Sosyoloji Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 73
  • Öğe
    Türkiye'de yaşayan Afgan göçmenlerin entegrasyonunda boş zamanın rolü: Spor örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Moqaddam, Asadullah; Yardım, Müşerref
    Bu araştırma Türkiye'de yaşayan Afgan göçmenlerin entegrasyonuna odaklanmaktadır. Amacı, spor da dahil olmak üzere boş zamanların göçmenlerin entegrasyon sürecindeki rolünün yanı sıra Afgan göçmenlerin Türkiye'deki entegrasyon sürecindeki zorlukları incelemektir. Bu araştırmada, Afgan göçmenlerin katıldığı spor ve boş zaman aktivitelerinin türleri, yerel halkla etkileşimleri ve diğer ilgili faktörler hakkında bilgi toplamak, onların kültürlenme ve entegrasyon deneyimlerini etkilemiş olan faktörler; yarı yapılandırılmış görüşmeler, 18-60 yaşları arasındaki ve iki yıldan fazla süredir Türkiye'de yaşayan 20 Afgan göçmen (8 kadın ve 12 erkek) ile gerçekleştirilmiştir. Yorumlayıcı tematik veri analizi yoluyla bu araştırma, Afgan göçmenlerin deneyimlerini ele almıştır ve boş zaman aktivitelerinin, özellikle de sporun, Türk toplumuna hem doğrudan hem de dolaylı olarak entegrasyonundaki merkezi rolünü aydınlatmaktadır. Spor, Afgan göçmenlerin yerel halkla etkileşime girmesi, aidiyet duygusu hissetmesi ve yerel kültürü deneyimlemesi için gerekli koşulları ve fırsatları sağlamıştır. Spor, aralarındaki sosyal uyumu, aidiyet duygusunu ve çeşitliliğe saygıyı güçlendirmiştir. Fakat her ne kadar bu göçmenler başarılı bir şekilde Türk toplumuna entegre olmuşlarsa da Türkiye'deki entegrasyon ve yaşam süreçlerinde sorunlar da yaşanmıştır. Sonuçta bu çalışma, göçmen topluluklarının ev sahibi ülkelere başarılı bir şekilde entegrasyonunu kolaylaştıracak ve sonuçta kapsayıcı ve sosyal uyumu teşvik edecek politika ve uygulamalara bilgi verebilecek değerli görüşlere katkıda bulunmaktadır.
  • Öğe
    Toplum 5.0 üzerine yeni tartışmalar: Konya akıllı şehir uygulamaları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Erdal Avcı, Emine; Karaarslan, Faruk
    Bu çalışma toplum üzerine yeni tartışmaların oluşmasına zemin hazırlayan endüstri 4.0 ve toplum 5. 0 kavramlarını ele almaktadır. Dördüncü Sanayi Devrimi olarak nitelendirilen endüstri 4.0, yapay zekâ, nesnelerin interneti, bulut sistemler gibi yıkıcı teknolojik gelişmeleri barındırdığı için yeni bir sanayi devrimi olarak tanımlanmaktadır. Endüstri 4.0'a paralel olarak Japonya tarafından yeni bir toplumsal devrimin yaşandığı, bilgi toplumundan "Süper Akıllı Toplum"a geçildiğini ilan etmiştir. Endüstri 4.0 ve toplum 5.0 kavramları birbirine karıştırılmakta ve konuyla ilgili sosyolojik bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışma ile endüstri 4.0 ile toplum 5.0 kavramlarını tanımlamak, iki kavram arasındaki ilişkiyi kurmak ve toplumsal yansımasını belirlemek amaçlanmıştır. Bu doğrultuda iki kavramın toplumsal yansıması olarak akıllı şehirler üzerinde etkisi analiz edilmiştir. Konu hakkında genel bilgileri derlemek ve sonraki çalışmalara zemin oluşturmak için nitel araştırma yöntemlerinden keşifsel araştırma tekniği kullanılmıştır. Böylece konuya dair raporlar, bildiriler, araştırmalar, yayınlar incelenerek genel bir çerçeve oluşturulmuştur.
  • Öğe
    Sosyo-kültürel sınırlar ve ötekilik algısı: Çumra örneğinde Yörükler ve Dağlılar
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Bağatır, Fatıma Kübra; Tekin, Ferhat
    "Sosyo-Kültürel Sınırlar ve Ötekilik Algısı: Çumra Örneğinde Yörükler ve Dağlılar" başlıklı bu çalışma, Konya'nın Çumra ilçesi ve çevre köylerinde ikamet eden "Yörük ve Dağlı" sosyal grupları üzerine gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma, "Yörük ve Dağlı" sosyal grupların oluşum süreçlerinin sebep/sonuç ilişkisini, sosyo-kültürel sınırların neliğini ve ötekilik algısının topluluklar üzerindeki etkisini anlamak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmamızın odak grupları olan "Yörükler ve Dağlılar" ortak kültürel değerlere ve sosyal grup yapılarına sahip olsalar da çeşitli sosyo-kültürel etkenler nedeniyle iki ayrı grup formu kazanmış ve günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Topluluklar tarihsel süreçleri, kültürel değerleri, yaşam koşulları ve algılayış düzeyleri ile daima çeşitlilik göstermiştir. Bu nedenle "Yörük ve Dağlı" grupları üzerinde klasik anlamda bir topluluk yahut sosyal grup analizi gerçekleştirmenin ötesinde oluşum süreçlerinin ve dinamiklerinin neliği sorgulanarak, alanın sosyal gerçekliğine ulaşmak istenmiştir. Toplulukların benzer amaçlar etrafında meydana gelmesine karşılık, ürettikleri ve geliştirdikleri olgular bağlamında biricikliğini koruduğu aşikârdır. Söz konusu toplulukların varlığını sürdürebilmesi için daima bir diğerinin, ötekinin bilgisine ihtiyaç duyulmuştur. Ötekinin bilgisi yahut ötekinin algılanış biçimleri, toplulukların sosyal gerçeklik alanında kendilerini inşa edebilmelerini yahut sürdürebilmelerini sağlayan bir işlevi yerine getirmektedir. Bu nedenle araştırmamızın temel sorusu, "Yörük ve Dağlılar, hangi sosyal ve kültürel etkenler sonucunda sosyal grup kimliklerini inşa etmişlerdir? Ötekilik algısına bağlı olarak sosyo-kültürel sınırlarını hangi zeminlerde belirlemiş ve geliştirmişlerdir?" şeklinde belirlenmiştir. Bu bağlamda araştırmamızın problemlerine yanıt bulabilmek için katılımlı gözlem ve derinlemesine mülakat ile elde edilen veriler ve benzer çalışma alanlarındaki kaynaklar incelenerek, karşılaştırmalı analiz ile antropolojik ve sosyolojik yorumlama gerçekleştirilmiştir.
