmüştür. 2100 yılına için iyi senaryolarda sıcaklıkta 2,4-2,9 oC artış, yağışta %10-14 arasında azalış beklenilmektedir. Kötü senaryolarda sıcaklık 5,3- 5,6 oC artması beklenirken, yağış %25,6- 28,9 azalış göstermesi beklenilmektedir.
  • Öğe
    Çiftçi kayıt verileri ve açık kaynak kodlu EO-Learn kütüphanesi kullanılarak tarımsal ürün desen tespiti ve kontrolü
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Şimşek, Fatih Fehmi; Durduran, S. Savaş
    Coğrafi bilgi sistemleri ile uzaktan algılama verilerindeki boyut ve hacim artışı özellikle bölgesel ve ülkesel ölçekteki çalışmalarda, kullanıcıları daha hızlı, entegre ve hazır platform arayışına sokmuştur. Özellikle uydulara ait spektral, zamansal ve mekânsal çözünürlük arttıkça, çok zamanlı görüntülerin de kullanılması ile birçok görüntü ön işleme işlemleri, referans verilerin hazırlanması, eğitim-test verilerinin belirlenmesi ve sınıflandırma çalışmalarının yapılması, hem çok zaman hem de karmaşık bir hal almaktadır. Gelişen teknoloji ile uzaktan algılama çalışmalarında kullanılan bu ve benzeri durumları kolaylaştıracak kütüphaneler ve platformlar oluşturulmaya başlanmış olup bunlardan biri de açık kaynak kodlu EO-Learn kütüphanesidir. EO-Learn kütüphanesi, dünya gözlemi ve uzaktan algılama uygulamalarında, birbirine bağlı entegre iş akışları ve makine öğrenmesi ile derin öğrenme algoritmalarını kullanarak çalışan açık kaynak kodlu bir python kütüphanesidir. Bu tez çalışmasında ÇKS beyanlı parsellerden yer doğruluk verisi oluşturularak, EO-Learn kütüphanesi ile Denizli Çivril-Baklan Ovası’nda 2017-2021 yılları arasında beş farklı, Eskişehir-Çifteler bölgesinde ise iki farklı olmak üzere toplam yedi farklı sınıflandırma çalışması, hububat (buğday-arpa), haşhaş, meyve ağacı, nadas, şeker pancarı, üzüm, yonca, ayçiçeği, kabak ve mısır ürünleri için yapılmıştır. Çalışmada 15 gün aralıklı Sentinel-2 görüntüleri kullanılmış olup, her Sentinel-2 görüntüsüne ait mavi (bant-2), yeşil (bant-3), kırmızı (bant-4) , yakın kızılötesi (bant-8), kısa dalga kızılötesi-1 (bant-11), kısa dalga kızılötesi-2 (bant-12), bantları ile bantlardan üretilen NDVI, NDWI, SAVI ve üç adet Tasseled cap dönüşümü (TCB-TCG-TCW) olmak üzere toplamda 12 farklı özellik sınıflandırma çalışmasına dâhil edilmiştir. Geniş alanlarda yapılacak tarımsal ürün desen sınıflandırma çalışmalarında, sınıflandırılacak her ürün için araziden yer doğruluk verisi toplamak çok zamanlı alıcı olmakla beraber maliyetli ve sürdürülebilir değildir. Bu nedenle, tez çalışmasının ana hedeflerinden biri de Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı parsellerin sınıflandırma çalışmasında yer doğruluk verisi olarak kullanılmasını sağlamaktır. ÇKS beyanlı parseller üzerinde yapılan incelemede, parsellerde geometrik ve öznitelik olarak birçok farklılık ve hataların bulunduğu, bunun yanı sıra ekilen ürün ile beyan edilen ürün arasında ise uyuşmazlıklar olduğu tespit edilmiştir. Beyan esaslı bu parsellerden yer doğruluk verisi oluşturmak için bir dizi işlem adımı uygulanmış ve parsellerin temizlenmesi için özgün bir uygulama geliştirilmiştir. Parsellerin düzenlenmesi ve temizlenmesi sonucunda Denizli Çivril-Baklan Ovası’nda beş yıl için ortalama 75000’den parselden 13000 adedi, Eskişehir-Çifteler bölgesinde ise iki yıl için ortalama 27000 parselden 6000 adedi yer doğruluk verisi olarak kullanılmıştır. ÇKS beyanlı parsellerden oluşturulan yer