Rektörlüğe Bağlı Birimler
Bu bölüm için kalıcı URI
Başlık Rektörlüğe Bağlı Birimler seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 490
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 1. Ulusal Eğitimde Dijital Dönüşüm Sempozyumu Program ve Bildiri Özetleri Kitabı(NEÜ Yayınları, 2020) Sarıtepeci, Mustafa; Sempozyum Düzenleme Kurulu Başkanı: Sarıtepeci, MustafaNecmettin Erbakan Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi olarak 24-26 Ekim 2020 tarihleri arasında düzenlenen 1. Ulusal Eğitimde Dijital Dönüşüm Sempozyumu kapsamında; çalıştaylar, etkinlikler, kitap oturumları, paneller ve sözlü bildiri sunumları ile Covid19 süreci ile birlikte hız kazanan “Eğitimde Dijital Dönüşüm” çabalarının bilimsel bağlamda ulusal paydaşlar tarafından ele alınmıştır. Sempozyumda sınırlı sayıda sözlü bildiriye yer verilmiştir. Eğitimde Dijital Dönüşüm Sempozyumu’nda belirlenen ve belirlenecek olan tema ve alt temalar kapsamında çeşitli alan editörlerinin rehberliğinde özgün bilimsel ve ders kitaplarının ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Eğitimde Dijital Dönüşüm ile ilgili kuramsal tartışmalar ve çeşitli uygulamaya dayalı etkinliklere katkıda bulunmaktan onur duyarız.Öğe 1. Uluslararası Konya Sanat ve Mimarlık Sempozyumu Bildiri Özet Kitabı(NEÜ Yayınları, 2022)Konya Büyükşehir Belediyesi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi işbirliğiyle 17-19 Kasım 2022 tarihleri arasında “Uluslararası Konya Sanat ve Mimarlık Sempozyumuna (International Konya Art and Architecture Symposium / IKAAS’22)” gerçekleşmiştir. Bu kitap yapılan özet bildirilerden oluşmaktadır.Öğe 15 Temmuz Öncesi ve Sonrası Analizi, Yaşananların Geleceğe Etkileri(NEÜ Yayınları, 2022) Panelistler: Yayla, Atilla; Alkan, Haluk; Bülbül, Kudret; Şahin, Mehmet; Kızıltaş, EkremÜlkemizin geleceği gençlerimizin pek çoğunun ilk kez gördüğü, 50 ve üzeri yaşlardakilerin ise 20. yüzyılda bıraktığı 15 Temmuz gecesi, FETÖ ve benzeri terör yapılanmaları ile mücadelenin her düzeyde verilmesinin gerekliliğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Başta eğitim alanı olmak üzere mücadeleyi göstermelik yapmak yerine "adalet" ilkesi çerçevesinde ama "merhamet" duygusundan ayrılarak yapmak ise; mağduriyetlerin oluşmamasının en büyük teminatıdır. Herkesin kendi üzerine düşeni bu düstur çerçevesinde yapması, bu mücadelenin başarısı için ilk unsurdur. FETÖ'nün sebep değil, sonuç olduğu ve yapının ayrıntılı biçimde analiz edilmesi gerektiği açıktır. Manevi değerlere saldırmak için fırsat kollayanlar için de 15 Temmuz'un neden oluşturmasına izin verilmemelidir. 15 Temmuz, ülkenin başta yöneticileri olmak üzere sosyal devlet anlayışının ihmal edilemez olduğunu tüm sorumluluk sahiplerine göstermiştir. Amacı, 40 yılı aşkın bir süredir ilmik ilmik ördükleri hain senaryolarla halk ile devletin arasını açmak yabancı unsurlar ile işbirliği içinde zafiyet oluşturarak ülkemize diz çöktürmek isteyen bu yapı ile mücadelede üniversitelerin de üzerine önemli görevler düşmektedir. Bu bağlamda Ekrem Kızıltaş, Haluk Alkan, Atilla Yayla, Doç. Dr. Mehmet Şahin ve Prof. Dr. Kudret Bülbül'ün panelist olarak kadıldığı 15 Temmuz Öncesi ve Sonrası Analizi, Yaşananların Geleceğe Etkileri adıyla düzenlenen panelin kitaplaştırılması sonucu ortaya çıkmıştır.