  • Öğe
    Peyami Safa romanlarında toplumsal hatırlama ve unutma unsurları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Atabey, Reyhan; Alkın, Ruhi Can
    Toplumsal hafıza son dönemlerde sosyal bilimlerde adından sıklıkla söz ettiren çalışma alanlarından biridir. Modernleşmeyle beraber toplumda yaşanan gelişmeler, ulus devletlerin toplumlar üzerinden geliştirdiği unutturma politikaları bu konunun sosyal bilimlerde merkezi bir hal almasına sebebiyet vermiştir. Toplumsal hafıza psikolojik, tarihsel, antropolojik birçok bağlamda okunabilir. Toplumsal hafızanın kendini en çok gösterdiği alanlardan biri de edebiyattır. Edebiyatın içinde ise en uygun alan roman türüdür. Çünkü romanlar, geniş bir perspektif sunarak farklı konuları ve düşünce biçimlerini ele alırlar. Roman yazarları, işledikleri konulardan ya da benimsedikleri üsluptan ötürü eleştirilse dahi, eserlerinin hayal ürünü olduğunu ve gerçekliği değiştirerek sunduğunu ifade edebilirler. Bu durum yazarları her zaman masum gösterir ve onların bakış açılarını savunmalarını sağlar. Elbette edebi eser yazarın içinden geldiği toplumdan ve yazarın şahsi yaşantısından bağımsız meydana gelmemiştir. Edebi eser bu bağlamda toplumsal hafızanın bir nesnesi halini alır. Çünkü yazarın hafızası toplumun hafızasıdır. Cumhuriyet döneminin toplumsal yapısını izah etmesi itibariyle Peyami Safa'nın romanlarında modern toplumun geldiği nokta insan psikolojisi ve toplumsal çözülme anlamında okunabilir. Toplumların nasıl hatırladığı, modernitenin nasıl unutturduğu mekân, beden ve Doğu Batı sentezi üzerinden Peyami Safa'nın romanlarında kendini göstermektedir.
  • Öğe
    Kadınlarda dini grup aidiyeti
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Demirci, Merve Nur; Yardım, Müşerref
    Birey kendi kimliğini var edebilmek ve bu kimlik doğrultusunda kendisiyle aynı amaç doğrultusunda, aynı değer, norm ve davranış kalıplarına sahip diğer insanlarla farklı gruplar oluşturmuştur. Dinin uygulamasında veya bazı yoruma açık bölümlerinde farklılaşmalalar olmasından kaynaklı dini menşeili gruplar da oluşmuştur. Bu gruplar üyeleriyle oluşturdukları aidiyet bağlarıyla, üyelerini şekillendirmekte ve üyeleri vasıtasıyla toplumu etkilemektedir. Son zamanda birçok dini grupta kadınlara yönelik içerikler ve kadınların aktifliği artmıştır. Bu araştırmada dini gruplara mensup olan kadınların, dini gruplara yaklaşımı, dini gruplara katılma nedenleri ve dini grupların bireye etkileri araştırılmış. Araştırma yöntemi olarak nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama tekniği olarak katılımcı gözlem ve yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırma örneklemi olarak amaçlı örneklem tekniğiyle Konya'da yaşayan ve bir dini gruba mensup 30 kadın seçilmiştir. Sonuçların kapsayıcı olması amacıyla 18-25 yaş arası 10, 25-50 yaş arası 10, 50 yaş üzeri 10 kadınla görüşülmüştür. Bu görüşmelerden elde veriler, nitel veri analizi programı olan MAXQDA 2020 ile kodlanmış ve analiz edilmiştir. Bu araştırma sonucunda kadınların dini gruplara genel yaklaşımı, dini gruplara katılım nedenleri ve dini grupların bireye etkileri olmak üzere 3 başlık altında değerlendirmiştir. Bu verilere göre kadınların dini gruplara , İslam'da kadın algısına ve kadının kamusal hayatta bulunmasına pozitif yaklaşımları olduğu; dini gruba katılmasında dini ve sosyal nedenlerin olduğu ve dini grubun dini ve sosyal hayata birçok etkisi olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Almanya'daki genç kuşak Türk diasporasının dini kimlik inşası
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) İyi, Muhammet Mustafa; Yardım, Müşerref
    Kimlik konusu modern ulus devletler için önemini korumaya devam etmektedir. İletişim, haberleşme ve ulaşım ağlarının artması ve göçlerin görünür olması, ulus devletlerin sınır ötesindeki topluluklarına yönelik de kimlik politikaları geliştirmesine neden olmuştur. Buna paralel olarak göçü alan toplumlar da kendi ulus devlet modelleri bağlamında göçmen ve diasporik gruplara yönelik kimlik politikaları geliştirmiştir. Bu anlamda Almanya'daki Türk diasporası hem Türkiye'nin hem de Almanya'nın geliştirdiği çeşitli politikalardan etkilenmektedir. Bu etkilenmenin özellikle dini kimlik bağlamında nasıl gerçekleştiği bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Almanya'daki genç kuşak Türk diasporasında dini kimlik inşasını ele alan bu çalışma nitel yönteme başvurarak Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde yaşayan 18-22 yaş arasındaki 23 katılımcıdan elde edilen niteliksel verilere dayanmaktadır. Araştırma Almanya'daki genç kuşakların dini kimlik inşasında belirleyici olan unsurları ortaya çıkarmayı ve genç kuşakların dini kimlik inşasını anlamaya çalışmaktadır. Saha çalışması sonucunda kendini dini kimlik çerçevesinde tanımlayan genç kuşak katılımcıların dini kimlik inşasında aile, sivil toplum kuruluşları, dil ve Almanya'nın politikaları olmak üzere dört farklı unsurdan etkilendikleri görülmüştür.