doğruluk verileri ve açık kaynak kodlu EO-Learn kütüphanesi kullanılarak tarımsal ürün desen sınıflandırması yapılmıştır. Sınıflandırma sonucunda K katmanlı çapraz doğrulama yöntemi ile birinci doğruluk analizi, sınıflandırma çalışmasında test verisi olarak kullanılmayan, dışardan bir veri seti olan Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) parselleri ile de ikinci doğruluk analizi yapılmıştır. Birinci doğruluk analizi sonucunda Denizli Çivril Baklan Ovası’nda 2017- 2018-2019-2020 ve 2021 yılları için sırasıyla %92,8 - %94,7 - %93,5 - %93,5 - %93,9 Eskişehir Çifteler bölgesinde ise 2019 yılı için %92,4 2020 yılı için ise %90,2 genel doğruluk oranına ulaşılmıştır. TARSİM parselleri ile yapılan doğruluk analizinde Denizli Çivril Baklan Ovası’nda 2017-2018-2019-2020 ve 2021 yılları için sırasıyla %94,1 - %88,3 - %92,0 - %90,1 - %90,6 Eskişehir Çifteler bölgesinde ise 2019 yılı için %90,1 2020 yılı için ise %88,4 genel doğruluk oranına ulaşılmıştır. Sınıflandırma sonucunda ürün bazında da doğruluk oranı yüksek olup, yakın fenolojik evrelere sahip ürünlerin birbirleri ile belirli oranda karıştığı tespit edilmiştir. Geliştirilen uygulama ile ÇKS beyanlı parsellerden oluşturulan yer doğruluk verisi ve açık kaynak kodlu EO-Learn kütüphanesi kullanılarak yapılan sınıflandırma çalışmasında yüksek başarı sağlanmıştır. Eo-Learn kütüphanesi ile yapılan çalışmanın, klasik yöntemlere yapılan çalışmalara kıyasla 10 kat daha az veri boyutu kapsadığı ve işlem süresinin ise 14 kat daha kısa olduğu sonucuna varılmıştır. Farklı alanlarda, farklı ürünlerle, farklı doğruluk analizleri ile birçok kere yapılan ve yüksek başarım sağlayan bu çalışma, bölgesel ya da ülkesel ölçekte hızlı, güvenilir ve sürdürebilir olarak kullanılabileceğini göstermektedir.
  • Öğe
    1:25.000 ölçekli topografik haritalarda yerleşim sınıfı için kartografik güncelleme sistemi tasarımı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Kalle, Fatih; Selvi, Hüseyin Zahit
    Topografik haritalar sivil ve askeri maksatlara yönelik birçok alanda yoğun şekilde kullanılmaktadır. Bu haritaların daha iyi şekilde kullanılabilmesi için değişen arazi şartlarına uygun olarak sık aralıklarla güncellenmesi gerekmektedir. Ülkemizde 1:25.000 ve küçük ölçekli topografik haritaların üretimi Harita Genel Müdürlüğünde gerçekleştirilmektedir. Üretim sisteminde 1:25.000 ölçekli topografik haritalar temel ölçek olarak kabul edilmekte ve 1:50.000 ile 1:100.000 ölçekli diğer paftalar bu paftalardan türetilerek oluşturulmaktadır. 1:25.000 ölçekli topografik harita üretim sisteminde (Karto 25) coğrafi veri kaynağı olarak Topografik Vektör Veri Tabanı (TOPOVT) kullanılmaktadır. TOPOVT’den alınan coğrafi veriler ile topografik harita üretimine yönelik yapılan kartografik uygulamalar, bütün objelerin baştan sona kadar yeniden düzenlenmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Bu uygulamaların değişimin az olduğu ya da hiç olmadığı yerlerde tekrarlı şekilde yapılması zaman kaybına yol açmaktadır. Topografik harita üretim sisteminin obje bazında yapılacak güncelleme uygulamaları ile daha dinamik bir yapıya dönüşebileceği değerlendirilmektedir. Bu tez çalışmasında Karto 25 üretim sistemi ve TOPOVT ilişkilerinin incelenmesi yapılmış, TOPOVT’de meydana gelen değişimler tespit edilmiş ve mevcut kartografik üretim sisteminden farklı olarak yerleşim sınıfı objeleri değişimler üzerinden güncellenmiştir.
