Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Özel yetenekli öğrenciler okuma öğretimi programının öğrencilerin okuma, öğrenme stratejileri, eleştirel ve yaratıcı düşünme becerilerine etkisinin incelenmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2025) Şentürk Barışık, Canan; Kurnaz, AhmetBu araştırmanın amacı, özel yetenekli öğrencilere özgü, “Özel Yetenekliler Türkçe Okuma Programı”nın geliştirilmesi ve geliştirilerek uygulanan bu programın etkililiğinin değerlendirilmesidir. Araştırmada karma yöntem araştırmalarından gömülü desen kullanılmıştır. Örneklem seçiminde seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Konya ilinde yer alan bilim ve sanat merkezlerinde 5. sınıf düzeyinde Türkçe dersine devam eden özel yetenekli öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışma grubu, deney grubu (n=17) ve kontrol grubu (n=17) olmak üzere 34 öğrenciden oluşmaktadır. Deney grubundaki öğrencilere, geliştirilen Özel Yetenekliler Türkçe Okuma Programı 16 hafta uygulanırken, kontrol grubundaki öğrenciler mevcut bilim ve sanat merkezi programını almaya devam etmişlerdir. Nicel verilerin toplanmasında öğrencilere, Okuduğunu Anlama Ölçeği, Okumaya Yönelik Tutum Ölçeği, Yaratıcı Okuma Sürecini Değerlendirme Ölçeği, Eleştirel Okuma Ölçeği, Cornell Eleştirel Düşünme Ölçeği, Torrance Sözel ve Şekilsel Yaratıcılık Ölçeği ve Öğrenme Stratejileri Ölçeği ön test ve son test olarak uygulanmıştır. Nitel veriler ise yansıtıcı günlükler, yarı yapılandırılmış öğrenci görüşmeleri ve araştırmacı günlüğü aracılığıyla toplanmıştır. Denel süreç kapsamında veriler 2022 yılının Eylül ayı ile 2023 yılının Ocak ayları arasında toplanmıştır. Nicel veriler, deney ve kontrol grubunun karşılaştırılması amacıyla bağımsız örneklem t-testi kullanılarak analiz edilmiş; etki büyüklüğünü belirlemek için Cohen’s d değeri hesaplanmıştır. Nitel veriler içerik analizi yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen nicel veriler, Özel Yetenekliler Türkçe Okuma Programı’nın uygulandığı deney grubundaki öğrencilerin okuduğunu anlama becerilerinin geliştiğini, okumaya yönelik tutumlarının arttığını ve yaratıcı ile eleştirel okuma becerilerinin geliştiğini göstermiştir. Programın yaratıcı düşünme, eleştirel düşünme ve öğrenme stratejileri üzerindeki etkileri incelenmiş ve bu becerilerin geliştirilmesinde programın etkili olduğu belirlenmiştir. Nitel veriler kapsamında öğrencilerin okuma becerilerinin geliştiği, farklı metin türlerini öğrendikleri ve konuların öğrenci düzeyine ve ilgisine uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yanı sıra, programda kullanılan konuların güncel olduğu, öğrenme ortamının öğrencilerin gelişimine katkı sağladığı, etkinliklerin konularla ilişkili ve bir bütünlük içinde ilerlediği, etkinliklere ayrılan sürenin ve kullanılan materyallerin yeterli olduğu belirlenmiştir. Program kapsamında farklı yöntem ve tekniklerin kullanıldığı, düşünme becerilerinin etkinliklere entegre edildiği ve değerlendirme sürecinde öz değerlendirme, akran değerlendirme, yansıtıcı günlük ile ön test-son test gibi çeşitli araçlardan yararlanıldığı belirlenmiştir. Özel Yetenekliler Türkçe Okuma Programı’nın özel yetenekli öğrencilerin okuma becerileri, yaratıcı ve eleştirel düşünme becerileri ile öğrenme stratejileri üzerinde anlamlı ve okuma tutumu üzerinde olumlu etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Özel yetenekli öğrencilerin ebeveynlerinin eğitsel yeterliliklerinin artırılmasına yönelik geliştirilen ebeveyn eğitim programının etkililiği(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2025) Toprak, Hasan Hüseyin; Sarı, HakanÖzel yetenekli (ÖY) çocukların küçük yaşlarda tanılanması çok önemlidir. Bu tanı gerçekleşmez ise ÖY çocukların bir kısmı zamanla körelerek yeteneklerini yitirebilirler. ÖY çocukların yeteneklerinin keşfi ve geliştirilmesi konusunda ailelerin görevi ve sorumlulukları çok önemlidir. Türkiye’de ÖY çocukların ebeveynlerinin eğitsel yeterliklerini artırmaya yönelik çalışmalar sınırlıdır, bu konuda daha sistematik bir çalışmaya ihtiyaç olduğundan bu araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın amacı ÖY olan öğrencilerin ebeveynlerinin eğitsel yeterlik düzeylerinin artırılmasına yönelik geliştirilen ebeveyn eğitim programının etkililiğini belirlemektir. Araştırmada nitel ve nicel araştırma yöntemleri birlikte kullanılarak araştırma karma yöntemle desenlenmiştir. Bu kapsamda, araştırmada ilk olarak ÖY çocukların ebeveynlerinin, çocuklarının eğitimine ilişkin eğitsel ihtiyaçlarının belirlenmesi için nitel araştırma yöntemlerinden biri olan yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın ikinci kısmında; ÖY öğrencilerin ebeveynlerinin eğitsel yeterlik düzeylerinin arttırılmasına yönelik geliştirilen ebeveyn eğitim programının etkililiğinin anlaşılması için nicel araştırma yöntemlerinden biri olan ‘Ön Test-Son Test Kontrol Gruplu Deneysel Model’ kullanılmıştır. Araştırmada bu model kullanılarak kontrol ve deney gruplarına yönelik uygulanacak ÖY öğrencilerin ebeveynlerine yönelik hazırlanan başarı testiyle ön test ve son test puan ortalamaları arasındaki fark durumunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın üçüncü kısmında ise ÖY çocuğu olan ebeveynlere yönelik hazırlanan ebeveyn eğitim programına katılan deney grubundaki ebeveynlere yönelik araştırmacı tarafından hazırlanmış olan sorular ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılarak sosyal geçerlik verilerine ulaşılmıştır. Hem nitel hem de nicel verilerle desteklenen bulgular, ebeveynlerin eğitim öncesi ve sonrasında bilgi düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar olduğunu göstermiştir. Deney grubundaki ebeveynlerin tüm eğitim ünitelerinde anlamlı gelişim göstermeleri, programın genel anlamda etkili olduğunu ortaya koymaktadır. Kontrol grubunda gözlemlenen gelişim eksikliği, ebeveynlerin kendi başlarına çocuklarının eğitiminde yeterince etkili olamayacaklarını ve eğitim programlarına ihtiyaç duyduklarını göstermektedir. Bu araştırma, ebeveynlerin eğitim yoluyla çocuklarına daha bilinçli rehberlik yapabileceklerini ve çocuklarının eğitim süreçlerinde daha etkin rol alabileceklerini göstermektedir. Ebeveynlerin eğitsel yeterlik düzeylerinin artırılması, ÖY çocukların gelişim süreçlerini daha verimli hale getirmekte kritik bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Eğitim programı, sadece teorik bilgi sağlamamış, aynı zamanda ebeveynlerin bu bilgileri pratikte nasıl uygulayacaklarını da öğretmiştir.