  • Öğe
    Afganistan'da ulus devletleşme, kimlik ve aidiyet
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Rahmatoghli, Kifayatullah; Tecim, Erhan
    Bu çalışmanın temel amacı; mevcut toplumsal anominin temelleri ve Afganistan‟ın ulusal kimlik krizi, bir ulus-devletleşme süreci olarak Afganistan‟ın siyasi, ekonomik, kültürel, sosyal ve eğitimsel sorununun neden-sonuç ilişkisi bağlamında incelemektedir. Bu çalışmada Afganistan‟ın kurumsallaşamamasının nedeni savaş ve dış müdahaleden ayrı milletleşememesinde aranmıştır. Bu çalışmada, araştırma konusu uygunluğuna göre arşivin taranması; kitaplar, tezler, makaleler, raporlar, sosyolojik gözlem ve akademik belgeler incelenmek üzere hazırlanmıştır. Afganistan‟da uzun yıllardan beri süregelen ulus-devlet projesinin etnik çatışmaların tetikleyicisi olduğu analiz edilmeye çalışılmıştır. Ulus-devlet merkeziyetçi ideolojisinin uygulanmasına da dikkat çekilmiştir. Afganistan‟ın ulusal kimliğinin oluşmasının önündeki engellerden birinin çok kültürlülük ve dilsel farklılıkların olduğu görülmüştür. Konunun hassasiyeti nedeniyle çok az araştırma yapılmış ve araştırma sadece etnik çatışmaların siyasi boyutuna odaklanmıştır. Bu çalışmada, Afganistan‟ın tarihsel süreçte modernleşme çabası anlatılmaktadır. Modernleşme hareketi ile başlayan ulus-devletleşme sürecinde, ulus kimliğin oluşumu ve Afgan kimliğine aidiyet duygusu; siyasi, sosyo-kültürel boyutları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Afganistan‟ın konjonktürel tarihi, batılılaşma, komünizm, İslami hareketler ve demokrasi sürecindeki dönüşümün bireysel ve toplumsal etkileri değerlendirilmiştir. Etnik ve kabilecilik bakış açısına sahip olan liderlerin toplumun değil devletin gücünü kullanarak kendi çıkarlarının peşinde oldukları açıklanmaya çalışılmıştır. Modern ulus-devletin millileştirilmesi, Afganların kimlik aidiyet algısı bilimsel tartışmalara yeni yol haritası açacağı ve çıkış noktası olarak radikalizm, milliyetçilik ve etnik kimlik çatışmasının görünmeyen tarafı açıklanmaya çalışılmıştır. Bu çalışma Afganistan‟da devam eden etniksel ve mezhepsel savaşın siyasi, sosyal ve kültürel bileşenleri hakkında yürütülen sosyolojik bir analizi içeren özgün bir çalışmadır.