  • Öğe
    İklim değişikliğinin arazi kullanımı ve arazi örtüsü değişimine etkilerinin mekânsal ve istatiksel yöntemlerle analizi: Beyşehir-Kaşaklı Alt Havzası örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Gümüş, Münevver Gizem; Durduran, Süleyman Savaş
    Son yıllarda en güncel araştırma konuları arasında bulunan iklim değişikliği ve çevresel etkileri konusu giderek önemi artıran ve ivedilikle müdahale edilmesi gereken öncelikli problemlerden bir tanesidir. Dünya'nın oluşumundan beri doğal ve yapay sebeplerden dolayı yeryüzü büyük derecede çevresel zararlar görmüş ve sürecin sonucu olarak iklimsel değişimleri de beraberinde getirmiştir. Özellikle sanayi devriminin başlangıcı itibariyle ekseriyetle olarak fosil yakıt tüketimi, arazi kullanımında yaşanan olumsuz değişimler, ormansızlaştırma eğilimi ve artan sanayi süreçleri ile birlikte salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimi gibi sadece doğal değil beşeri faktörlerin de sürece dahil olmasıyla müşterek bu değişim hızlanmıştır. Artan nüfus ve gelişen teknoloji ile yeryüzünün her geçen gün daha fazla zarar görmesi tüm canlılar için ciddi tehdit unsuru oluşturmakla birlikte ekolojik dengenin de giderek bozulmasına yol açmaktadır. Yaşam alanımız ve doğal mirasımız olan yeryüzünün arazi kullanımı ve arazi örtüsü (AKAÖ) özelliklerinin zaman içinde olumsuz değişim süreçleri ile karşı karşıya kalmasından dolayı, buna neden olan süreçlerin gelişimi ve önlenmesi çalışmalarını gerçekleştirmek adına ek bilgilere gereksinim duyulmuştur. Hızla gelişen teknoloji, bilginin önemi ve kullanımı konusunda yeni boyutların ortaya çıkmasına imkân sağlamıştır. Yeryüzünün değişimini anlamada ve bu değişim sonucunda karşılaşılacak problemlerin çözümünde doğru kararlar alabilmek, yeryüzü hakkında sağlıklı ve hızlı verilerin elde edilmesi, analiz edilmesi ve yorumlanmasıyla mümkündür. Son yıllarda hızlı ve dinamik olarak gerçekleşen zamansal değişimi tespit edebilmek için Uzaktan Algılama (UA) ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknolojilerinden yararlanılmaktadır. Bu teknolojilerin kullanıldığı en önemli uygulama alanlarından bir tanesi de uydu görüntüleri yardımıyla arazi kullanımı ve değişiminin belirlenmesidir. AKAÖ'nün zamansal değişiminin belirlenmesi sürdürülebilir arazi yönetimi için gerek planlama gerekse doğal çevrenin korunması açısından son derece önemlidir. Tez çalışmasının temel amacı, 1984-2018 yıllarını kapsayan 35 yıllık süreçte UA ve CBS tekniklerinden faydalanılarak Konya Kapalı Havzası'nın (KKH) dokuz alt havzasından biri olan Beyşehir-Kaşaklı Alt Havzası'na (BKAH) ait arazilerin sürdürülebilir yönetimi için iklim değişikliği etkenlerinin ve buna bağlı olarak AKAÖ'deki değişikliklerin araştırılmasıdır. Bu amaçla 1984, 1990, 1996, 2000, 2006, 2012, 2018 yıllarına ait Landsat uydu görüntüleri, yersel ölçümlerden elde edilen veriler ve meteorolojik istasyonlardan elde edilen sıcaklık ve yağış parametreleri ve diğer mekânsal altlık sayısal haritalar kullanılarak havzaya ait arazi kullanımı değişiklileri ile meteorolojik parametreler arasındaki ilişkinin istatiksel yöntemler kullanılarak değerlendirilmesi hedeflenmektedir. Bu ilişkinin değerlendirilmesi için hazırlanan tez çalışması, toplam 6 farklı odak konusu üzerine tasarlanmıştır. Bu amaçla tez çalışması kapsamında; I) BKAH'na ait Arazi kullanımı/örtüsü zamansal değişiminin uydu görüntüleri ile uzun periyotta (1985-2018) incelenmesi, II) Beyşehir Gölü kıyı sınır oransal değişimlerinin Digital Shoreline Analysis System (DSAS) tekniği ile zamansal ve geometrik olarak uzun periyotta (1985-2018) istatiksel yöntemler kullanılarak incelenmesi, III) BKAH'nın sürdürülebilir yönetimi için Çok Kriterli Karar Destek Sistemleri (ÇKKDS)'nden faydalanarak arazi kullanımı uygunluk analizlerinin gerçekleştirilmesi, IV) Beyşehir gölü ve çevresini kapsayan havza alanına ait uydu görüntüleri ve meteorolojik istasyonlardan elde edilen sıcaklık ve yağış parametreleri kullanılarak uzun periyotta (1970-2018) meteorolojik ve uydu tabanlı kuraklık analizlerinin gerçekleştirilmesi, V) Meteorolojik parametre kullanılarak gerçekleştirilen trend analizleri ile havzanın uzun periyotta (1970-2018) iklimsel parametrelerin eğilimlerinin istatiksel yöntemler kullanılarak tespit edilmesi, VI) son olarak elde edilen tüm analiz sonuçları ve paydaş görüşleri alınarak gerçekleştirilen SWOT analizi uygulamasını kapsamaktadır. Tez çalışması sonucunda iklim değişikliğinin arazi kullanımı ve arazi örtüsü üzerindeki etkilerinin hem mekânsal yöntemlerle hem de istatiksel olarak tespiti, araştırmacılar planlayıcılar gibi tüm kullanıcılar ve karar vericiler için daha somut sonuçların elde edildiğini kanıtlamıştır. Özellikle sürdürülebilir arazi yönetimi kapsamında oldukça sınırlı sayıda akademik çalışma bulunan BKAH'sının daha kapsamlı bir şekilde incelenmesi, kullanıcılar ve karar vericilerin gerçekleştireceği faaliyetler adına yol gösterici altlık bir envanter olması hedeflenmektedir.