Öğe 1975-1980 arasında Türkiye’deki siyasi olaylar ve siyasi görüşlerin dildeki yansımaları(2017) Çal, AhmetBu makalede, 1975-1980 döneminde Türkiye'de yaşanan siyasi olaylar ve o dönemde çıkan siyasi gazetelerden hareketle farklı ideolojilere sahip insanların dili kullanırken tercih ettikleri kelimeler üzerinde durulmuştur. O dönemde yaşanan sağ-sol olayları toplumdaki huzursuzluğu arttırmıştır. Bununla birlikte farklı siyasi gruplar benzer kavramlar için farklı sözcükler kullanmışlardır. Aslında her dönemde mevcut olan bu durum 1975-1980 döneminde yaşanan olaylara bağlı olarak biraz daha artmıştır. İnsanların dilde kullandıkları kelimeler onların dünya görüşleri, siyasi fikirleri, hayata bakışları, düşünce yapıları vs. hakkında ipuçları vermektedir. Sağ görüşlü yazarların genellikle geleneğe bağlı oldukları ve bu nedenle eski kelimeleri tercih ettikleri söylenebilir. Sol görüşlü yazarlar ise daha çok yenilik taraftarı oldukları için yeni kelimeleri tercih etmişlerdir diyebiliriz. Bununla birlikte bağlı olunan ideolojiler ve savunulan fikirler de kelime tercihlerinde önemli bir rol oynamıştır. Fakat genelleme yaparak her sağ görüşlü yazar geleneğe bağlıdır ya da her sol görüşlü yazar yenilikçidir diye bir yargıya varılmamalı ve yazarların kullandıkları bütün kelimeler siyasi görüşleriyle doğru orantılıdır denilmemelidir. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için 1975-1980 yıllarına ait, o dönemde tirajları yüksek 4 gazeteden (Cumhuriyet, Hürriyet, Milliyet ve Tercüman), 7 yazar seçilerek siyasi görüşleriyle kullandıkları kelimeler arasındaki ilişki ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu yazarların tercih ettikleri sözcükler tablolar halinde ayrı ayrı verilmiş ve ortak bir tabloda çeşitli karşılaştırmalar yapılmış, kelime seçimiyle ideoloji arasındaki bağlantı incelenmiştir.Öğe 20. Yüzyıl Türk Edebiyatında Günlük(NEÜ Yayınları, 2023) Fıstıkçıoğlu, Ferhat MustafaEdebî tarihe ilişkin eserlerde yazmayan bilgileri nerede bulabilirsiniz? Ediplerimizi daha yakından tanımak; onların toplumsal, siyasi, edebî ve kişisel düşüncelerini öğrenmek ister misiniz? Elinizdeki kitap, doktora çalışması olarak edebiyatımızda geri planda kalmış bir türü, günlüğü, ele alıyor. Eser, modern anlamda 19. yüzyılın sonlarından başlayan günlük serüvenimizi 2000'li yıllara kadar ulaştırıyor. 46 yazarın 88 günlüğünde yer alan bilgiler konularına göre tasnif edilmiş şekilde sizi bekliyor.Öğe 2018 Yılında gerçekleştirilen cami konulu iki akademik faaliyet üzerine(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019) Şenat, Fatma AsiyeBugünlerde konunun hangi yönlerine özellikle odaklanıldığını, nasıl bir anlatım yolu takip edildiğini pek net tanımlayamam ama şundan kesinlikle eminim ki; bir zamanlar İmam-Hatip liselerinde öğrenim gören pek çok öğrencinin muttali olduğu en önemli bilgilerden biri, Müslümanın hayatında caminin konumunun olması gerektiği yerde durmadığıydı. Bu konu açıldığında Hz. Peygamber’in hayatında mescidin hayatın merkezinde yer aldığı, pek çok önemli kararın orada alındığı, onun hayatındaki pek çok kritik anın yine orada yaşandığı üzerinde ısrarla durulurdu. Detaylarıyla öğrencilere anlatılırdı ki; ilk müminler sadece günde beş kez namaz kılmak için biraraya gelmemişti mescidde, orada kıyılan nikâhlar vardı, başkomutan vasfıyla savaşa dair detaylar orada görüşülmüştü. Peygamber mescidi hapishane de olmuştu, hazine de, okul da. Bu minvaldeki bilgi çoğu kez Peygamber uygulamasının ne yazık ki korunamadığı, yaşanan çağda korunamadığı vb. bir dizi ifadeyle son bulurdu.