Öğe Dil ve konuşma güçlüğü olan öğrencilerle çalışan öğretmenler için geliştirilen eğitim programının yeterliklerine etkisinin değerlendirilmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Ateş, Ersin; Sarı, HakanBu araştırmanın amacı, dil ve konuşma güçlüğüne sahip öğrencilerle çalışan öğretmenlere yönelik geliştirilen “Dil ve Konuşma Güçlüğü Öğretmen Eğitim Programı’nın (DİLKEP)” öğretmenlerin dil ve konuşma güçlüğü alanı yeterlikleri üzerine etkililiğini değerlendirmektir. Araştırmada karma yöntemlerden “keşifsel sıralı karma yöntem” kullanılmıştır. Üç aşamada gerçekleştirilen bu araştırmada ilk aşama olarak öğretmenlerin dil ve konuşma güçlüğüne sahip öğrencilerin eğitimi ile ilgili ihtiyaçlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu aşamada yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak dil ve konuşma güçlüğüne sahip öğrencileri olan 25 öğretmenin gereksinimlerine yönelik görüşleri alınmıştır. Bu görüşmelerden elde edilen veriler betimsel analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasında ise “Dil ve Konuşma Güçlüğü Öğretmen Başarı Testi (DİLKOB)” ve “DİLKEP Eğitim Programı” geliştirilmiştir. Araştırmanın bu aşamasında “Ön test ve son test kontrol gruplu deneysel araştırma modeli” kullanılmıştır. İstanbul ilinde dil ve konuşma güçlüğüne sahip öğrenciler ile çalışan 40 öğretmen deney grubunda, 40 öğretmen ise kontrol grubunda olmak üzere araştırmaya katılım için gönüllü olarak yer almıştır. Deney grubuna DİLKEP Eğitim Programı uygulanmadan önce ve sonra, kontrol grubuna ise eğitim programı verilmeden ön test ve son testte DİLKOB Testi kullanılarak nicel veriler toplanmıştır. Toplanan veriler bağımlı ve bağımsız örneklem t testi kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın üçüncü aşamasında ise yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak deney grubundaki 20 öğretmenin eğitim programı hakkında görüşleri alınarak betimsel analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda deney grubuna uygulanan DİLKOB Testi, ön test ve son test puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu, kontrol grubu ile DİLKEP Eğitim Programı’na katılan deney grubu öğretmenlerinin başarı testi sonuçlarında deney grubu lehine bir sonuca ulaşılmıştır. Genel olarak DİLKEP Eğitim Programı’na katılan öğretmenlerin dil ve konuşma güçlüğü alan bilgisi ve uygulama yeterliklerini önemli ölçüde arttırdığı söylenebilir. DİLKEP Eğitim Programı uygulandıktan sonra deney grubundaki 20 öğretmen ile yapılan görüşmede DİLKEP Eğitim Programı sonucunda dil ve konuşma güçlüğü alanında kendilerini daha yeterli gördükleri, eğitim programının bilgi, beceri ve tutumları üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak DİLKEP Eğitim Programı’nın dil ve konuşma güçlüğü alanı yeterliklerini arttırdığı ve bu alanda bilgi, beceri ve tutum kazandırma konularında etkili bir öğretmen eğitim programı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe ADDIE tasarım modeline göre e-içerik geliştirme çalışması: 6. sınıf matematik ders kitabı örneği(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Balcı Şeker, Hatice; Erdoğan, AhmetBu çalışmanın amacı ADDIE tasarım modeline göre e-içeriklerle zenginleştirilmiş örnek 6.sınıf matematik ders kitabı geliştirmektir. Çalışmada tasarım tabanlı araştırma yöntemi kullanılmıştır. Ders kitabı geliştirme süreci, tasarım modelinin aşamaları (analiz, tasarımlama, geliştirme, uygulama, değerlendirme) açısından ayrıntılı şekilde açıklanmıştır. Çalışmanın birinci çalışma grubunu Ankara ili Sincan ilçesinde görev yapan 10 yıl ve üzeri kıdeme sahip 25 ortaokul matematik öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmacı tarafından geliştirilen “İhtiyaç Analizi Görüşme Formu” aracılığıyla öğretmen görüşleri alınmıştır. Öğretmen görüşleri ile MEB ders kitabının analizi tasarım modelinin analiz aşamasında gerçekleştirilmiştir. Tasarımlama aşamasında ihtiyaç analizinde belirlenen öğrenme alanı doğrultusunda kazanımlar belirlenmiş, kazanımlara uygun içeriklerin türleri, taslakları ve işe koşulacak programlar planlanmıştır. Geliştirme aşamasında taslak içeriklerin planlanan araçlar ile geliştirilmesi, örnek kitaptaki sayfa düzenine uygulanması ve revizyonları tamamlanmıştır. Tasarımlama ve geliştirme aşamalarında Talim ve Terbiye Kurulu’nun (TTKB) e-içerik geliştirme sürecine yönelik rehberleri ile Eğitim Bilişim Ağı (EBA) kriterleri göz önüne alınmıştır. Uygulama aşaması, Ankara ili Yenimahalle ilçesinde bulunan bir devlet ortaokulunun 30 tane 6.sınıf öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Uygulama aşaması 10 hafta devam etmiştir. Deney grubu öğrencileriyle geometri ve ölçme öğrenme alanında e-içerikler ile zenginleştirilmiş 6.sınıf matematik ders kitabına dayalı bir öğretim gerçekleştirilirken, kontrol grubu öğrencileri ile öğretim programı çerçevesinde ders kitabına dayalı bir öğretim gerçekleştirilmiştir. İhtiyaç analizi verilerinden hareketle araştırmacı tarafından geliştirilen “Geometri ve Ölçme Öğrenme Alanı Başarı Testi” deney ve kontrol grubuna, uygulama öncesinde öntest ve uygulama sonrasında sontest olarak uygulanmıştır. Öntest olarak uygulandığında gruplar arasında anlamlı bir farklılık bulunmadığını ortaya koyan başarı testi sonuçları sontest olarak uygulandığında deney grubu lehine istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık olduğu sonucunu ortaya koymuştur. Uygulama aşamasının ardından deney grubu ile gerçekleştirilen görüşmeler bazı öğrencilerin geometri ve ölçme öğrenme alanında e-içerikler ile zenginleştirilmiş örnek matematik ders kitabına dayalı öğretim sürecine yönelik endişe duyduklarını gösterse de görüşlerin büyük çoğunluğu gerçekleştirilen öğretim sürecine, ders materyaline ve kendi öz değerlendirmelerine yönelik olumlu düşüncelere sahip oldukları sonucunu ortaya koymuştur. Öğrencilerin başarıları üzerindeki etkisine ve olumlu düşüncelerine dayanılarak matematik dersinin farklı öğrenme alanlarına yönelik e-içerikler geliştirilmesi ve materyal olarak hazırlanması, öğrencilerin derslerde bu içeriklerden faydalanmalarının sağlanması önerilmiştir.Öğe Ortaokul öğrencilerinin matematiksel zorbalığa uğrama düzeylerinin sosyodemografik değişkenlere göre incelenmesi ve bazı duyuşsal özelliklerle ilişkisi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2025) Küçükgençay, Naci; Peker, BilgeBu araştırmanın amacı, literatürde teorik altyapısı ve tanımı bulunmayan matematiksel zorbalığı ve etkilerini tanımlamak, alt boyutlarını belirlemek ve bu alanda bir teorik çerçeve oluşturmaktır. Araştırmada, ortaokul öğrencilerinin “Matematiksel Zorbalığa Uğrama Ölçeği” (MZU-Ö) ve alt boyutlarındaki zorbalık türlerine maruz kalma düzeyleri bazı sosyo-demografik değişkenlere göre değerlendirilmiştir. Ayrıca matematiksel zorbalık ile matematiğe yönelik tutum, matematik öz-yeterlikleri ve matematik kaygıları arasındaki ilişki seri çoklu aracılık modeli (PROCESS Model 6) ile incelenmiştir. İlişkisel tarama modeliyle yürütülen araştırmanın çalışma grubunu Konya ili merkez ilçelerinden orantısız tabakalı örnekleme yöntemiyle seçilen beş ortaokuldan 493 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından tasarlanan kişisel bilgi formu ve MZU-Ö kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından geliştirilen 14 maddelik MZU-Ö, dört faktörden (sözel, duygusal, fiziksel ve öğretimsel matematik zorbalığı) oluşmaktadır. Ayrıca “Matematik Özyeterlilik Kaynakları Ölçeği”, “Matematik Kaygısını Derecelendirme Ölçeği” ve “Matematik Tutum Ölçeği”, geliştiricilerinden gerekli izinler alınarak kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre matematiksel zorbalık, bireyler arası ilişkilerde kullanılan sistematik matematiksel güç istismarı olarak tanımlanmıştır. Matematiksel zorbalığın; sözel, duygusal, fiziksel ve öğretimsel matematik zorbalığı olmak üzere dört ana bileşenden oluştuğu anlaşılmıştır. Cinsiyet değişkeni açısından, kız öğrencilerin matematiksel zorbalığa uğrama puanlarının erkek öğrencilerden daha yüksek olduğu, özellikle duygusal zorbalık boyutunda kızların daha fazla matematiksel zorbalığa maruz kaldığı tespit edilmiştir. Sınıf düzeyi değişkenine göre, 8. sınıf öğrencilerinin 7. sınıf öğrencilerinden daha fazla öğretimsel matematik zorbalığına maruz kaldığı saptanmıştır. Okul türü açısından yapılan analizlerde, kız imam hatip ortaokulunda eğitim gören öğrencilerin diğer okul türlerine kıyasla daha yüksek matematiksel