  • Öğe
    Akıllı şehirler için 3 boyutlu veri modellerinin oluşturulması ve yapı bilgi modellerine entegrasyonu: Köyceğiz Kampüs örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Dursun, İsmail; Varlık, Abdullah
    Akıllı şehirler, kentlerde yaşayan insanların teknolojinin yardımıyla yaşam kalitesini yükselten ve şehir yaşamının olumsuzluklarını en aza indiren uygulamaların hayata geçirildiği yaşam alanlarıdır. Kentlerin giderek büyüyen ve karmaşıklaşan yapısı, yönetim süreçlerine gelişkin bilgi ve iletişim teknolojilerinin dâhil edilmesi gereksinimini artırmıştır. Buna paralel olarak, farklı alanlarda üç boyutlu (3B) kent modellerinin oluşturulması ve kullanımı yaygınlaşmaktadır. 3B kent modelleri, kent ve telekomünikasyon planlaması, afet yönetimi, eğitim amaçlı gerçek zamanlı simülasyonlar ve tesis yönetimi gibi çeşitli uygulamalarda mekânsal analiz ve görselleştirme amaçlı kullanılabilmektedir. Bu kapsamda, 3B CBS ve sanal coğrafi ortamlar gibi yeni kavram ve teknikler halen geliştirilme aşamasındadır. Bunun yanında yapıların imalattan işletmeye alınıp yönetiminde akıllı şehirler temasına uygun şekilde yapılması için Yapı Bilgi Modellemesi (YBM) süreçleri de büyük önem arz etmektedir Bu çalışmada; Necmettin Erbakan Üniversitesi, Köyceğiz Kampüsünde yer alan Sosyal ve Beşerî İlimler Fakültesi (SBİF) çalışma alanı olarak seçilmiş ve akıllı şehirler temasına uygun olarak yersel ve hava fotogrametrisi ile üretilen üç boyutlu (3B) modelleri ile YBM kapsamlı olarak incelenmiş ve iki sistemin entegrasyonu üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır.
  • Öğe
    Sürdürülebilir arazi yönetimi açısından kırsal arazi düzenlemesi uygulamalarında mülkiyete yönelik sorunların irdelenmesi: KOP Bölgesi örneği
    (2022) Akkul, Mustafa; Durduran, S. Savaş
    Tarım bir ülkenin hem ekonomik hem de stratejik bakımdan lokomotif sektörlerinden biridir. Nüfustaki önlenemez artış ile beraber beslenme ihtiyaçlarının karşılanmasındaki vazgeçilmez araç olan tarımın önemi de gün geçtikte artmaktadır. Nüfustaki bu artış ve miras kanununun uygulamaları tarım topraklarının hızla bölünüp parçalanmasına yol açmaktadır. Bu parçalanmayı önlemek ve aynı zamanda birim topraktan maksimum verim almak amacı ile Kırsal Arazi Düzenlemesi Uygulamalarının başında gelen Arazi Toplulaştırma Projeleri son yıllarda ülkemizde de yoğun bir şekilde devam etmektedir. Arazi Toplulaştırma Projeleri kendi içinde birçok işlem barındıran, tamamlanması uzun süren ve maliyet gerektiren projelerdendir. Bu projelerin uzun zaman almasının nedenlerinden biri de toplulaştırma sahası içerisinde bulunan taşınmazlardaki mülkiyet problemleridir. Bu çalışma Arazi Toplulaştırma Projeleri sırasında ve sonrasında ortaya çıkan mülkiyete ilişkin problemleri saptamak ve çözüm önerileri sunmak amacı ile yürütülmüştür. Çalışmada Konya Ovası Projesi (KOP) Bölgesi kapsamında bulunan illerde (Aksaray, Karaman, Kırıkkale, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde ve Yozgat) yapılan Arazi Toplulaştırma Projelerinde görev almış DSİ, Tapu Müdürlükleri, Kadastro Müdürlükleri ve özel sektörde görev yapan nitelikli personeller arasından