  • Öğe
    Yerel yöneticiler ve sosyal girişimcilik: Konya belediyeleri örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Çelik, Binnur; Sili Kalem, Ayşegül
    Toplumsal sorunların giderek arttığı günümüzde sosyal girişimcilik kurtarıcı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle sosyal girişimciliğin toplumsal refah seviyesinin yükselmesinde bir etkiye sahip olduğu kabulü olguyu yerel yöneticilerin gündemine taşımıştır. Bu noktada yerel kalkınmayla ilgilenen yöneticiler sosyal girişimci proje/uygulamalarla şehirde sosyal girişimcilik kültürünü inşa edici konumdadır. Bu araştırma Konya iline bağlı Büyükşehir, Meram, Selçuklu ve Karatay Belediyesi'nde görevli yerel yöneticilerin sosyal girişimciliğe bakış açısını konu edinmektedir. Bu yöneticilerin sosyal girişimciliğin toplumsal hayata etkisini nasıl değerlendirdikleri, buna yönelik bir çalışmalarının olup olmadığı ve bunların sosyal çıktılarının neler olduğu araştırmanın temel sorularıdır. Ayrıca genellikle literatürde sosyal girişimcilik üzerine salt iktisadi çerçevede sunulan çalışmaların aksine olgunun özne/yapı, sosyal sermaye, toplumsal tip, toplumsal değişim temalarında ele alınmasıyla olgunun göz ardı edilen sosyolojik yönüne ışık tutulması amaçlanmıştır. Nitel metodolojiden yararlanılarak 5 Mayıs-10 Ağustos 2022 tarihleri arasında yarı yapılandırılmış görüşme formları üzerinden gerçekleştirilen derinlemesine görüşmelerden elde edilen veriler analize tabi tutulmuştur. Buna göre, yöneticiler sosyal girişimciliğin toplumda bir sosyal değer ürettiği fikrini kabul etmekte ve sosyal değişimlere yol açtığını düşünmektedir. Bu sebeple katılımcılar belediyelerin bu alanda sorumluluk almaları gerektiğini belirtmişlerdir. Aynı zamanda yöneticilerin sosyal fayda yaratma amacıyla sosyal girişim projeleri ürettikleri ve toplumsal parametrelere göre sosyal girişimci proje ve uygulamaların farklılaştığı görülmüştür.
  • Öğe
    Afrika'da çocuk işçiliği: Benin Parakou pazarları örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Samon Yero, Oumarou; Sili Kalem, Ayşegül
    Bu çalışma, Afrika'da Çocuk İşçiliği: Benin Parakou Pazarları Örneği hakkındadır. Gerçekten, uluslararası kuruluşların, hükümetlerin ve sivil toplum kuruluşlarının seferberliğine rağmen çocuk işçiliği, genel olarak dünyanın tüm bölgelerini etkileyen küresel bir olgudur. Afrika'da özelde ise Benin'in kuzeyinde Parakou ilinde çocuk işçiliği oldukça yaygın olarak görülmektedir. Özellikle çocukların pazar alanlarındaki varlığı dikkat çekicidir. Benin'in farklı bölgelerinden ve hatta bazen komşu ülkelerden gelerek Parakou ilindeki pazarlarda çalışan bu çocuklar, pazarlarda tüccarlar tarafından kullanılan iş gücünün büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Ancak bu çocukların hepsi para kazanmak için aynı faaliyetlerde bulunuyor olsa da bulundukları konum farklıdır. Bunların arasında emanet çocuklar, ebeveynleri ile birlikte yaşayan çocuklar ve talebe çocuklar bulunmaktadır. Bu araştırma "Çocukları çalışmaya iten sebeplerin neler olduğunu" tespit etmektedir. Çocukları pazarlarda çalışmaya iten nedenlerin anlaşılması ve bu durumun yansımalarının neler olduğuna dair tespitlere katkıda bulunmaktır. Dolayısıyla, görüşmeye katılanların demografik özelliklerine ilişkin bilgiler, görüşmeye katılan çocukların ailelerine ilişkin bilgiler ve görüşmeye katılan çocukların çalışma yaşamına ilişkin bilgiler vererek sorunun çözüme bir katkı sağlamayı amaçlar. Bu çocukların çoğunluğu yoksul ailelerden gelmektedir. Gelecekteki yaşamlarını sağlıklı devam ettirmeleri ve sosyalleşmeleri için gerekli olan sosyoekonomik ve sosyokültürel faktörleri öğrenebilmeleri gerekmektedir. Bu da sorunun tespitini zorunlu kılmaktadır.
  • Öğe
    Yeni sömürü pratiklerinde dijital çocuk emeği: Ebeveyn algısı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Kuru, Esra; Yardım, Müşerref
    Bu araştırma günümüzde hayatımızın tüm alanlarında kendine yer edinmiş yeni medya içerisinde YouTube ve çocuk YouTuberlara odaklanmaktadır. Yeni medyanın aktörleri olarak çocuk YouTuberların bu sosyal ağ içerisinde sarf ettikleri emek ve çalışma üzerine odaklanmayı amaçlamaktadır. Özellikle sharenting modeli (paylaş anababalık) çerçevesinde ele alınan YouTuber çocuklar ana gruptur. Araştırmaya başlamadan önce 2 ay boyunca netnografik araştırma yapılmıştır. Araştırılan alanın özellikleri, incelenen videolar ve paylaşımlar üzerinden anlaşılmaya çalışılmıştır. Araştırma, Uşakta yaşayan 0-13 yaş çocuğa sahip 24 katılımcı ile derinlemesine görüşme yapılarak gerçekleşmiştir. Katılımcıların sosyal medya ile olan ilişkisi ve çocuk YouTuberları anlamlandırma şekilleri önem arz ettiği için öncelikli olarak bunun üzerinde durulmuştur. Devamında ise araştırma çocuk YouTuberların sarf ettikleri emek ve çalışmaya yönelik ebeveynlerin algısı anlamaya dayalı inşacı bir yaklaşımla gerçekleşmiştir. Araştırmada katılımcıların sosyal medyadaki çalışma ve emek kavramlarına yönelik bakış açılarında sosyal medyaya olan ilgi ve sosyal medyayla olan ilişki seviyesinin etkili olduğu görülmüştür. Katılımcıların sosyal medyada var olan çocuk emeğini çocuk işçiliği kapsamında değerlendirmediği ancak, çocuk sömürüsü çerçevesine dâhil olabileceğini vurguladıkları görülmektedir. Dijital habitusa dâhil edilen çocuklar olmaları bu bakış açısının baskın olmasındaki en büyük etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca çocukların küçük yaşta olmaları, onların yeni kamusal alana dâhil edilmesi, çocuk üzerinden kazanç sağlanması en önemli etkenler olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle sosyal medyada yer alan çocuk emeği ve çalışması dijital çocuk işçiliği olarak değil "dijital çocuk emeği sömürüsü" olarak kavramsallaştırılabileceği düşünülmüştür.