Öğe 21. Yüzyıl'da İletişim ve Sanat(NEÜ Yayınları, 2021) Editör: Gürbüz, Salih; Gürbüz, SalihBu kitap, sanatı, bilimi ve iletişimi uzamsal bağlamda daha da yakınlaştırma, sanal dünyanın içinde somutun varlığının ne durumda olduğunu, sanalın somuta etkisini, iletişimin ve sanatın hangi alanlarda nasıl kesiştiğini geleneksel sanatlar, grafik, resim, seramik, sinema ve iç mimari alanlarında ortaya konan uygulamalı ve teorik çalışmalarla anlamaya ve anlamlandırmaya hizmet etmeyi amaçlamıştır. 21. yüzyılı yaşadığımız bu zamanda iletişimin ve sanatın ilişkisi üzerine yapılan farklı sahalardaki çalışmaların yanında, bu kitapta sanatın öne çıkan alanlarının iletişimle olan birlikteliğinin farklı çalışmalarla ortaya konması bakımından önemlidir. Bu anlamda sanatın çeşitli alanlarında akademik ve sanat çalışmalarını yürüten bilim insanları ile iletişimi tartışmaya açan çalışmaların yer aldığı bu eser, altı (6) bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde Geleneksel Sanatlar ve İletişim, 2. Bölümde Grafik ve İletişim, 3. Bölümde Resim ve İletişim, 4. Bölümde Seramik, Mimarlık ve İletişim ve 5. Bölümde ise Sinema ve İletişim başlıklarında toplamda otuz bir (31) çalışma yer almaktadır. Özellikle disiplinler arası teorik ve uygulamalı araştırmalardan oluşan bu kitap çeşitli sanat alanlarına iletişim ekseninde bilimsel bir bakış sağlayarak lisans, lisansüstü, doktora ve bu konularla ilgili çalışan akademisyen ve araştırmacılara kaynak teşkil edecektir.Öğe 21. Yüzyılda Eğitimde Dönüşüm ve Okullar(NEÜ Yayınları, 2020) Editör: Ataseven, Uğur; Ataseven, UğurDünyada her alanda meydana gelen değişim ve oluşumlardan eğitim de nasibini almaktadır. Okulların işlevi ve yapısı, öncesinde hiç olmadığı kadar tartışılmakta ve sorgulanmaktadır. Adeta eğitimin bileşenlerine ait olan kavramlar yeniden tanımlanmaktadır. Birçok eğitim sistemi, bu değişim ve dönüşüme uyum sağlayabilmek amacıyla eğitim politikalarında önemli değişikliklere gitmektedirler. Bu değişikliklerin özellikle son zamanlarda çok hazırlıksız yakalanıp mücadelesini verdiğimiz pandemi döneminde, eğitim yönetimlerinin yeni yol ve yöntemler bulmak için uğraştıklarına hep beraber şahit olunca değişimin gerekliliğini bir kere daha görmüş olduk. Okulların, eğitim için tek alternatif olduğu anlayışı ortadan kalkmakta, öğretim programlarına yeni beceriler eklenmekte, gelişen teknolojinin etkisiyle eğitimin yönü değişmekte, öğrencilerden farklı ve yeni davranışlar beklenmekte, öğretim odaklı programlardan düşünme, öğrenme ve uygulama odaklı programlara geçilmekte, uzun yıllar süren öğretim ve içeriğinin kısaltılması gündeme gelmekte, derslerin işleniş şekli ve öğrenme materyalleri de gittikçe değişmektedir. Yüz yüze eğitim yerini, örgün + online yani harmanlanmış ve hibrid eğitime bırakıyor.Öğe 2nd International Congress on Digital Business, Management & Economics Book of Abstracts(NEÜ Yayınları, 2022)9-11 Eylül 2022 tarihinde yapılan "2. International Congress on Digital Business, Management & Economics" başlıklı kongrenin özet kitapçığıdır.