seçilmiş 140 kişiye anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Anket uygulanması sonrası elde edilen veriler bilgisayar programı yardımı ile analiz edilmiştir. Anket verilerinin ölçek güvenirliğinin hesaplanması için ‘Cronbach Alpha’ katsayısı hesaplanmış ve ölçeğin güvenilirliği test edilmiştir. Faktör analizi öncesi ölçeğin örneklem yeterliğini Kaiser-Meyer-Olki (KMO) ve faktör analizine uygun olup olmadığını ise Barlett Küresellik testi ile test edilmiştir. Non-parametrik testlerde ölçek puanlarının sadece ‘Çalışılan Kurum’ bazında anlamlı fark gösterdiğinin belirlenmesi üzerine anlamlı farklılıkların hangi kurumları kapsadığını tespit etmek için Mann-Whitney U testi uygulanmıştır. Anlamlı fark bulunan kurumların belirlenmesi akabinde her bir ölçek maddesine yönelik ki-kare testi uygulanmıştır. Katılımcıların görev yaptıkları kurumlar incelendiğinde, katılımcıların %8,6’sının DSİ Bölge Müdürlüğünde, %24,3’ünün Kadastro Müdürlüğünde, %30’unun Tapu Müdürlüğünde, %29,3’ünün özel sektörde ve %7,9’unun diğer kurumlarda görev yaptığı görülmektedir. Ankette yer alan Arazi Toplulaştırma Projelerinde karşılaşılan mülkiyete yönelik problemler projenin tamamlanma süresini uzatmaktadır ifadesine katılımcıların %1,4’ünün ifadeye kesinlikle katılmıyorum, %1,4’ünün fikrim yok, %56,4’ünün katılıyorum ve %40,7’sinin kesinlikle katılıyorum cevabını verdiği görülmektedir. Sonuç olarak Arazi Toplulaştırma Projelerinde ortaya çıkan mülkiyet problemlerinin projelere zaman, maliyet ve sosyal yönlerde olumsuz etkilerinin olduğu saptanmıştır. Özellikle kadastro parsellerinde karşılaşılan teknik hataların ve proje alanında bulunan meraların oluşturduğu hukuki durumlar toplulaştırma projelerinde önemli ölçüde emek ve zaman israfına neden olduğu açıkça görülmüştür. Ayrıca Arazi Toplulaştırma Projelerinde görev alan paydaş kurumlardaki personellerin önemli bir kısmının Kırsal Arazi Düzenlemesi Uygulamaları konusunda yeterince hizmet içi eğitim almadıkları belirgin bir şekilde tespit edilmiştir.
  • Öğe
    İklim değişikliğinin Konya Ereğli-Bor Alt Havzasındaki arazi kullanımı/örtüsü ve kentsel gelişime etkilerinin belirlenmesi
    (2022) Aydın, Taha Kağan; Durduran, S. Savaş
    Gelişen dünyada hızlı nüfus artışı, doğal ve yapay etkenler sebebiyle yeryüzü çeşitli çevresel etkiler altında kalmış ve zarar görmeye başlamıştır. Doğaya olan tahribatı en aza indirerek gelecek nesillere daha sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam sunabilmek adına arazi kullanımı/örtüsü’nün zamansal değişimlerini incelemek ve gerekli tedbirlerin alınması önem arz etmektedir. Arazi kullanımı/örtüsünün zaman içerisinde değişime uğraması ve iklim değişikliklerinin ortaya çıkması bilim insanlarını bu değişimlerin sebeplerini araştırmaya, gelecek nesiller için oluşacak tehditleri ve sonuçlarının neler olabileceğini araştırmaya itmiştir. Yapılan bu çalışma ile Arazi kullanımı/örtüsü, iklim değişikliği ve kuraklık çalışmalarında sıklıkla kullanılan yöntemlerden Uzaktan Algılama Teknikleri, Coğrafi Bilgi Sistemleri ve CORINE sınıflandırma sisteminden yararlanılarak, Arazi kullanımı/örtüsünün zamansal ve mekânsal etkileri, geçmişten