  • Öğe
    Sosyal hareketlilik sürecinde toplumsal konumların aktarımı: Kayseri örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Taş, Emine Sena; Koyuncu, Ahmet
    Bu çalışmanın amacı sosyal hareketliliğin nasıl bir süreç dahilinde gerçekleştiğini anlamaya çalışmak ve bu süreç boyunca toplumsal konumların kuşaklararası aktarımına imkan tanıyan sosyal etkenleri keşfetmektir. Kayseri’nin merkez ilçeleri kapsamında gerçekleştirilmiş olan bu çalışmada nitel yöntem tercih edilmiş ve yarı yapılandırılmış mülakat tekniği ile 16’sı erkek 12’i kadın olmak üzere 28 katılımcı ile görüşülmüştür. Çalışmanın sonucunda ise Kayseri’deki sosyal hareketlilik sürecinde, ailelerin ve dönüşen toplumsal kurumların önemli bir belirleyen olduğuna ve bu doğrultuda başta aile olmak üzere kamu politikalarının, işgücü piyasalarının ve sivil toplum kuruluşlarının sosyal hareketliliğin ya da hareketsizliğin başat faktörleri olduğuna ulaşılmıştır. Araştırma boyunca bütün katılımcıların mevcut toplumsal konumlarına gelinceye değin pek çok sosyal etki ile kuşatılmış olduklarına rastlanmıştır. Katılımcıların mevcut toplumsal konumlarının toplumsal kökenlerinden bağımsız bir şekilde ele alınamayacağına ulaşılan bu çalışma ile toplumsal konumların kuşaklar boyunca aktarıla geldiği sonucuna varılmıştır. Bu sebeple bu çalışma, bireysel çaba ve kabiliyet merkezli açıklamalardan önce sosyal etkenlerin keşfedilerek tüketilmesinin, sosyal hareketlilik deneyimlerinin anlaşılmasında zaruri bir süreç olması gerektiğini ortaya çıkarmıştır. Nitekim sosyal hareketlilik kavramının kavramsal dizgisinde de hareketlilik süreci sosyal sıfatı ile imlenir. Bu çalışmada da toplumsal konumların elde edilme sürecini ifade eden bu kavramsallaştırma yeniden doğrulanmış ve hareketlilik sürecinin sadece bireysel fenomenler ile anlaşılamayan sosyal bir birliktelik olduğu sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Kökenleri ve Sosyokültürel Değişim Süreçleri Açısından Amazighler: "Fas Örneği"
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Koumkoum, Khadija; Birekul, Mehmet
    Değerleri, gelenekleri ve medeniyet unsurlarını içeren kimlik mimarisinin tasarımına sıkı sıkıya bağlı olan Berberi topluluğu, etnik gerilemelerini ifade eden Kuzey Afrika toplumlarının tarihine derinden kök salmıştır. Ancak, miraslarıyla harmanlanan ve birleşen yabancı kültürlere karışarak yıllar içinde, dil ve sosyal kökeni bakımından safiyetini yitirdi. Berberi toplumu ayrıca çeşitli sosyal ve kültürel seviyelerde bir dizi değişikliğe de tanık oldu. Fas'ın bağımsızlığından günümüze kadar özel siyasi akımlar ve partiler tarafından benimsenen reform hareketleri ortaya çıktı. Bu akım ve partiler, pek çok neden ve farklı amaçlarla, Berberi topluluğunun temel köklerine geri dönülmesi ve mirasının ve kültürel mirasının ihya edilmesi ve kimliğinin korunması ve ona tutunulması gereğini gündeme getirdi. Bütün bunları topluluğa ait gelenek ve göreneklerle ilişkili medeni kalıpları korumak için çeşitli kültürel etkinliklerin uygulanması yoluyla gerçekleşecekti. İşte çalışmamızın ekseninin bunlar oluşturmaktadır.