Öğe 3. Uluslararası Din Eğitimi Kongresi Özet Bildiri Kitapçığı(NEÜ Yayınları, 2022)Ülkemizde din eğitimi alanında faaliyette bulunan akademisyenleri bir araya getirebilmek amacıyla 1997 yılından itibaren organize edilen koordinasyon toplantılarının 2015 yılında Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı tarafından düzenlenen toplantısında, koordinasyon toplantılarından akademik anlamda en üst düzeyde verim alınabilmesi için bir kongrenin tertip edilmesi görüşü ortaya çıkmıştır. İlki 2017 yılında İstanbul Üniversitesi öncülüğünde Darıca’da, ikincisi 2018 yılında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi öncülüğünde Antalya’da gerçekleştirilen Din Eğitimi Kongresi, ülkemizde Din Eğitimi anabilim dalında farklı konularda çalışmalarını sürdüren araştırmacılar arasında bir iletişim platformu oluşturma ve lisansüstü çalışma yapan araştırmacıları konunun uzmanlarıyla buluşturma noktasında önemli bir fonksiyon icra etmiştir. Bu çerçevede 3. Uluslararası Din Eğitimi Kongresi; Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Anabilim Dalı tarafından, Yüksek Din Eğitimi Programları Kalite Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (DEKAD), Türkiye İmam-Hatipliler Vakfı (TİMAV) ve Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü işbirliğiyle 13-15 Mayıs 2022 tarihleri arasında Konya’da gerçekleştirilmiştir.Öğe 3. Uluslararası Helal ve Sağlıklı Gıda Kongresi(NEÜ Yayınları, 2022) Editörler: Erdoğan, Ender; Akbulut, Mehmet; Çiftci, İlhan; Vatansev, Hüsamettin; Erdoğan, Ender; Akbulut, Mehmet; Çiftci, İlhan; Vatansev, HüsamettinŞimdiye kadar biri ulusal (2011, Ankara) diğeri uluslararası (2013, Konya) olmak üzere 2 kongre ile İstanbul, Konya, Aydın ve Isparta gibi çeşitli illerde 9 çalıştay ve çok sayıda panel ve konferans düzenlenmiştir. Uluslararası 2. Helal ve Sağlıklı Gıda Kongresi için ana temayı "Helal ve Sağlıklı Beslenmede Farkındalık ve Sürdürülebilirlik" olarak belirlenmiştir. Bu kitapta üretici, tüketici, diyetisyen, gıda mühendisi, aile hekimi ve psikiyatristler kadar eğitimciler, psikologlar NLP uzmanları ile fıkıh, hadis ve tasavvuf alanları başta olmak üzere ilahiyatçıların söyleyeceği önemli şeyler olacağını, helal gıda sektöründeki uzmanların sürdürülebilir helal gıda teminindeki güncel sorunları mali ve siyasi boyutlarıyla tartışarak çözüm önerileri sunulan kongre bildilerini bulabilirsiniz.Öğe 3. Uluslararası Öğrencilik Sempozyumu(NEÜ Yayınları, 2020) Editör: Akgül, Osman; Akgül, OsmanTürkiye dahil 20 farklı ülkeden alanında yetkin 68 araştırmacı, akademisyen ve sahada çalışan uzmanlar tarafından sunulan bildiriler, katılımcılardan yoğun ilgi gördüğü “3. Uluslararası Öğrencilik Sempozyumu” 14-15 Ekim 2017 tarihinde gerçekleşmiştir. Ana teması “Uluslararası Öğrencilik; Beklentiler, Sorunlar ve Stratejiler” olan sempozyumda ağırlıklı olarak; Uluslararası Öğrenciler ve Algı, Uluslararası Öğrencilerin Eğitim Süreci, Uluslararası Öğrencilik ve Altyapı- Mevcut Durum, Sorunlar, Perspektifler, Uluslararası Öğrencilik Politikası- Geçmiş, Bugün ve Gelecek, Bir Sermaye Olarak Uluslararası Öğrenciler, Göçler ve Uluslararası Öğrencilik konuları ele alınmış ve tüm bildirile tek bir kitapta toplanmıştır.Öğe Abdülbaki Arif Efendi'nin Mi'raciyyesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1986) Ayan, HüseyinKur'ân-ı Kerim'in İsrå sûresinde haber verdiği ve bütün Müslümanların inandığı Mi'râc hâdisesi, İslâm ilim dünyâsını yakından ilgilendirmiş, gerek vukûu, gerek şekli üzerinde nakle ve akla dayanan görüşlerin ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Mi'racın ulviliği bütün Müslüman milletlerin edebiyatlarına bitmez, tükenmez bir ilham kaynağı olmuş, Türk-İslâm edebiyatına nazmın her şeklinden meyvelerini