günümüze nasıl değiştiği ve gelecekte nasıl değişeceği ile alakalı çalışmalar Ereğli-Bor Alt Havzası için yapılmış ve bu değişimin İklim Değişikliği ve Kuraklıkla nasıl etkileşimde olduğu yapılan çeşitli trend analizleri ile ortaya konmaya çalışılmıştır. Tez kapsamında Konya Kapalı Havzasının 9 alt havzasından biri olan 605693 ha’lık alanı kapsayan Ereğli-Bor Alt Havzasının 1985-2018 yılları arasında 5’er yıllık periyotları kapsayan Landsat uydu görüntüleri, CORINE sınıflandırma verileri ve bölgede belirlenen 8 adet meteoroloji istasyonundan elde edilen meteorolojik verilerden (ort. sıcaklık ve yağış) yararlanılarak arazi kullanımı ve değişiminin 34 yıllık süre zarfında sıcaklık ve yağış trend’lerinin yıllık, mevsimlik ve aylık olarak ne yönde geliştiği lineer regresyon analiz tekniği ve standartlaştırılmış yağış indeksi (SPI) tekniği ile analiz edilmiştir. Ayrıca sonuçların iklim değişikliği ile ilişkisi ve bunun sonucu olarak çevresel yayılımların ne boyutta ve ne yönde olduğu, Landsat uydu görüntülerinin ve CORINE sistemindeki kriterlerden oluşturulan 5 temel eğitim sınıfı (yapay, tarım, mera, orman ve sulak alanlar) ile entegre edilerek piksel tabanlı görüntü sınıflandırma işlemlerinden kontrollü sınıflandırma yöntemi ile sınıflandırılmış, doğruluk analizleri ve kappa istastistiği ile sınıflandırmanın doğruluğu teyit edilmiştir. Ayrıca eğitim alanlarının ne yönde değişim gösterdiği yapılan değişim analizleri (change detection analysis) ile ortaya konulmuş ve sonuçlar haritalandırılmıştır. Yapılan sınıflandırma ve değişim analizleri neticesinde; 1985 yılı sınıflandırma doğruluğu %98, kappa istatistiği 0,9704, 2018 yılı sınıflandırma doğruluğu %97 ve kappa istatistiği 0,9570 olarak elde edilmiştir. Ayrıca 5 er yıllık periyotlar halinde her yıl için doğruluk analizleri ve kappa istatistikleri de hesaplanmıştır. Değişim analizi sonuçlarına göre 34 yıllık zaman diliminde mera alanlarında 7704 ha, tarım alanlarında 8403 ha, yapay bölgelerde 14735 ha’lık bir artış, orman alanlarında 27496 ha ve sulak alanlarda 3344 ha’lık bir azalış tespit edilmiştir. Çalışmanın son bölümünde, Hücresel Otomat (HO) Markov Zincir Modeli Yöntemi ile Ereğli ilçesini ve çevresini kapsayan yaklaşık 331057 ha’lık alanda gelecek yıllardaki kentsel gelişim potansiyelinin belirlenmesi için modellemeler yapılmıştır. Yapılan modellemenin doğruluğunun belirlenmesi için elimizde bulunan 2018 yılı referans haritasına göre 2018 yılı tahmin modeli oluşturulmuş ve her iki veri arasındaki doğrulama kappa istatistiği ile analiz edilmiştir. Model doğrulaması kappa istatistik sonuçları K_location 0,9301 ve K_standart değerii 0,8935 olarak bulunmuştur. Doğrulama sonucunun yeterli değerlerde bulunmasının ardından gelecek tahmin modeli oluşturulmuş ve 2030 ve 2040 yılları için gelecek modelleme tahminleri ve sonuç haritaları oluşturulmuştur. Modelleme sonucuna göre, Ereğli ilçe ve çevresinde yapay bölgeler sınıfı 2030 yılı itibariyle 122.74 km2 ’ye 2040 yılında ise 142.24 km2 ’ye ulaşacağı tahmin edilmektedir. Ayrıca bölgedeki mera, orman ve tarım alanlarında da 2030 ve 2040 yıllarına kadar azalışların olacağı tahmin edilmektedir.