  • Öğe
    Malik Bin Nebi ve Aliya İzzetbegoviç’te kültür ve medeniyet fikri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Özbayrak, Meryem Sümeyye; Karaarslan, Faruk
    19. yüzyılda askeri ve siyasi açıdan gücünü kaybetmiş konumda bulunan Müslüman toplumların yaşadıkları bu durum İslam dünyasında bir yenilenme ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Bir taraftan kendi kimliklerini muhafaza etme diğer taraftan moderniteyle ve Batıyla kurulması gereken ilişkiyi belirleme çabaları modern Müslüman düşüncenin üzerine oturduğu zemini oluşturmaktadır. Bu düşünce dünyasının içerisinden çıkmış Malik Bin Nebi ve Aliya İzzetbegoviç modern dünyada Müslümanca yaşayabilmenin imkanını arayan iki önemli isimdir. Bu imkânı kendi oluşturdukları düşünce sistematiği temelinde tartışan her iki düşünür bu çabalarının merkezine kültür ve medeniyet mefhumlarını yerleştirmiştir. Bin Nebi ve İzzetbegoviç’in bu problemi analiz etmek üzere temel aldıkları kültür ve medeniyeti tanımlama biçimleri ise farklılık göstermektedir. Bu çalışmanın temel konusunu bu farklılıklar oluşturmaktadır. Çalışma Malik bin Nebi’nin medeniyet kavramsallaştırması ile Aliya İzzetbegoviç’in medeniyet tanımlaması arasındaki ilişki; benzerlikler ve farklılıklara odaklanmaktadır. Bu farklılıklar iki mütefekkirin insan, toplum, teknik, ahlak ve sanatı tanımlama biçimlerinde ortaya çıkmaktadır. Bin Nebi tüm bu unsurları bir arada medeniyetin içerisinde birbirini besleyici bir ilişki biçimi üzerinden açıklarken; İzzetbegoviç bu unsurları birbirine zıt bağlamlarda kültür ve medeniyetin düalist ilişkisine bağlı olarak incelemektedir. Bin Nebi medeniyeti tüm gerçeklikleri içerisine alan kuşatıcı bir kavram olarak kullandığı için toplumsal bir düzen inşasını medeniyet inşası açıklamaktadır. Buna karşın İzzetbegoviç, medeniyeti insanın maddi ihtiyaçları neticesinde ortaya çıkan bir aletler ve teknik tarihi olarak değerlendirdiği için onu insanı kendi gerçekliğinden uzaklaştırması nedeniyle eleştirmektedir. Bin Nebi’de medeniyetle şekillenmesi gereken bir alan olan kültür; İzzetbegoviç’te medeniyeti şekillendirmesi gereken bir gerçeklik olarak karşılık bulmaktadır.
  • Öğe
    Dezavantajlı bireyler ve ailelerinin gündelik hayatları: Fenilketonürili aileler üzerine bir inceleme
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Akçay, Gizem Ayşe; Birekul, Mehmet
    Dezavantajlı bireyler hayatlarının sosyal, ekonomik gibi bir alanda ya da birden fazla alanda sorun yaşayan bireyleri ifade etmektedir. Yoksullar, çocuklar, kadınlar, göçmenler ve engelliler gibi bireyler bulundukları topluma göre dezavantajlı birey olarak kabul edilmektedir. Aile bireyin ilk iletişim kurduğu, ilk eğitimini aldığı temel bir kurumdur. Dolayısıyla bireyin toplumun kültürünü, değerlerini öğrenmesinde aile önemli bir faktör olmaktadır. Aile bireyi birçok alanda etkilerken özel gereksinimli bir bireyin aileye katılması da aileyi etkilemektedir. Ailenin özel gereksinimli bireye göre sosyal yaşamını, ekonomik durumunu değiştirmektedir. Çalışmanın amacı aileye katılan özel gereksinimli bireylerden fenilketonürili bireyin ailenin yaşamına nasıl etkide bulunduğu anlamaktır. Amaca uygun olarak fenilketonürili aile bireyleriyle görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler Konya’daki fenilketonürili aile bireyleri ve fenilketonürili bireylerle yapılmıştır. 9 tane anne, 7 tane baba ve 5 tane de fenilketonürili birey olmak üzere toplamda 21 kişiyle görüşme gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler sonucunda elde edilen bulgular analiz edilmiştir. Analiz sonucunda ailenin fenilketonürili bireye göre sosyal ilişkilerini düzenlediği, aile bireylerinin ekonomik durumuna da etki ettiği ortaya çıkmıştır.
  • Öğe
    Gündelik Hayat ve Ölüm: Kayseri’de Yas Kültürü
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Papuşcuoğlu, Türkan; Sili Kalem, Ayşegül
    Bu çalışma gündelik hayat gerçeği olarak ölüme odaklanmakta, Kayseri’de yas kültürünü anlamaya çalışmaktadır. Gündelik hayatın bir gerçeği olarak ölüm sıklıkla karşımıza çıkmakta ve beraberinde bir yas sürecini getirmektedir. Bu yas süreçleri her ne kadar bireysel olarak görülse de kolektif olarak yaşanmakta yani ölüm kolektif bir şekilde karşılanmaktadır. Çünkü yas süreci toplumsal olarak gerçekleştirilen pek çok ritüeli bünyesinde barındırmakta, her bir ritüelde kendisini yeniden inşa etmektedir. Bu açıdan çalışmada ölüm ve yas sürecinin içeriklerinden ritüellerine yasın toplumsal ve kültürel anlamları aranmaktadır. Bu doğrultuda Kayseri yas kültürünü oluşturan yasaklama ve emirlerde, cenaze ve yas ritüellerinde, tüm bunlara eşlik eden çeşitli faktörlerde toplumsal izler üzerinde durulmuştur. Bu izlerin anlaşılması için ise nitel araştırma yöntemi kullanılarak Kayseri ili Melikgazi ilçesinde araştırma gerçekleştirilmiştir. Araştırma verilerine göre yas sürecinin toplumsal kontrol ve kınamalardan geçtiği anlaşılırken içeriği de detaylandırılmıştır. Buna göre dayanışma ve hatırlama/anmaya konu olan yas sürecinin toplumsal olarak yaşandığı ve aşıldığı anlaşılmıştır.