vermiştir. Şairler, nâzımlar, edipler ve kendinde Mi'râc konusunu yazma gücünü bulanlar, ''İsrâ''yı işlemişlerdir. Mi'râc'ın şiirde bir remiz ve mazmûn olarak kullanılması gayet yaygındır. Kaside ve gazelde bunun örnekleri saymakla bitmez. Büyük ve küçük mesnevîlerde ise ''Mirâc''a ayrılan bölümler vardır. Şairler arasında, divanını ''Mi'râc''la süslemeyen yok gibidir. Eli kalem tutanlardan bâzıları da ''Mi'râciyye''lerin toplandığı mecmüalar meydana getirmişlerdir. Mi'râciyye'lerin toplandığı mecmûalar arasında şöhret bulanlardan birisi Süleymaniye (Hamidiye) Kütüphanesinde 1200 numara ile kayıtlı ''Mecmû'a-i Nü'ût-i Nebeviyye''dir. 174 yapraklık bu mecmûanın 112b-148b sahifeleri ''Mi'râciyye''lere ayrılmıştır. Mecmuûadaki ''Mi'râciyye''lerin başında Abdülbâki Arif Efendi'nin (112b - 120a) sahifelerini kaplayan mesnevîsini görürüz. Ardından gelen yapraklarda Nâdiri'nin (120a - 121b), Riyâzi'nin (121b-123b), Sâbit'in (123b-126a), Atâyi'nin (126a - 127b) kasidelerini; Neşâti'nin (127b- 128b), Atâyi'nin (128b-132b), (132b-134a) ve (134a - 135a) olmak üzere üç, Fuzuli'nin (135a - 136a), yine Atâyî'nin (136a - 137a), Azeri'nin (137a - 138a), şairi belli olmayan (138a - 140a), Yahyâ'nin (140a - 141a), Hâleti'nin (10-142b), Cenâni'nin (142b-144a), şâiri belli olmayan (144a-145b) mesnevisi, Yahyâ'nın (145b-147a) ve (147a-148b) sahifeleri arasındaki mesnevileri vardır. Bunların hepsi de ''MI'RACİYYE''dir. Mecmuada toplanan ''19 Miraciyye'' arasında, Abdülbâki Arif Efendi'nin Mi'raciyyesi şekil bakımından olduğu kadar muhtevâ yönünden de üzerinde durmağa değer.Öğe Abdulhay el-Leknevî, el-Ecvibetü’l-fâziletü li’l-es’ileti’l-aşarati’lkâmileti, Daru’l-beşâir, Beyrut 2005, 301 sayfa (Kitap Tanıtımı)(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2016) Samar, Mahmutİslamî ilimler manzûmesi içinde yer alan ilmî disiplinlerin ikinci kaynağı sünnettir. Bu nedenle sünnet verilerinin (hadislerin) sıhhatli bir şekilde nakledilmesi ve muhtevası olan metnin doğru anlaşılması önemlidir. Muhakkik İslam alimleri asırlar boyunca bunun üzerinde durmuş, önemine işaret etmişlerdir. Zira sünnetin sıhhatli bir şekilde nakledilip doğru anlaşılması, dayanağı sünnet ve/veya hadis olan mevzuların hükmünü tespit etme bakımından zarûriyet arz eder. Bu zorunluluğu gören Abdulhayy el-Leknevî sünnet verilerinin sağlıklı bir şekilde aktarılmasının ve doğru anlaşılmasının gereği ve yöntemi hakkında doyurucu bilgiler veren bir çalışmaya imza atmıştır.Öğe Abdulkerim el-Mikdâd’ın Fahîhu’l-Vahşe adlı öyküsü(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019) Şensoy, SedatModern öykü, XVIX. yüzyılda romandan ayrılarak müstakil bir edebî tür halini almıştır. Arap edebiyatının hikâye türleriyle tanışması Batı'dan çok daha öncelere dayansa da, Arap toplumunun modern öykü ile yine bu dönemde tanıştığı kabul edilir. Arap dünyasında edebi faaliyetlerin en yoğun olduğu birkaç ülkeden birisi de Suriye’dir. Bu makalenin konusu olan Fahîhu'l-Vahşeadlı öykünün müellifi Abdulkerim el-Mikdâd da Kuveyt'te ikamet eden Suriyeli çağdaş kısa öykü yazarı ve eleştirmendir. Bu çalışmada onun bu öyküsü, kahramanlar, olaylar, modern anlatım teknikleri, tasvirler ve dil açısından incelenmiştir. Diyaloglarla örülü bu kısa öykü, tek bir konu etrafında geçmekte olup; oldukça yalın, akıcı ve anlaşılır bir dile sahiptir. Öyküde edebi tasvirler ve sanatlar da yoğun değildir. Öykü, baştan sona kısa cümleler ve karşılıklı soru-cevap bölümlerinden oluşur. Bu da nida ve istifham unsurlarının öyküye hâkim olmasına yol açmıştır.