  • Öğe
    1:25.000 ölçekli topoğrafik harita yapımında yazı otomasyonu
    (2022) Çap, Turgay; Selvi, Hüseyin Zahit
    Harita yazılarının otomatik oluşturulması ve yerleştirilmesi Kartografya bilim dalının halen tam anlamıyla çözülememiş sorunları arasındadır. Topografik harita üretim sürelerinin azaltılması için yazı katmanının otomatik oluşturulması büyük önem taşımaktadır. Bu tez çalışmasında, Harita Genel Müdürlüğünde (HGM) aktif olarak kullanılmakta olan 1:25.000 Ölçekli Kartografik Harita Üretim Sistemi (Karto25) içerisinde yer alan yazı katmanının otomatik üretilmesi sağlanmıştır. Sonuç ürüne en yakın yazı katmanı oluşturulmuştur. Baskıya hazır hale getirilecek bir paftada kartografların yazı katmanındaki ağır yükü en aza indirgenmiştir. Çizelgelerden okunan ayar dosyaları sayesinde sürekli geliştirilebilen bir sistem altyapısı kurulmuştur. Yazı katmanı içerisinde yer alan yazı sınıfları ayrı ayrı ele alınarak her parçaya özgü çözümler geliştirilmiştir. Resmi bina numaralandırma işlemi için ArcObject Kütüphanesi kullanılarak yeni yazılım geliştirilmiş, manuel olarak yapılan işleme göre %70 zaman tasarrufu sağlanmıştır. Topografik veritabanı (TOPOVT) için yeni yazı veri modeli geliştirilerek, bulanık objelerin ve yerleşim yeri isimlerinin otomatik etiketlenmesi için altyapı oluşturulmuştur. Karto25 üretim sürecinin kısaltılmasıyla savunma, güvenlik, istihbarat, kalkınma ve akademik alanlarda daha güncel topografik haritaların kullanılmasına olanak sağlanmıştır.
  • Öğe
    CORS-TR ölçmelerinde GLONASS’ın konum doğruluğuna etkisi: Konya örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Yurdakul, Ömer; Kalaycı, İbrahim
    GNSS teknolojisinin yoğun kullanımı, yüksek doğruluk ve duyarlıklı olarak gerçek zamanlı konum belirleme ihtiyacını doğurmuş ve bunun sonucu olarak öncelikle klasik RTK tekniği, ardından da Ağ Bazlı RTK tekniği geliştirilmiştir. Günümüzde birçok ülkede Ağ Bazlı RTK tekniğini kullanan sürekli gözlem yapan sabit GNSS ağları (CORS) bulunmaktadır. Ülkemizde de tüm ülkeyi kapsayan TUSAGAAktif (CORS-TR) sistemi, ulusal ölçekte bir sistem olarak tesis edilmiş ve Aralık 2008’de kullanıma açılmıştır. GPS sisteminden sonra GLONASS’ın 8 Aralık 2011 tarihinden itibaren tam kapasite kullanılmaya başlanılmasıyla Dünya’da küresel ölçekte çalışan ikinci sistem olmuştur. Bu sebeple GLONASS’ın CORS sistemlerinde kullanımı, konum doğruluğuna etkisi gibi konularda bilimsel çalışmalar yapılmaya başlanılmıştır. Bu tez çalışmasında, GLONASS’ın CORS-TR ölçmelerinde konum doğruluğuna etkisi Ağ Bazlı RTK yöntemleri bazında araştırılmış ve bu amaçla bir uygulama yapılmıştır. Uygulama Karaman (KAMN) ve Beyşehir (BEYS) CORS istasyonları arasında KAMN istasyonu ana istasyon (düzeltme verisinin alındığı) olmak üzere 5., 10., 20., 40. ve 55. Km’lerde tasarlanan özel bir platform üzerinde 6 adet aynı marka ve model GNSS alıcı cihazlar ile yapılmıştır. Ölçümler önce epok aralığı 1 saniye ve uydu yükseklik açısı 10° olarak 2 saatlik Ağ Bazlı RTK ölçümü (Cihazlar; 1. Cihaz GPS – VRS tekniği, 2. Cihaz GPS – FKP tekniği, 3. Cihaz GPS – MAC tekniği, 4. Cihaz GPS + GLONASS – VRS tekniği, 5. Cihaz GPS + GLONASS – FKP tekniği ve 6. Cihaz GPS + GLONASS – MAC tekniği olarak ayarlanmıştır) sonra cihazlara hiç temas etmeden kontrol üniteleri yardımıyla uydu yükseklik açısı 30° olarak 2 saatlik Ağ Bazlı RTK ölçümü ardından da cihaz kurulan noktaların doğru koordinatlarının elde edilebilmesi amacıyla 4 saatlik statik oturum ölçümü şeklinde yapılmıştır. Statik oturum sonucunda elde edilen verilerin dengelenmesi ile bulunan koordinatlar cihaz kurulan noktaların doğru koordinatları kabul edilmiştir. Kontrol amacıyla KAMN - BEYS bazı dışında başka bir bazda ölçümler yapılmıştır. Kontrol ölçümleri, Cihanbeyli (CIHA) ve Aksaray (AKSR) bazında CIHA istasyonunun 20. Km’sinde ve AKSR istasyonunun 43. Km’sinde yukarıda anlatılan şekilde yapılmıştır. Her bir teknikte eş zamanlı olarak yaklaşık 45.000 (ilk üç cihaz) ve 57.000 (son üç cihaz) adet epok veri (yukarı değer, sağa değer ve elipsoidal yükseklik) toplamda ise 308.908 adet veri bir saniyelik aralıklarla toplanmıştır. Ölçüm sonucu elde edilen veri setlerinin değerlendirme ve analizleri neticesinde; GLONASS’ın konum doğruluğuna olumlu etkisinin olduğu fakat yer yer bozucu bir etkiye de sahip olduğu, Ağ Bazlı RTK teknikleri arasında karşılaştırma yapılmış VRS ve FKP tekniklerinin daha doğru ve prezisyonlu sonuçlar verdiği ve baz mesafesi ile konum doğruluğu arasında doğru orantı olduğu yani baz mesafesi arttıkça rms ve standart sapma değerlerinin artan bir trende sahip olduğu görülmüştür.