zorbalığa uğrama puanlarına sahip olduğu bu farklılığın özellikle duygusal, fiziksel ve öğretimsel matematik zorbalık alt boyutlarında da anlamlı olduğu tespit edilmiştir. Matematik başarı düzeyine göre yapılan incelemelerde, 85-100 başarı notuna sahip öğrencilerin diğer başarı gruplarına kıyasla daha az matematiksel zorbalığa maruz kaldığı görülmüştür. Ayrıca düşük başarı notuna sahip öğrencilerin genel olarak yüksek başarı puanına sahip öğrencilere göre daha fazla matematiksel zorbalığa uğradıkları anlaşılmıştır. Yapılan Seri Çoklu Aracılık Modeli sonuçlarına göre matematiksel zorbalığın matematik kaygısı üzerinde pozitif etkisi ve matematik öz-yeterlik ve matematiğe yönelik tutum üzerinde negatif etkisi olduğu tespit edilmiştir. Analiz sonuçları ayrıca matematiğe yönelik tutumun ise matematiksel zorbalık ve matematik kaygısı arasındaki ilişkide aracılık rolü oynadığı, matematiksel zorbalığın öğrencilerin tutumlarını olumsuz etkileyerek matematik kaygısı seviyelerini artırdığını göstermektedir. Bunun yanısıra matematiksel zorbalığa uğrama ile matematik kaygısı arasındaki ilişkide matematik öz-yeterlik ve matematiğe yönelik tutumun seri aracılık etkisinin anlamlı olduğu bulunmuştur. Bu sonuç, matematiksel zorbalık arttıkça matematik öz-yeterliğin azaldığını ve bunun matematiğe yönelik tutumun azalmasıyla ilişkili olduğunu göstermektedir. Matematiğe yönelik tutumun azalması ise matematik kaygısının artmasına yol açmaktadır. Bu bulgulara göre, matematiksel zorbalığa uğramak öğrencilerin matematiğe yönelik tutumlarını ve matematik öz-yeterliklerini olumsuz etkilerken matematik kaygılarını artırmaktadır. Bu araştırma, matematiksel zorbalığa dair literatürde ilk kez kapsamlı bir tanım ve teorik çerçeve sunarak matematik eğitimi alanında özgün bir araştırma sahası yaratmakta ve öğrenciler üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alındığında alanda pratik uygulamalara ışık tutma potansiyeli taşımaktadır. Araştırmanın sonuçları ve sınırlılıkları göz önüne alınarak araştırmacılar, politika geliştiriciler ve uygulayıcılar için çeşitli öneriler geliştirilmiştir.Öğe Üstün yetenekli olan ve olmayan 9. sınıf öğrencilerinin uzamsal yeteneklerinin göz izleme yöntemiyle incelenmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Yıldızhan Kökten, Berna; Ertekin, ErhanÜstün yetenekli (ÜY) öğrenciler üstün yetenekli olmayan (ÜYO) öğrencilere kıyasla yüksek düzeyde görsel ve uzamsal yeteneğe sahiptir. Bu durumun sebebini belirleyebilmek, düşük uzamsal yeteneğe sahip bireylerin uzamsal yeteneğini geliştirebilmek için önem arz etmektedir. Bunun için ÜY öğrenciler ile ÜYO öğrencilerin uzamsal yetenek görevlerini gerçekleştirirken zihinlerinde gerçekleşen bilişsel sürecini incelemeye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sebeple, mevcut çalışmada öğrencilerin uzamsal yetenek görevlerindeki bilişsel sürecinin incelenmesi amaçlanmıştır. Öğrencilerin bilişsel sürecine ışık tutan yöntemlerden biri göz izleme yöntemidir. Dolayısıyla, mevcut çalışma göz izleme yöntemi üzerine inşa edilmiştir. Göz izleme verileri Gazepoint GP3 (60 Hz) göz izleme cihazı ile toplanmış ve Gazepoint Analysis Professional Edition programı ile analiz edilmiştir. Ancak göz izleme yönteminin tek başına bir yöntem olarak kullanılması bazı sınırlılıklara sebep olduğu için göz izleme yöntemi ipuculu geriye dönük sesli düşünme yöntemi ile birlikte kullanılmıştır. Mevcut çalışma, 9. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcı grubu 17’si ÜY ve 37’si ÜYO olmak üzere toplam 54 öğrenciden oluşmaktadır. Bu öğrencilerin 28’i kız ve 26’sı erkektir. Her bir öğrenci ile deney ortamında bireysel çalışma gerçekleştirilmiştir. Öğrencilerin uzamsal yetenekleri uzamsal görselleştirme, zihinsel döndürme ve uzamsal algı olmak üzere üç farklı bileşende ele alınmıştır. Bu bileşenlerin değerlendirilebilmesi için Purdue Uzamsal Görselleştirme Testi (PUGT) kullanılmıştır. Bu testte her bileşenden 12’şer olmak üzere toplam 36 görev yer almaktadır. Bu görevlerden her bileşen için basit, orta ve zor olmak üzere üçer adet görev seçilmiştir. Seçilen bu görevlerdeki öğrenci göz hareketleri göz izleme yöntemi ile incelenmiştir. Bu aşamada, öğrencilerin görevleri nasıl gerçekleştirdiğini geriye dönük ve sözlü olarak açıklaması istenmiştir. Öğrencilerin görev tamamlama sürecini hatırlayabilmesi için kendi göz hareketi videoları ipucu olarak izletilmiştir. Göz izleme çalışmaları tamamlandıktan sonra öğrencilerin toplam uzamsal yetenek puanını hesaplayabilmek için öğrencilerden PUGT’de kalan görevleri kâğıt üzerinde gerçekleştirmeleri istenmiştir. Araştırma sonucunda, öğrencilerin uzamsal görselleştirme, zihinsel döndürme ve uzamsal algı bileşenlerini kapsayan uzamsal yetenek puanları, görev tamamlama süreleri, görev üzerinde ilgilendikleri alanlar, görev çözümünde gerçekleşen göz hareketlerinin ısı haritaları, görev çözüm süreçleri ve görev çözümünde kullandıkları stratejilere yönelik bulgular elde edilmiştir. Elde edilen bulgular her bir uzamsal yetenek bileşeni için ayrı ayrı tartışılmıştır. Öğretmenler ve araştırmacılar için öneriler sunulmuştur.Öğe Ortaokul öğrencilerinin cebirsel düşünme düzeylerinin ve SOLO taksonomisine göre cebirsel düşünme seviyelerinin gelişiminin incelenmesi: Bir öğretim deneyi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Acar, Sema; Peker, BilgeCebirsel düşünme becerisi, matematikte temel bir yetenektir ve gerçek hayatta karşılaşılan pek çok problemi çözmek için gereklidir. Cebirsel düşünme becerisinin geliştirilmesi, bireylerin akademik ve profesyonel başarılarını artırırken, onları daha iyi problem çözücüler haline getirir. Dolayısıyla cebirsel düşünme becerisi, öğrencilerin gelecekteki akademik ve mesleki başarılarını etkileyebilir. Bu nedenle, cebirsel düşünme becerisinin geliştirilmesi, öğrencilerin matematik ve diğer alanlardaki başarılarını artırmak ve onları gerçek dünya problemlerini çözmeye hazırlamak için hayati öneme sahiptir. Bu araştırma kapsamında 8. sınıf öğrencilerinin cebirsel düşünme düzeylerinin ve SOLO taksonomisine göre cebirsel düşünme seviyelerinin değişiminin öğretim deneyi tasarımı yoluyla incelenmesi amaçlanmıştır. Öncelikle katılımcıların uygulama öncesi mevcut cebirsel düşünme düzeylerinin ve SOLO taksonomisine göre cebirsel düşünme seviyelerinin değerlendirilmesi ve ardından tasarlanan bir dizi öğretim seansı ve süreç boyunca yapılan klinik görüşmeler ile bu becerilerin zamanla nasıl bir değişime uğradığının belirlenmesi amaçlanmıştır. Öğrencilerin cebirsel düşünmelerinin gelişim sürecinin doğrudan gözlenmesi, yansıtılması ve geliştirilmesi hedeflendiğinden araştırmada nitel araştırma yaklaşımı benimsenmiştir. Bu araştırmada nitel araştırma yaklaşımı çerçevesinde öğrencilerin cebirsel düşünme becerilerinin incelenmesine ve geliştirilmesine ve süreç boyunca elde edilen verilere dayalı olarak öğretimlerin düzenlenmesine olanak sağlaması açısından öğretim deneyi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma, Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi’nde yer alan bir şehirde araştırmacının çalıştığı bir köy ortaokulunda eğitim gören 11 öğrenci ile yürütülmüştür. Öğretim seansları 5-8. sınıflar Matematik Öğretim Programının “Cebir” öğrenme alanında yer alan beş alt öğrenme alanına yönelik beş öğretim seansında gerçekleştirilmiştir. Araştırmacı öğrenci merkezli, öğrenciyi cesaretlendiren, akıl yürütmeye ve sorgulamaya teşvik eden esnek bir yaklaşım kullanmıştır. Öğretim