  • Öğe
    Sosyal Medyada Mahremiyetin Değişiminin Habitusun Dönüşümü Üzerinden İncelenmesi: Konya Örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Kulluk, Reyhan; Koyuncu, Ahmet
    İnsanlık tarihi kadar eskiye dayanan mahremiyet, toplum ve bireyler açısından önem taşımaktadır. Toplumsal ve tarihsel süreçler içerisinde dönüşüme uğrayan, yeni anlamlar yüklenen mahremiyet kavramı birçok olguyu içinde barındırmaktadır. Son yüzyılda internetin insan hayatının her alanına sirayet etmesi bireylerin düşüncelerini, çevrelerini, eylemlerini de derinden etkilemiş ve Instagram ağında görünür olmak isteyen bireylerin mahremiyet kabullerindeki değişimi de beraberinde getirmiştir. Elbette bu değişim akademinin de dikkatini çekmiş ve mahremiyetin sosyal medyada değişimi üzerine birçok araştırma yapılmıştır. Ancak yapılan araştırmalarda değişen mahremiyet algısında rol oynayan sosyal medya habitusun dönüşümü üzerinden ele alınmamıştır. Bu araştırmada sosyal medyada mahremiyetin değişimiyle habitusun dönüşümü arasında nasıl bir ilişki olduğunu ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmamızda nicel ve nitelin bir arada kullanıldığı karma yöntem araştırması tercih edilerek araştırmanın daha bütüncül ve kapsayıcı olması amaçlanmıştır. Araştırmanın saha kısmında öncelikle Konya ilinde ikamet eden ve Instagram kullanan 517 katılımcıya anket uygulanmıştır. Ardından Konya ilinde ikamet eden ve Instagram ağında ev, aile ve beden temaları üzerinden paylaşım yapan 20 katılımcıyla mülakat görüşmeleri yapılmıştır. Sahadan elde edilen veriler, bulguların yorumlanma aşamasında birleştirilerek, Türk toplum yapısı ve Konya ilinin mevcut muhafazakar yapısı göz önünde bulundurularak incelenmiştir. Araştırma bulgularında bireylerin ev, aile ve beden temalarını mahrem gördükleri ancak mahrem gördükleri bu alanları Instagram ağında paylaştıkları görülmektedir. Bu veriler bireylerin mahremiyet kabullerinde yaşanan değişimi bize sunmaktadır. Bu durumun arkasında yatan öncelikli sebeplerden biri bireylerin dönüşen habituslarıdır.
  • Öğe
    Taşrada Seçkinleşme Çabaları: Beyşehir Örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Tavukçu Uyar, Büşra; Sili Kalem, Ayşegül
    Bu tez çalışmasında Konya’nın Beyşehir ilçesinde yaşamını sürdüren taşra seçkinlerinin gündelik hayat deneyimleri incelenmektedir. Seçkin bireylerin seçkinleşmeyi nasıl başardıkları, boş zamanlarında neler yaptıkları, kimlerle ve hangi mekanlarda zamanlarını tükettikleri, seçkin hayatının profil ve resimleri, halk ile olan ilişkileri, ekonomik, kültürel ve sosyal bir çok noktada taşra hayatının seçkinliğe etkilerini görmek mümkün olacaktır. Çalışmada aynı zamanda taşra kavramına yönelik yeni yorumlama ve tasvirler, toplumsal dinamik ve ritüeller, taşranın merkez-kent ile ilişkilendirilip dönüşüm ve tanımlanması gündelik hayat sosyolojisi perspektifinden değerlendirilecektir. Araştırma verilerine ulaşabilmek amacıyla nitel araştırma yöntemi kullanılarak 5 Ağustos 2020- 20 Ekim 2020 tarihleri arasında katılımcılarla derinlemesine mülakatlar yapılmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme formlarının uygulanması için seçilen Beyşehir taşrasında 15 kişilik örneklem grubu oluşturulmuştur. Görüşmeler sonrası araştırma bulgularına göre, seçkinlerin gündelik hayatı, taşranın sahip olduğu maddi manevi değerlerle oldukça ilişkili görülmektedir. Ayrıca sosyo-kültürel faktörlerin topluma olan etkisi ve seçkinci bir bakış açısının varlığı bir diğer etkenler arasındadır.
  • Öğe
    Sosyo-Kültürel Değişme Bağlamında Evlenme Biçimleri: Beyşehir Örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Kunt, Hasan; Tekin, Ferhat
    Bu araştırmada evlenme biçimleri, Beyşehir örneğinde, sosyo-kültürel değişme bağlamında incelenmiştir. Nitel araştırma yöntemi kullanılan çalışmada bulgular, 24 katılımcı ile nitel araştırma deseninde tasarlanan yarı yapılandırılmış görüşmelerden elde edilerek betimsel analiz tekniğiyle analiz edilmiştir. Çalışmanın ilk iki bölümünde konuyla ilgili kavramsal ve kuramsal çerçeve ele alınmıştır. Bu doğrultuda; toplumsal ve sosyo-kültürel değişme, aile ve evlilik kurumu, evlenme biçimleri gibi temel olgulara yer verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde araştırmanın metodolojisi, dördüncü bölümünde ise araştırma bulguları ve bunlara dair yorumlamalar aktarılmıştır. Araştırmanın sonucunda, Beyşehir’de sosyo-kültürel değişmelere bağlı olarak evlenme biçimlerinin, “görücü usulü” gibi ailenin ve yakın çevrenin müdahil olduğu evliliklerden bireylerin kendi seçimlerinin belirleyici olduğu, menfaatin ve maddiyatın ön planda tutulduğu evlenme biçimlerine doğru bir değişime uğradığı görülmüştür. Aile, akraba, komşu gibi yakın çevreden ve erken yaşlarda gerçekleştirilen evliliklerin yerini, okul, üniversite, iş ve arkadaş çevresi gibi daha farklı ve geniş çevrelerden, geç yaşlarda yapılan evliliklere bırakma eğiliminin arttığı bilgilerine ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Türk Üniversitelerine Gelen Filistinli Öğrenciler Arasında Yabancılaşma Tezahürleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Tawfiq Al Shareef, Rana; Karaarslan, Faruk