Öğe Abdullah b. Muhammed eş-Şebrâvî (ö. 1171-1758) ve Ehli Beyt hakkındaki şiirleri(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) İyişenyürek, OrhanEhli Beyt kavramı ile Hz. Peygamber’in ailesi, özellikle de soyunun kendileriyle devam ettiği torunları Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve onların soyundan gelenler kastedilmektedir. Ehli Beyt Hz. Peygamber’in soyu olması hasebiyle Müslümanlar tarafından hürmete layık kabul edilmiş ve onlar, Ehli Beyt’in hak ettiği sevgi ve saygıyı tarih boyunca göstermeye çalışmışlardır. Âlimler onların fazileti ve değeri hakkında eserler kaleme alırken edebiyatçılar da edebî ürünlerinde onları methetmişlerdir. Ehli Beyt hakkında şiir söyleyen çok sayıda Arap şairden birisi de Abdullah b. Muhammed eş-Şebrâvî’dir. Osmanlı Mısırı’nda doğup büyüyen şair yaşadığı çevreden etkilenmiş, Ehli Beyt hakkında şiir yazan ve kendilerine ‘Aleviyye denilen edebî bir ortamda bulunmuştur. Şairin Ehli Beyt hakkında nazmettiği şiirlerin temaları methiye, istiġâse (medet umma), tevessül (niyaz) gibi daha çok dini içerikli şiirlerde görülen konulardır. Bu çalışmada eş-Şebrâvî’nin Ehli Beyt hakkındaki şiirlerinin muhtevası ve şekilsel özelliklerinin bir kısmı incelenerek onların edebî değerleri ortaya konulmaya çalışılmıştır.Öğe Abdülmecid et-Türkmânî, Dirâsâtun fî Usûli’l-Hadîs alâ Menheci’l-Hanefiyye, Beyrut 2015, 675 sayfa (Kitap Tanıtımı)(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2017) Ölmez, MustafaSünnet-i seniyyenin Kur'an'dan sonra İslam teşriîne kaynaklık etmesi, Müslüman ilim adamlarının sünnete yönelip itina göstermelerini ve birçok farklı açıdan ona hizmet etmelerini sağlamıştır. Sünnet, kayıt altına alınmak suretiyle gelecek nesillere doğru bir şekilde aktarılmaya ve dinî açıdan ne gibi amelî yükümlülükler ifade ettiği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu hizmetler içerisinde hadislerin nakledilmesini genel olarak muhaddisler ele alırken, hadislerle fıkhî istinbatta bulunmayı ise fakihler üstlenmiştir. Bununla birlikte hiçbir ekol, sıhhat şartlarını taşıyan hadislerle amel etmenin vücubiyeti konusunda ihtilafa düşmemiş, bilakis hadisleri fıkhî ahkâmın şekillenmesindeki en önemli tesire sahip unsur olarak görmüşlerdir. Burada üzerinde durulması gereken husus ise muhaddisler ile fakihlerin hadisleri alırken ve hadislerle amel ederken kendilerine has yöntemlerinin olup olmadığıdır.Öğe Abdulvehhâb ʿÎsâvî’nin ed-Dîvânu’l-Isbartî İsimli romanının teknik ve tematik incelemesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2021) Yıldız, AhmetTarih içinde birey ve toplumların yaşadıkları olaylar, farklı tahkiye türünden sanatlarla ifade edile gelmiştir. Bu sanatlar içinde 17. yüzyılda ortaya çıkan roman sanatı, tarihî olayların edebî bir üslupla ifade edilebilmesine en uygun tahkiye türü olarak görünmektedir. Bir insan sanatı olması ve vesikalara dayanmaması nedeniyle roman sanatının, yazarın bakış açısından arınması mümkün değildir. Bu nedenle roman, sanatsal amaçların yanında farklı maksatlarla da kullanılmıştır. Cezayir halkının yaşadıklarını roman sanatına taşıyan yazarlardan biri de Abdulvehhâb ʿÎsâvî’dir. Abdulvehhâb ʿÎsâvî 1830 yılında Cezayir’in Fransızlar tarafından işgalini ve öncesinde Osmanlı yönetimindeyken yaşananları anlatan ed-Dîvânu’l-Isbartî isimli