seanslarında kullanılan soruların ve etkinliklerin içerikleri öğrencilerin cebirsel düşünme düzeylerini ve SOLO taksonomisine göre cebirsel düşünme seviyelerini geliştirmeye yönelik hazırlanmıştır. Araştırmanın en temel sonucu, cebirsel düşünmenin geliştirebilir bir beceri olduğudur. Planlı bir şekilde hazırlanan öğretimler ile destekleyici, yönlendirici ve sorgulayıcı bir sınıf ortamında cebirsel düşünmenin gelişimine yönelik bir öğrenme süreci sağlanmıştır. Aynı zamanda cebirsel düşünmenin gelişiminde SOLO taksonomisine göre çok yönlü düşünme ve ilişkisel düşünme becerilerini geliştirmeye yönelik soruların çözümlerinin de katkısı büyüktür. Öğretim seansları ilerledikçe öğrencilerin gelişimleri bariz bir şekilde fark edilmiştir. Öğretim deneyi öncesi katılımcıların tamamı düzey 0’da olmasına rağmen öğretim deneyi sonrası düzey 0’da öğrenci kalmamıştır. Başlangıçta değişken kavramı ile ilgili oldukça sınırlı ve yanlış bilgilere sahip öğrencilerin öğretim süreci sonrasında tamamının değişken kavramını anlamlandırabildikleri, değişkenin anlamlarının farkında oldukları, değişkeni temsil eden sembollerin her zaman bir sayıyı temsil etmesi gerektiği ve bunun her zaman aynı sayıyı ve tek bir sayıyı temsil ettiği düşüncelerinin tamamen ortadan kalktığı, cebirsel ifadelerde işlemler yapabildikleri görülmüştür. Öğrencilerin SOLO taksonomisine göre cebirsel düşünme seviyeleri incelendiğinde cebirsel düşünme becerisinin alt becerileri olan genellemeleri formüle etme, cebirsel ilişki ve sembollerin kullanımı ve çoklu gösterimlerden yararlanma becerilerinin tamamında yapı öncesi düzeyde öğrenci kalmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca bir öğrencinin tüm alt becerilerde SOLO taksonomisine göre araştırmanın en üst seviyesi olan ilişkisel yapı seviyesine ulaştığı belirlenmiştir.Öğe Türkiye Çocuk dergisinin söz varlığı üzerine bir inceleme(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Akçam, Aysun; Yıldız, MustafaTürkçe eğitiminin ve eğitimcilerin temel amacı, çocukların erken yaşlardan itibaren dil becerilerini doğru ve etkili bir şekilde geliştirmelerine olanak sağlayarak söz varlıklarını zenginleştirmelerine katkıda bulunmaktır. Bu zenginleşme sürecinde önemli bir yere sahip kaynaklardan biri de çocuklar için hazırlanan dergilerdir. Çocuk dergileri, içeriklerindeki çeşitli ve renkli bölümlerle çocukların duygu ve düşünce dünyasında yeni ufuklar açar. Basılı medya türleri arasında yer alan Türkiye Çocuk dergisi, 1981 yılında yayın hayatına başlamış ve o tarihten bu yana aralıksız olarak çocuk okurlarıyla buluşmaya devam etmiştir. Bugün de yayınını sürdüren dergi, ülkemizde çocuk dergiciliği açısından önemli bir yere sahiptir. Bu araştırmanın amacı, Türkiye Çocuk dergisindeki söz varlığı unsurlarını temel kelimeler, özel isimler, atasözleri, deyimler ve ikilemeler açısından inceleyerek bunlara ait sıklık dizinini belirlemektir. Araştırmada, derginin 1981’deki başlangıcından 2021 yılına kadar geçen süreçte, beşer yıllık aralıklarla toplam dokuz yılın her bir ayından birer sayı incelenmiştir. Çalışmada doküman incelemesi yöntemi kullanılmış ve veriler betimsel analizle değerlendirilmiştir. İlk olarak, inceleme kapsamına alınan Türkiye Çocuk dergisi sayıları temin edilerek bu sayılardaki metinler bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Kelimelerin analiz edilmesi ve listelerin oluşturulmasında “.txt” uzantılı metinlerdeki kelimeleri sıklıklarına göre düzenleyen Cibakaya programı kullanılmıştır. Çalışmanın kapsamı ve Cibakaya programının gerektirdiği işlem basamakları (çekim eklerinin kelimelerden çıkarılması, noktalama işaretlerinin tüm metinlerden silinmesi vb.) uygulandıktan sonra işlenmiş veriler programa yüklenmiştir. Cibakaya programından elde edilen çıktıya göre, çalışmada toplam 529.662 söz varlığı unsuru tespit edilmiştir. Dizine hazırlanmadan önce özel olarak işaretlenen her bir söz varlığı unsuru, dizinleme sonrasında sıklık değerlerine göre ayrı ayrı listelenmiş ve tablolar hâlinde sunulmuştur. Sonuç olarak, Türkiye Çocuk dergisinin incelenen sayılarındaki metinlerde 489.233 temel kelime, 22.197 özel isim, 14.962 deyim, 183 atasözü ve 3.087 ikileme olduğu tespit edilmiştir. Toplam söz varlığı unsurlarının %92,4’ünü temel kelimeler, %4,1’ini özel isimler, %2,8’ini deyimler, %0,03’ünü atasözleri ve %0,6’sını ikilemeler oluşturmuştur. Elde edilen bu oranlar incelendiğinde, en az oranın atasözlerine ait olduğu görülmüştür. Çalışma sonucunda elde edilen tüm bulgular ve sonuçlar yorumlanmış; söz varlığı konusunda araştırma yapmayı planlayan araştırmacılara, bu alanda kullanılan kaynakların belirlenmesinde rehberlik edecek eğitimcilere ve çocukların söz varlığı üzerinde etkili olduğu düşünülen ebeveynlere çeşitli öneriler sunulmuştur.Öğe Sosyal bilgiler derslerinde küresel sorunların öğretimi üzerine bir eylem araştırması(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2025) Ateş, Yakup; Dere, İlkerBu araştırmanın temel amacı, sosyal bilgiler dersinde aktif öğrenme yöntem ve tekniklerine dayalı olarak gerçekleştirilen eylem araştırması etkinliklerinin küresel sorunların öğretimine katkılarını belirlemektir. Teknik, bilimsel ve işbirlikçi eylem araştırması modeli çerçevesinde tasarlanan bu çalışmanın çalışma grubunu, Çorum İl Millî Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı bir ortaokulda öğrenim gören 30 yedinci sınıf öğrencisi, uygulamada yer alan bir sosyal bilgiler öğretmeni ve 20 öğrenci velisi oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında öncelikle, Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü’nden “Etik Kurul Kararı” ve Çorum İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nden resmî izin alınmıştır. Daha sonra, 2022-2023 eğitim-öğretim yılı bahar yarıyılında Çorum İl Millî Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı bir ortaokulda öğrenim gören gönüllü öğrencilerle, veli izin onayı doğrultusunda, sosyal bilgiler dersinde küresel sorunların öğretimine yönelik dört haftalık bir çalışma gerçekleştirilerek veriler toplanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, araştırmacı tarafından geliştirilen “Kişisel Bilgi Formu”, “Küresel Sorunlar Değerlendirme Formu” ve “Küresel Sorunlar Farkındalık Ölçeği” uygulanmıştır. Ayrıca, öğrencilerin küresel sorunlarla ilgili ön bilgilerini, konuya dair merak ettiklerini, etkinlikler aracılığıyla edindikleri kazanımları ve daha fazla bilgiye nasıl ulaşabileceklerini belirlemek amacıyla KWLH formu kullanılmıştır. Araştırma süreci boyunca, öğrencilerin küresel sorunlarla ilgili bilgi ve kavram yanılgılarını belirlemek ve bu yanılgıların giderilip giderilmediğini tespit etmek amacıyla çeşitli aktif öğrenme yöntemleri, teknikleri ve etkinliklerden (akvaryum, balık kılçığı, dedikodu, istasyon, kart gösterme, kartopu, kavram bulmacası, kavram karikatürü, kelime ilişkilendirme testi, pazaryeri, rulman, tanılayıcı dallanmış ağaç, tereyağı-ekmek, yapılandırılmış grid, zihin haritası, balon patlatma, doğru-yanlış, grup sıralaması, köstebek vurmaca, uçak etkinliği) yararlanılmıştır. Bunun yanı sıra, öğrenci günlükleri, metafor çalışmaları, görseller ve videolar gibi destekleyici materyaller de kullanılmıştır. Yapılan öğretim faaliyetlerinin ve aktif öğrenme etkinliklerinin etkisini ölçmek amacıyla hem araştırmacı hem de öğretmen tarafından gözlem formu uygulanmıştır. Süreci değerlendirmek için öğrenciler, öğretmen ve velilerle yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılarak ek veriler toplanmıştır. Çalışmanın nicel verilerinin analizi SPSS 22 (Statistical Package for Social Sciences 22) ve Mplus paket programları ile gerçekleştirilmiştir. İstatistiksel analizlerde, parametrik ya da non-parametrik testlerin kullanılmasına karar vermek için verilerin normallik dağılımı (basıklık, çarpıklık, saçılım ve histogram grafikleri) incelenmiştir. Verilerin normal dağılım gösterdiği belirlenince, parametrik analiz yöntemlerinden bağımlı ve bağımsız örneklemler için t testi ile tek yönlü ANOVA analizleri uygulanmıştır. Nitel verilerin analizinde ise içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları incelendiğinde, küresel sorunlara yönelik ön test-son test başarı ve farkındalık düzeylerinde cinsiyetin, anne-baba eğitim düzeyinin ve bilgi kaynaklarının (internet, televizyon, kitap, dergi, okul, aile, çevre) anlamlı bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin küresel sorunlara ilişkin bilgi ve farkındalık düzeylerinin, uygulama öncesi ve sonrası anlamlı şekilde değişip değişmediğini belirlemek amacıyla yapılan analizlerde, Küresel Sorunlar Değerlendirme Formu ve Küresel Sorunlar Farkındalık Ölçeği son test puanlarının ön test puanlarına göre anlamlı şekilde farklılaştığı ve bu değişimin son test lehine olduğu görülmüştür. Araştırma bulguları, uygulama öncesinde öğrencilerin büyük çoğunluğunun küresel sorunlarla ilgili kavramlara dair bilgi sahibi olmadığını, ancak kavram yanılgılarının da bulunmadığını ortaya koymuştur. Uygulama sürecinde gerçekleştirilen aktif öğrenme yöntemleri, teknikleri ve etkinlikleri sayesinde öğrencilerin küresel sorunların nedenleri, sonuçları ve önlenme yollarına dair bilgileri kalıcı bir şekilde öğrendikleri ve öğrenme sürecinde eğlendikleri belirlenmiştir. Öğretmen ve velilerle yapılan görüşmelerde de küresel sorunların öğretimine yönelik gerçekleştirilen etkinliklerin öğrencilere olumlu katkılar sağladığı sonucuna ulaşılmıştı.Öğe Otantik öğrenme yönteminin ortaokul öğrencilerinin Türkçe dersi başarılarına ve dijital okuryazarlık becerilerine etkisi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Aşçı, Ali Umut; Ateş, MuratGelişen teknoloji ile birlikte eğitimin en önemli bileşeni olan öğrencilerin profili, ilgi alanları, motivasyonları ve öğrenme etkinliklerinden veya ortamlarından beklentileri de çeşitlenmiştir. Öğrencilerin beklentilerindeki bu değişime cevap verebilme adına eğitmenler, öğrenme ortamlarında farklı öğrenme yöntemlerini ve okuryazarlık türlerini kullanma arayışına girmişlerdir. Bu noktada öğrencileri, artık teknoloji ile tamamen kaynaşmış olan gerçek dünya koşullarına hazırlamak, öğrencilerin dijital becerilerini ve sosyal hayatta oldukça önemli bir yere sahip olan dört temel dil becerilerini geliştirmek için otantik öğrenme yöntemi ve dijital okuryazarlık ögeleri öğrenme ortamlarında birlikte kullanılabilir. Bu bağlamda bu araştırmanın temel amacı, otantik öğrenme yönteminin ortaokul 7. sınıf öğrencilerinin Türkçe dersi akademik başarıları ve dijital okuryazarlık becerileri üzerindeki etkisini incelemektir. Ayrıca araştırmaya katılan öğrencilerin otantik öğrenme sürecine ilişkin görüşlerini tespit etmek de amaçlanmıştır. Türkçe dersinde otantik öğrenme yönteminin uygulanabilirliğini göstermeyi amaçlayan bu araştırma, nitel ve nicel araştırma yöntemlerinin birlikte kullanıldığı karma desene göre yürütülmüştür. Araştırmanın nicel boyutunda ön test-son test kontrol gruplu yarı deneysel desen kullanılmıştır. Araştırmanın nitel boyutunda ise temel nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu öğrenimine 7. sınıfta devam eden 67 öğrenciden oluşmaktadır. 2021-2022 eğitim öğretim yılında Aksaray’da bulunan bir devlet okulunda eğitim gören bu öğrencilerden 33’ü otantik öğrenme yönteminin uygulandığı deney grubunda, 34’ü ise Millî Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen mevcut öğrenim yöntemlerinin uygulandığı kontrol grubunda yer almaktadır. Çalışma grubunun belirlenmesinde seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden uygun (Kazara/Elverişli) örneklem yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın verileri toplanırken araştırmacı tarafından geliştirilen “Kişisel Bilgiler Formu”, “Dil Bilgisi Başarı Testi”, “Okuduğunu Anlama Başarı Testi”, “Dinlediğini Anlama Başarı Testi”, “Konuşma Becerisi Puanlama Anahtarı”, “Yazma Becerileri Dereceli Puanlama Anahtarı”, “Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu” ve Pala (2019) tarafından geliştirilen “Dijital Okuryazarlık Ölçeği” kullanılmıştır. Bu veri toplama araçları, katılımcılara ön test, son test ve kalıcılık testi olarak uygulanmıştır. Ayrıca deney grubundan gönüllü olan öğrencilerle uygulama öncesinde, sırasında ve sonrasında yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Nicel verilerin analizinde SPSS 25 paket programı kullanılmıştır. Öncelikle veri toplama araçlarıyla elde edilen verilerin dağılım durumlarına Kolmogorov-Simirnov testi ile bakılmıştır. Normal veya çarpık dağılım gösterme durumlarına göre verilere; “ilişkisiz örneklem t- testi”, “ilişkili örneklem t-testi”, “Mann-Whitney U testi” ve “Wilcoxon işaretli sıralar testi” uygulanmıştır. Nitel verilerin analizinde ise betimsel ve içerik analiz yöntemleri birlikte kullanılmıştır. Yapılan nicel analizler sonucunda otantik öğrenme yönteminin deney grubu öğrencilerinin dijital okuryazarlık, okuduğunu anlama, dinlediğini anlama, konuşma, yazma ve dil bilgisi becerilerinin gelişiminde ve kalıcı öğrenmeyi sağlamada etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca dinlediğini anlama becerilerinde kız öğrenciler yönüne istatistiksel bir fark tespit edilirken diğer becerilerde ise cinsiyet açısından öğrenciler arasında istatistiksel olarak bir fark tespit edilmemiştir. Öğrencilerle yapılan görüşmelere ilişkin yapılan nitel analizler, araştırmanın nicel boyutunun sonuçlarıyla birbirini destekler niteliktedir ve öğrencilerin otantik öğrenme ve dijital okuryazarlık etkinliklerine yönelik görüşlerinin oldukça olumlu olduğu görülmüştür. Yapılan görüşmeler neticesinde öğrencilerin, otantik öğrenme yöntemi ile daha kolay ve kalıcı öğrenme gerçekleştirdikleri, dersleri daha eğlenceli buldukları ve öğrenirken kendilerini daha rahat ve özgüvenli hissettikleri sonuçlarına ulaşılmıştır.Öğe Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde geri bildirim türlerinin öğrencilerin yazma becerisine ve yazma kaygısına etkisi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Karataş, Ahmet Gürkan; Yıldız, MustafaBu çalışmanın amacı farklı geri bildirim türlerinin Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen öğrencilerin yazma becerisi ve yazma kaygısı üzerine etkisini belirlemektir. Araştırmada, karma yöntem araştırma desenlerinden açıklayıcı sıralı desen kullanılmıştır. Çalışmanın nicel boyutu eş değer olmayan ön test son test kontrol gruplu yarı deneysel desende, nitel boyutu ise durum araştırması biçiminde tasarlanmıştır. Araştırmadaki üç deney ve bir kontrol grubunu 2022-2023 öğretim yılında Ankara’daki bir devlet üniversitesinin Türkçe öğretim merkezinde B1-B2 kurunda Türkçe hazırlık okuyan yabancı öğrenciler oluşturmuştur. Çalışmanın nitel boyutunda, 18 dil öğrencisi amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme yöntemi ile belirlenip yarı yapılandırılmış görüşme formuyla görüşlerine başvurulmuştur. Ayrıca deneysel uygulamaları yürüten tüm öğreticilerle görüşülerek deneysel sürecin etkililiğine ilişkin nitel veriler yarı yapılandırılmış görüşme formuyla toplanmıştır. Verilerin toplanmasında “Kişisel Bilgi Formu”na, “Türkçeyi Yabancı Dil Olarak Öğrenenlere Yönelik Yazma Kaygısı Ölçeği”ne, “Anlatmaya/Göstermeye Dayalı Metinler İçin Yazma Becerisi Dereceli Puanlama Anahtarı”na, “Bilgilendirici/Öğretici Metinler İçin Yazma Becerisi Dereceli Puanlama Anahtarı”na, “Dil Öğrencileri İçin Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu”na ve “Öğreticiler İçin Yarı Yapılandırılmış Görüşme Formu”na başvurulmuştur. 