    Mevcut çalışma, Konya’daki üniversitelerde eğitim gören Filistinli öğrenciler arasındaki yabancılaşma duygusunu ve cinsiyet, ikamet durumu, medeni durumu ve akademik düzeyi (Lisans, Yüksek Lisans, Doktora) değişkenlerinin her birinin etkisini belirlemeyi amaçlamıştır. Çalışma ayrıca yabancılaşmanın beş boyutu çerçevesinde yabancılaşmayı prosedürel olarak tanımlamıştır. Bunlar: sosyal izolasyon, çaresizlik, anlamsızlık, normsuzluk ve isyandır. Bu çalışmanın önemi, yerel düzeyde bir öğrenci grubu özelinde ortaya çıkan bir problemin ele alınmasıdır. Araştırmacı, bu araştırmanın sorularına cevap verebilmek için araştırma yöntemi olarak nitel yöntemi, araştırma aracı olarak ise derinlemesine görüşme tekniğini kullanmıştır. Araştırmacı ayrıca öğrencilerin niçin yabancılaşma durumu yaşadığını anlamaya yardımcı olmak için derinlemesine görüşmeler sırasında kullanılacak bir soru örneği hazırlamıştır. Bu bağlamda bu görüşme Konya'daki farklı üniversitelerde öğrenim gören on beş Filistinli erkek ve kız öğrenciye uygulanmıştır. Çalışmada birkaç sonuca ulaşılmıştır. Bu sonuçlardan hareketle başka ülkede okuyan üniversite öğrencilerinin ilgilenilmesi gereken sorunlarını dikkate alınmak konusunda bazı yönlerden bundan faydalanabiliriz. En önemli sonuçlar arasında Filistinli öğrenciler arasında yabancılaşmanın en yaygın boyutu isyan duygusu olduğudur. Sonuçlar ayrıca her iki cinsiyetin de kendilerini yabancılaşmış hissettiklerini ve çalışmada kullanılan yabancılaşmanın beş tezahürünün (isyan, sosyal izolasyon, anlamsızlık, normsuzluk ve güçsüzlük) aralarında yayıldığını göstermiştir. Bu durum, öğrencinin cinsiyetine göre değişiklik arz etmemekle beraber evli öğrencilerin evli olmayan öğrencilere göre daha çaresiz hissettiklerini göstermektedir. Çalışmada, üniversiteye yeni gelen lisans öğrencilerinin eski öğrencilere göre kendilerini daha fazla yabancı hissettikleri sonucuna varılmış.
  • Öğe
    Milli Görüş Hareketinde Bir Kırılma Noktası Olarak 28 Şubat Süreci
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Bakırtaş, Naciye; Akın, Mahmut Hakkı
    Bu çalışmada, Türkiye'de İslami hareketin siyasi temsilinde önemli bir yere sahip Milli Görüş Hareketi'nin 28 Şubat süreci ile birlikte geçirdiği değişimin irdelenmesi amaçlanmış, bu amaç etrafında Milli Görüş Hareketinin tarihsel gelişim seyri betimlenerek 28 Şubat süreci öncesi ve sonrası parti deneyimleri karşılaştırılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde Milli Görüş siyasi hareketinin temel dinamikleri tanımlanmış, bu oluşuma zemin hazırlayan süreç Osmanlı ve Türkiye modernleşmesi çerçevesinde kronolojik olarak anlatılmıştır. Milli Görüş'ün doğuşunda, diğer Türk İslamcı oluşumlarda olduğu gibi, Cumhuriyet modernleşmesi ile birlikte kamusal alanda varlık hakkı elinden alınan dindarların öz kimlik ve demokrasi arayışı fikri etkindir. Türkiye siyasetinin gelişim seyri dahlinde Milli Görüş'ün parti deneyimleri, ideolojik esasları temel alınarak incelenmiş, askeri darbelerin Milli Görüş üzerinde etkisi ve parti kapatma kararları tartışılmıştır. Ardından Refah Partisi, 28 Şubat öncesinde yaşamaya başladığı ideolojik değişim ve kitleselleşme deneyimi ışığında tanımlanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde, 28 Şubat sürecinin gelişimi ve kamusal alanda yaratığı genel özgürlük kaybı tartışılmıştır. Ardından Milli Görüş'ün 28 Şubat öncesi ve sonrası parti deneyimleri siyasi kronolojiye dayanılarak incelenmiş, Refah Partisi ve Fazilet Partisi program ve söylemleri karşılaştırılarak 1994 ve 1999 yılları arasında seçim sonuçlarına yer verilmiştir. Böylece Fazilet Partisi sonrasında yaşanan yol ayrımı üzerinde 28 Şubat sürecinin etkisi tartışılmıştır. 28 Şubat sonrasında Milli Görüş deneyiminde, aktif muhalefetin yerini sistemle uzlaşma çabası alırken Batı karşıtı tutumun yerini küreselleşme taraftarlığı, Avrupa Birliği ile iş birliği fikri almıştır. Fazilet Partisinin kapatılmasının ardından, bu süreç içinde yaşanan kırılma neticesinde gelenekçiler ve yenilikçiler tarafından farklı siyasi partiler kurulmuş ve Milli Görüş Hareketi tarihinde ilk siyasi ayrılık yaşanmıştır.