bir roman kaleme almıştır. Antik çağda bağımsızlık mücadeleleri ile tanınan Sparta şehir devletinin roman adına taşındığı eserde, Cezayir’in bağımsızlığı fikri çeşitli temalar vasıtasıyla işlenmektedir. Bu çalışmada ed-Dîvânu’l-Isbartî isimli eser, yazarın roman sanatının kurallarını ne ölçüde kullandığını tespit edebilmek için teknik, romanda hangi konuların işlendiğini belirleyebilmek için tematik açıdan incelenmiştir. Eserin sanatsal değerinin tespit edilmesi, Arap edebiyatında roman sanatının geldiği seviyenin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma, ideolojilerin roman sanatına ne ölçüde etki edebileceğinin ortaya çıkarılması açısından önem arz etmektedir.Öğe Ad koyma(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 1985) Aras, Mehmet ÖzgüBir insanı diğerine tanıtan, bir şahsı diğerinden ayıran vasıta isimdir. İsimle ilgili ulaştığımız bilgilerle, İslâm Hukukunda ismin, her ne kadar Hadis ve Fıkıh kitaplarında dağınık halde, çeşitli bölüm ve başlıklar altında işlense de, toplanınca bir hukukî müessese olduğu kanaatine vardık. Medeni Hukukla yaptığımız mukayeselerle de; a) Her iki hukukta da isim koymanın bir zaruret olduğunu, b) Her iki hukukta da isim koyma hakkının önce babaya ait olduğunu, baba olmadığı takdirde annenin, o da olmazsa vasi, mülkî âmir veya memurların isim koyabileceklerini, c) Medeni Hukukta isim seçiminin akl-i selim ve hüsn-i niyete terki ile serbest bırakılmasına rağmen, İslâm Hukukunda, haram, müstehap, mekruh ve mübah isimler gibi dinî hükümlerle tesbit edildiğini, d) Her iki hukukta da ismin değişmemesi esas olmakla beraber, bazı sebeplerle değiştirilebileceğini, İslâm'daki değişikliğin daha ziyade dini sebeplere bağlı olduğunu, özellikle ihtida edenlerin isimlerini değiştirme zorunluluğunu duyduklarını, e) Her iki hukukun da birden ziyade isim olmaya müsaade ettiğini, f) Medeni Hukuktaki soyadı gibi, İslâm Hukukunda da künye lâkabın ayırıcı bir vasıf olarak kullanıldığını, g) İslâm Hukukunda isim konurken ibadet niyeti ile, ezan ve ikamet okuma ve akika gibi bazı merasimlerin yapıldığını gördük.Öğe Afganistan’da Kur’ân ve Kıraat eğitimi son yüzyıl ölçeğinde bir inceleme(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Koyuncu, Recep; Darman, Mohammad AnwarKur’ân-ı Kerim yüce Allah’ın (c.c.) son Peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.), Cebrail (a.s.) aracılığıyla gönderdiği son kitaptır. Kur’ân-ı Kerîm, İslâm dininin temel kaynağıdır. Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber tarafından ashâbına, ashâb-ı kirâm tâbiîn’e, tâbiîn tebe-i tâbiîn’e ve onlardan da günümüze kadar nesilden nesile öğretilerek aktarıla gelmiştir. Nüzûlünden bugüne hangi coğrafyada olursa olsun Kur’ân eğitim ve öğretimine aralıksız devam edilmiştir. Bu çalışma son yüzyılda Afganistan’da Kur’ân ve kıraat eğitimi üzerine bir incelemeyi amaçlamıştır. Bu noktada eğitim veren müesseseleri ve bu müesseselerdeki eğitim öğretiminin nasıl olduğu irdelenmiştir. Öncelikle konunun merkezinde yer alan Kur’ân eğitim ve öğretimi ile hafızlık müessesesine değinildi. Ardından Afganistan’ın eğitim sisteminin kısa bir tarihçesi ele alındıktan sonra ikinci aşamada burada Kur’ân eğitimi veren müesseselerin mahiyetini ve güncel durumu incelendi. Son olarak da Kur’ân eğitimi veren müesseselerde müfredat ve materyal analizinin ardından Afganistan topraklarında yetişen hâfız ve kurrâlardan örnek verildi.