12 haftalık deneysel süreçte, deney 1 grubu öğrencilerinin yazdıkları metinlere “odaklanılmış yazılı düzeltici geri bildirim”, deney 2 grubu öğrencilerinin yazdıkları metinlere “odaklanılmamış yazılı düzeltici geri bildirim” verilmiştir. Deney 3 grubu öğrencilerinin yazdıkları metinlere ise herhangi bir geri bildirim verilmemiştir. Kontrol grubunda da mevcut geri bildirim sürecine herhangi bir müdahalede bulunulmamıştır. Nicel verilerin analizinde yüzde ve frekans değerleri, bağımlı gruplar t-testi, ANOVA testi, Wilcoxon işaretli sıralar testi ve Kruskal-Wallis testinden yararlanılmıştır. Nitel verilerin çözümlenmesinde ise betimsel analize ve içerik analizine başvurulmuştur. Araştırma sonucunda yazma başarımı, deney 1 ve deney 2 gruplarında anlamlı bir şekilde artarken deney 3 ve kontrol grubunda anlamlı bir şekilde farklılaşmamıştır. Bununla beraber deney 1, deney 3 ve kontrol grubu arasında deney 1 lehine anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Bu farklılık gecikmeli son testte de korunmuştur. Yazma kaygısının deney 1 ve deney 2 gruplarında anlamlı bir biçimde azaldığı, kontrol grubunda anlamlı bir değişiklik olmadığı, deney 3 grubunda ise anlamlı bir biçimde arttığı saptanmıştır. Bu anlamlı farklılık deney 1, deney 3 ve kontrol grubu arasında deney 1 lehine; deney 2, deney 3 ve kontrol grubu arasında deney 2 lehine gerçekleşmiştir. Bu sonuçlarla tutarlı olarak dil öğrencilerinin odaklanılmış yazılı düzeltici geri bildirimi ve odaklanılmamış yazılı düzeltici geri bildirimi yararlı buldukları anlaşılmıştır. Öte yandan ilgili geri bildirim türlerinin dil öğrencilerinin yazılı anlatım becerilerini ve dil bilgisi yeterliliklerini artırıp dil öğrencilerine farkındalık kazandırdığı belirlenmiştir. Buna karşın geri bildirim almayan deney 3 grubu öğrencilerinin kaygılı ve başarısız hissettiği, önceki hatalarını yineledikleri ve yazılı anlatımda kendilerini eksik hissettikleri görülmüştür. Bununla birlikte öğreticilerin de yazma becerisinde geri bildirimi önemli gördükleri ve derslerinde etkin bir biçimde kullandıkları belirlenmiştir.Öğe Yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde dikte uygulamalarının kullanımı(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Öztürk, Ahmet Tayfun; Göre, ZehraBu araştırmanın amacı, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde temel düzeyde (A1-A2) dikte metinleri geliştirmek, geliştirilen dikte metinlerini uygulamak, uygulamalarda yapılan işlemleri ayrıntılı bir biçimde açıklamak, uygulamalardaki gözlemleri yansıtmak ve dikte uygulamalarına katılan öğrencilerin uygulamalara ilişkin algılarının uygulamalar öncesi ve sonrası nasıl bir değişime uğradığını ortaya çıkarmaktır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması kullanılmıştır. Araştırmada eylem araştırmasının işbirlikçi eylem araştırması yöntemi ve sarmal eylem araştırması modelinden yararlanılmıştır. Araştırma 2023-2024 öğretim yılında Ankara’daki bir devlet üniversitesinin Türkçe öğretim merkezinde A1-A2 kurunda Türkçe öğrenen 14 yabancı öğrenciyle yapılmıştır. Araştırmadaki veriler; kişisel bilgi formları, öğrenci ürünleri, dikte uygulaması uygulayıcı gözlem formları ve ön algı-son algı anketleriyle toplanmıştır. Elde edilen veriler, sistematik analitik analiz yaklaşımı/sürekli karşılaştırma yöntemi ve içerik analizi yöntemleriyle çözümlenmiştir. Araştırmada 12 kriter ve uzman görüşleriyle 30 metin A1 düzeyi ve 30 metin A2 düzeyi için olmak üzere toplamda 60 dikte metni geliştirilmiştir. Çalışmada geliştirilen dikte metinlerinden 15’i A1 düzeyinde, 17’si A2 düzeyinde kullanılarak toplamda 32 dikte uygulaması yaptırılmıştır. Araştırmada dikte metinlerinin özellikleri, dikte uygulamalarının nasıl yapıldığı, öğrencilerin dikte uygulamalarında yaptıkları yanlışlar, dikte uygulamaları sürecindeki gelişimleri, dikte uygulamaları hakkındaki görüşleri, uygulamalar öncesi ve sonrası algıları bulgulanmıştır. Araştırma sonucunda dikte uygulamalarının katkılarını içeren ön algı ve son algı anketinde bulunan 20 maddenin tamamında öğrencilerin dikte uygulamalarına ilişkin algılarının olumlu yönde değiştiği tespit edilmiştir. Öğrenciler, dikte uygulamalarına karşı olumlu yönde değişen algılarını odak grup görüşmesinde de düşünceleriyle belirtmişlerdir. Dikte uygulamaları sayesinde öğrencilerin dinlediklerini yazma hızlarının arttığı, yazarken yaptıkları yanlışların gözle görülür bir biçimde azaldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca öğrencilerin ‘e, ı, i, o, ö, u, ü’ ünlü seslerinde ve ‘b, c, ç, ğ, j, l, h, p, s, ş, y’ ünsüz seslerinde sorun yaşadıkları ve ses temelli, sözcük temelli, ses olayları açısından ve yazım-imlâ kuralları açısından yanlış yaptıkları görülmüştür. Uygulamalarda sürekli olarak en çok hata yapanlar arasında bulunan öğrencilerin kur sınavlarında da başarısız oldukları tespit edilmiştir. İçerisinde belirli bir dil bilgisi yapısını barındıran metinlerle yapılan dikte uygulamalarında öğrencilerin dil bilgisi konusunu pekiştirmelerinin sağlandığı ve dil bilgisi konularıyla ilgili eksikliklerinin, yaptıkları yanlışların tespit edilebildiği ve düzeltilebildiği saptanmıştır. Bunlarla birlikte dikte uygulamalarıyla sözcük öğretiminin gerçekleştirildiği, dikte uygulamalarından öğrencilerin yazılarına başlık koyma alışkanlığı kazandığı, sayfa düzenine özen gösterdikleri, yazılarını bağlama uyarak yazdıkları, noktalama işaretlerini doğru kullandıkları, yazım-imlâ kurallarına dikkat ettikleri kısacası bir yazma kültürü elde ettikleri gözlemlenmiştir. Dikte uygulamalarının öğrencilerin dil öğrenme motivasyonlarını ve dinleme konsantrasyonlarını artırdığı görülmüştür. Bazı araştırmacılar tarafından sıkıcı olduğuna ilişkin olumsuz bir algısı olan dikte uygulamalarının belirli koşullarla yaptırıldığında etkili ve eğlenceli bir sınıf etkinliği olduğu kanıtlanmıştır. Çalışmanın sonuçlarından hareketle yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde-özellikle temel düzeyde-dikte uygulamalarının geliştirilmiş dikte metinleriyle düzenli olarak yaptırılması, B1-B2-C1 düzeylerinde de dikte metinlerinin geliştirilmesi, uygulanması ve alanda görev yapan öğreticilerin dikte uygulamalarını düzenli olarak yaptırmasının sağlanması için farklı türdeki materyallerden yararlanarak dikte uygulamalarına yönelik öğretim materyallerinin hazırlanması önerisinde bulunulmuştur.