  • Öğe
    Ağ bazlı RTK tekniklerinin (VRS, FKP, MAC) baz uzunluğu ve epok sayısına bağlı doğruluk ve duyarlık modellerinin oluşturulması üzerine bir çalışma
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2017) Öğütcü, Salih Sermet; Kalaycı, İbrahim
    Bu tez çalışması TUSAGA-Aktif sisteminden yayınlanan ağ bazlı RTK tekniklerinin (VRS, FKP, MAC) baz mesafesi ve ortalaması alınan epok sayısına bağlı olarak ampirik doğruluk ve prezisyon modellerinin oluşturulmasını kapsamaktadır. Ölçümler, Aksaray ve Cihanbeyli güzergâhı arasında belirlenen yedi adet noktada yapılmıştır. Ölçüm yapılan noktalardaki GNSS alıcıları ile düzeltmenin alındığı en yakın CORS istasyonu arasındaki uzaklıklar yaklaşık 5-20-40-50 km olacak şekilde belirlenmiştir. Tasarlanan özel bir aparat aracılığı ile üç adet GNSS alıcısı birbirinden 25 cm uzaklıkta üçayak üzerine belirlenen noktalarda monte edilmiştir. GNSS alıcıları aracılığı ile ağ bazlı RTK tekniklerinden (VRS, FKP, MAC) her nokta için eş zamanlı yaklaşık 3000 adet epok yukarı-sağa değer ve elipsoit yüksekliği koordinat bileşenleri için iki saniye aralıklar ile toplanmıştır. Her bir koordinat bileşeni için toplanan epoklar 1-5-30-60-300 epoğun ortalaması bir ölçü olacak şekilde sınıflandırılmıştır. GNSS alıcılarının bulunduğu noktaların doğru kabul edilen yatay ve düşey koordinatlarının belirlenmesi için ayrıca altı saatlik statik oturum yapılmıştır. Statik oturum verileri GAMIT/GLOBK akademik yazılımı kullanılarak değerlendirilmiştir. GAMIT/GLOBK yazılımı ile dengelenen yer merkezli yer sabit (ECEF) koordinatları TUSAGA-Aktif sistemindeki ulusal koordinatlara (sağa-yukarı değer, elipsoit yüksekliği) dönüştürülmüştür. Statik oturum sonucu dengelenen koordinatlar ile ağ bazlı RTK tekniklerinden alınan koordinatlar arasındaki farklar doğruluk modelinin oluşturulması için kullanılmıştır. Ayrıca ağ bazlı RTK tekniklerinin prezisyonu her bir nokta için hesaplanmıştır. Bu veriler de prezisyon modelinin oluşturulması için kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda tekniklerinin doğruluğunun GNSS alıcı (rover) ile düzeltmenin yayınlandığı GNSS alıcısına en yakın CORS istasyonu arasındaki baz mesafesine bağlı olmadığı (50 km'lik baz mesafesine kadar) sadece ortalaması alınan epok sayısına bağlı olduğu ortaya çıkmıştır. Prezisyon analizinde ise, tekniklerin prezisyonunun hem baz mesafesine hem de ortalaması alınan epok sayısına bağlı olduğu ortaya çıkmıştır. Yedi adet ölçüm noktası haricinde, modellerin dış kontrolü için iki adet noktada ölçümler yapılmıştır. Dış kontrol analizleri doğruluk ve prezisyon olarak ikiye ayrılmıştır. Doğruluk analizleri sonucunda modelden ve ölçüm noktasından hesaplanan maksimum karesel ortalama hata farkları, yatay bileşende, MAC tekniği için 7.9 mm, düşey bileşende VRS tekniği için 14 mm bulunmuştur. Prezisyon analizleri sonucunda modelden ve ölçüm noktasından hesaplanan maksimum standart sapma farkları, yatay bileşende FKP tekniği için 8.4 mm, düşey bileşende MAC tekniği için 18.9 mm olarak bulunmuştur.