Öğe Türkmenistan coğrafya eğitiminde ortaokulda okutulan ders kitaplarında dünya coğrafyası algısı(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Amanova, Leyli; Pınar, AdnanBu çalışmada Türkmenistan’da okutulan ortaöğretim 7. sınıfta Kıtaların ve Okyanusların Coğrafyası ve 10. Sınıf Dünyanın ekonomik ve sosyal coğrafyası ders kitaplarında Türkmenistan’ın Dünya ülkelerine bakış acısının nasıl olduğu incelenmiştir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yapılmıştır. Veri kaynağı olarak Türkmenistan Bilim Bakanlığı tarafından 2019 yılında hazırlanan Ortaöğretim 7. sınıf Kıtaların ve Okyanusların Coğrafyası ve 2022 yılında hazırlanan 10. sınıfta okutulan Dünyanın Ekonomik ve Sosyal Coğrafyası ders kitapları doküman incelemesi yöntemi uygulanarak bulgulara ulaşılmıştır. Çalışmada doküman incelemesi yöntemiyle elde dilen veriler daha önceden belirlenen temalar doğrultusunda incelenmiştir. Araştırılan kitaplarda Türkmenistan’ın ortaokullarda okutulan coğrafya derslerinde Dünya’ya bakış algısını çözümlenmeye çalışılmıştır. Genel olarak her iki kitapta da öncelik olarak ülkelerin coğrafi konumu, fiziki coğrafyası, hidrografyası, yeraltı kaynakları, siyası coğrafyası, nüfusu gibi coğrafik özellikleri başlıklar halinde verilmiştir. Araştırmanın sonucuna göre ders kitaplarında yer alan ünite konularında güncel ve doğru bilgiler içerdiği tespit edilmiş, fakat görsel öğelere yeterince yer verilmediği görülmüştür. Bu çalışmanın asıl amacı, Türkmenistan’da ortaokullarda okutulan coğrafya ders kitaplarında dünyanın nasıl algılandığını ortaya koymaktır. İncelemeler sonucunda, ilk kitapta fiziki coğrafya konularına daha fazla yer verildiği tespit edilmiştir. Ayrıca, her iki kitapta da ülkelerin genel kültür bilgisine dair eksiklikler olduğu belirlenmiştir.Öğe Ders dışı etkinliklerin ortaokul Türkçe derslerinde kullanımı üzerine bir inceleme(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2025) Yakışan, Osman; Ateş, MuratTürkçe dersi, temel dil becerilerinin edinimi üzerine kurulu bir ders olması sebebiyle sadece okulda, bir sınıf içinde yapılan çalışmalarla sınırlandırılamaz. Türkçe dersinde; öğrenciler dil becerilerini geliştirmeye yönelik ne kadar çok amaçlı ve planlı çalışma içinde olursa bu beceri alanlarında istenen ilerleme de o oranda sağlanacaktır. Bu durum, ders dışı etkinliklerin Türkçe derslerinde uygulanma gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu gereklilikten yola çıkılarak araştırmanın temel amacı, ortaokullarda Türkçe dersinde ders dışı etkinliklerin belirli bir plan çerçevesinde uygulanabilme durumunu ortaya koyarak ders dışı etkinliklerin Türkçe dersinde kullanımına yönelik bir öneri geliştirmek, şeklinde belirlenmiştir. Bu amaçla yapılan araştırmanın yöntemi olarak eylem araştırması seçilmiştir. Araştırmada, eylem araştırması deseniyle elde edilen veriler, 2022-2023 eğitim öğretim yılında, Konya’nın Selçuklu ilçesine bağlı bir ortaokulun 7/D sınıfında bulunan 29 öğrenciden toplanmıştır. Uygulama öncesinde uygulama sınıfının ve uygulama okulunun mevcut durumunu belirlemek için görüşmeler yapılmıştır. Ayrıca, velilerden gereken izinler alınmış, ardından öğrenciler “Kişisel Bilgi Formu”nu doldurmuştur. Uygulama için 7. sınıf Türkçe ders kitabının temalarına yönelik dört eylem planı oluşturulmuştur. Buna göre, birinci eylem planında üç, ikinci eylem planında dört, üçüncü eylem planında üç, dördüncü eylem planında ise dört olmak üzere toplam 14 ders dışı etkinlik uygulanmıştır. Her eylem planı bitiminde öğrencilerle ve velilerle görüşülmüş, uygulanan etkinlikler değerlendirilmiş, yeni eylem planının uygulamasında gereken düzeltmeler yapılmıştır. Ayrıca, uygulanan her ders dışı etkinlikten sonra araştırmacı, gözlemci öğretmen, öğrenciler ve veliler yansıtıcı günlüklerine uygulanan ders dışı etkinliğe yönelik görüşlerini belirtmiştir ancak velilerden katıldıkları etkinliklerde yansıtıcı günlüklerini doldurmaları istenmiştir. Bunun yanında öğrenciler, her etkinlikten sonra öz değerlendirme formunu doldurmuştur. Ayrıca, uygulama öncesinde ve sonrasında öğrencilerin Türkçe dersi etkinliklerine karşı tutumları ve Türkçe dersine yönelik motivasyonları ölçülmüştür. Araştırmada öncelikle, uygulama sınıfının ve uygulama okulunun mevcut durumu ile ilgili bazı sonuçlara ulaşılmıştır. Buna göre, araştırmada, Türkçe dersinde çoğunlukla birbirinin benzeri olan etkinliklerin uygulandığı ve bu etkinliklerin dersi sıkıcı hâle getirdiği; öğrencilerin boş zamanlarını doğru değerlendirme konusunda bilinçli olmadığı; velilerin yoğun çalışma gerekçesiyle çocuklarının derslerini takip edemedikleri; okulda çocukların boş zamanını doğru değerlendirmesi için yapılan yönlendirmelerin yetersiz olduğu; bu yönüyle, okulda ders dışı etkinlik denildiğinde akla genellikle gezilerin geldiği; okulda ders dışı etkinliklerin uygulanmasında öğretmenler arasında birlik olmadığı; öğrencilerin Türkçe dersi etkinliklerine karşı tutumunun ve Türkçe dersine yönelik motivasyonlarının istenen seviyede olmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır. Araştırmada eylem planlarının uygulanması sonucunda, ders dışı etkinliklerin etkisine yönelik çeşitli sonuçlara ulaşılmıştır. Buna göre, araştırmada Türkçe dersinde uygulanan ders dışı etkinliklerin öğrencilerin sosyal becerilerinin ve akademik başarılarının artmasını; öz yeterlilik algılarının yükselmesini; dil ve araştırma becerilerinin gelişmesini; boş zamanlarını verimli kullanmalarını; yaratıcılıklarını ortaya koymalarını; millî kültür konusunda bilgi sahibi olmalarını; eğlenerek öğrenmelerini sağladığı; ayrıca etkinliklerden yeterli verimin alınabilmesi için ders dışı etkinliklerin iyi planlanması, çocuğun ilgi ve yeteneğine uygun olması, maddî ve müfredatla ilgili sorunların çözülmüş olması, etkinlikler arasında öğrencilere dinlenebilecekleri zamanın verilmesi gerektiği; velilerin çalışma koşullarının çocuklarının ders dışı etkinliklere katılımlarını etkilediği; ders dışı etkinliklere katılımın öğrencilerin teknolojiyi amaca uygun kullanmalarını etkilediği; okul saatlerindeki ders dışı etkinliklerin kontrolünün daha kolay olduğu; ders dışı etkinliklere katılımın öğrencilerin Türkçe dersi etkinliklerine karşı tutumlarını ve Türkçe dersine yönelik motivasyonlarını artırdığı sonuçlarına ulaşılmıştır.Öğe Okul öncesi çocuklarda öz düzenleme becerileri ile liderlik gelişimleri arasındaki ilişkinin incelenmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Alım, Hasibe Nur; Kabadayı, AbdülkadirOkul öncesi döneminde elde edilen beceriler, çocukların gelecek dönemdeki sosyal ve akademik hayatlarına doğrudan etki etmektedir. Öz düzenleme ve liderlik becerileri, çocukların sosyal ve akademik gelişimi açısından önemli bir rol oynamaktadır. Ancak, bu becerilerin okul öncesi dönemdeki çocuklar üzerindeki etkileri ve kendi aralarındaki ilişkisi hakkında sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışma, okul öncesi dönemde öz düzenleme ve liderlik becerileri arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu 2023-2024 eğitim öğretim yılında Batman ilinde bulunan Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir anaokulunda öğrenim görmekte olan 101 çocuk ve onların öğretmenleri oluşturmaktadır. Çalışmada okul öncesi çocukların öz düzenleme becerilerini belirlemek amacıyla Erol ve İvrendi (2019) tarafından geliştirilen “Erken Çocukluk Dönemi Öz düzenleme Becerileri Ölçeği” kullanılmıştır. Ayrıca okul öncesi çocukların liderlik gelişimlerini belirlemek amacıyla da Duran ve Zembat (2019) tarafından geliştirilen “Erken Çocukluk Dönemi Liderlik Ölçeği” kullanılmıştır. İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gerekli izinler çalışma verilerinin toplanmasından önce alınmıştır. Verilerin analizi için tanımlayıcı istatistikler, korelasyon analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi yapılmıştır. Verilerin alt bağlamlara ayrılmasında Cronbach alfa katsayısı kullanılmış ve öz düzenleme becerileri üç alt başlığa ayrılırken liderlik tek olarak ele alınmıştır. Pearson korelasyon analizi ile bu bağlamların birbirleriyle olan ilişkisi incelenmiştir. Ayrıca cinsiyetin bu beceriler üzerinde etkisini incelemek için t-testi uygulanarak cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar olup olmadığı incelenmiştir. Yüksek korelasyon değerlerine dayanarak yapılan çoklu doğrusal regresyon ile öz düzenleme bağlamlarının liderlik için yordayıcı olarak değerlendirilmesi yapılmıştır. Çalışmanın bulguları, öz düzenleme ve liderlik becerileri arasında pozitif bir ilişki olduğunu göstermektedir. Özellikle, öz düzenleme becerileri ve engelleyici kontrol boyutu ile liderlik arasında daha yüksek bir korelasyon tespit edilmiştir. Ancak, dikkat ve çalışma belleği boyutlarının liderlik üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığı ortaya konulmuştur. Cinsiyete göre farklılaşma incelendiğinde ise öz düzenleme becerilerinde cinsiyete göre anlamlı farklılıklar olduğu görülmüştür. Kız öğrencilerinin erkek öğrencilere göre öz düzenleme becerileri daha yüksek çıkmaktadır. Liderlik bakımında ise cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı gözlemlenmiştir. Çalışmanın sonuçları, okul öncesi dönemdeki çocukların öz düzenleme ve liderlik becerilerinin önemini vurgulamaktadır. Özellikle, engelleyici kontrolün liderlik becerileri için önemli bir yordayıcı olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle, okul öncesi eğitim programlarının ve sınıf ortamlarının çocukların öz düzenleme ve liderlik becerilerini desteklemeye yönelik stratejilere odaklanması önerilmektedir. Ayrıca cinsiyete dayalı değişken eğitim programları ile öğrencilerin ihtiyaçlarına daha çok hitap eden faaliyetler yapılabilir.Öğe Fen bilgisi öğretmen adaylarına ısı ve sıcaklık konusunda uygulanan dijital öykülerin etkililiği(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Çardak, Mustafa; Kıray, Seyit AhmetBu çalışmada fen bilgisi öğretmen adaylarında ısı ve sıcaklık konusunun öğretiminde dijital öyküler kullanarak yapılan eğitimin öğrenci başarısına etkisi amaçlanmıştır. Bu çalışmada nicel ve nitel boyuttan oluşan karma araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu fen bilgisi öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmanın nicel boyutunda nicel araştırma yöntemlerinden tek grup ön test-son test deseni şeklinde planlanmış yarı deneysel desen kullanılmıştır. Nitel boyutunda vaka, durum çalışması deseni kullanılmıştır. Vaka çalışmaları araştırmacıların özel bir durumdan ziyade genel bir durum hakkında teoriler geliştirmek, iyileştirmek veya değiştirmek amacı ile gerçekleştirdiği çalışmalardır. Vaka çalışmaları bir olguyu, durumu kendi gerçekliği içinde incelenmesinin, tanımlanmasının veya araştırılmasının gerçekleştiği çalışmalardır (Patton, 2014; Yin, 2013). Bu kapsamda araştırmacı veri toplama sürecini katılımcı grubunda yer alan fen bilgisi öğretmen adayları arasından kasıtsız/random/rastgele olarak belirlenen öğretmen adayları ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yaparak gerçekleştirmiştir. Araştırmanın nicel boyutunda ölçme aracı olarak Isı ve Sıcaklık Konusundaki Bilimsel Bilgi Testi kullanılmıştır. Nitel boyutu için ise araştırmacı tarafından belirlenen açık uçlu sorular ile veriler elde edilmiştir. Verilerin analizi sonucunda dijital öykü kullanılarak yapılan ısı ve sıcaklık konusu öğretiminin etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Sonuçlar doğrultusunda öneriler geliştirilmiştir.Öğe Matematik eğitiminde eğitsel oyun kullanımına yönelik çalışmaların ve eğitsel oyun türlerinin sistematik derleme yöntemi ile incelenmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Akar İnce, Şeyma Nur; Peker, BilgeAraştırmanın amacı, eğitsel oyun destekli matematik eğitimiyle ilgili yapılan çalışmaların genel eğilimlerini sistematik derleme yoluyla incelemek ve eğitsel oyunlardan bir kesit sunmaktır. Bu amaca yönelik uygun üç anahtar kelime belirlenerek Web of Science veri tabanında tarama yapılmıştır. Veri tabanında Türkçe olarak matematik, oyun, matematik eğitimi kelimeleri ayrıca İngilizce dilinde mathematic, game, mathematics education kelimeleri aratılarak ilgili makalelere erişim sağlanmıştır. 2007-2023 yılları arasında yayınlanmış olan 91 makale araştırmaya dahil edilmiştir. Çalışmanın veri toplama aracı doküman analizidir. Elde edilen veriler, Excel programı kullanılarak düzenlenmiş ve kaydedilmiştir. Araştırmada incelenen makalelerin; yıllara, ülkelere, araştırma yöntemlerine, veri toplama araçlarına, örneklem sayısına, örneklem grubuna, öğrenme alanlarına, veri analiz tekniklerine, ilişkilendirildiği 21. yy. becerilerine, içerik eğilimlerine ve belirlenen tema bağlamında amaç ve sonuçlarına göre dağılımı tablolara işlenmiştir. Makalelerde incelenen 33 eğitsel oyun, 6 farklı oyun türünde kategorize edilmiştir. Araştırmada veriler içerik analiziyle çözümlenmiştir. İncelenmiş olan çalışmaların önemli bölümünde, geleneksel yöntemin benimsendiği matematik eğitimi ile eğitsel oyun destekli matematik eğitiminin deney yoluyla karşılaştırması yapılarak akademik başarı ve tutum üzerindeki etki yönü belirlenmeye çalışılmıştır. Sonuç bölümünde bu çalışmalardan elde edilen veriler ışığında eğitsel oyun destekli matematik eğitiminin öğrencilerin akademik başarısına büyük ölçüde katkıda bulunduğu, ilgi ve motivasyonda artış sağlayabileceği rapor edilmiştir.Öğe Lise matematik ders kitaplarındaki olasılık öğrenme alanına ait soruların PISA matematik yeterlik düzeylerine göre incelenmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Orhan, Şerife Nur; Aydın, BünyaminPISA sınavı farklı ülke öğrencilerinin matematik yeterliklerinin hangi düzeyde olduğunu göstermektedir. Okullarımızda temel öğretim materyali olarak kullanılan ders kitaplarındaki soruların PISA’da belirlenen matematik yeterliklerine göre nasıl dağılım gösterdiğini tespit etmek önemlidir. Bu araştırmada lise matematik ders kitaplarının olasılık öğrenme alanındaki soruların PISA matematik yeterlik düzeylerine göre incelenmesi hedeflenmiştir. Araştırmada bu hedefe yönelik olarak 10. ve 11. sınıf matematik ders kitaplarındaki olasılık öğrenme alanına ait sorular incelenmiştir. Çalışmada yöntem olarak nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi kullanılmıştır. 2023-2024 öğretim yılında okulların 10. ve 11. sınıflarında matematik ders kitabı olarak kullanılan kitaplardan ikisi üzerinden veriler toplanmıştır. Araştırmanın verileri olan 10. ve 11. sınıf matematik ders kitaplarındaki olasılık öğrenme alanındaki sorular, araştırmacının kendisi ve bir uzman matematik eğitimcisi tarafından ayrı ayrı analiz edilmiştir. Araştırmacı ve alan eğitimi uzmanının analizlerinin benzerliği Miles ve Huberman formülü kullanılarak tespit edilmiştir. Veriler analiz edilirken araştırmacı ve alan eğitimi uzmanının farklı düzeylerde buldukları sorular tartışılmış ve ortak sonuca varılmıştır. Araştırmanın birinci alt probleminin sonucuna göre 10. sınıf matematik ders kitabında bulunan olasılık öğrenme alanına ait soruların çoğunluğunun 2. ve 3. düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Araştırmanın ikinci alt probleminin sonucuna göre 11. sınıf matematik ders kitabında bulunan olasılık öğrenme alanına ait soruların çoğunluğunun 3. ve 4. düzeyde olduğu bulunurken 6. düzeyde sorular bulunamamıştır. İncelenen iki matematik ders kitabında da olasılık konusunda en fazla 3. düzeyde soru bulunduğu görülmüştür. Araştırmanın sonucunda incelenen kitaplardaki soruların ağırlıklı olarak alt ve orta düzeyde yer aldığı tespit edilmiştir. Üst düzey olarak kabul edilen 5. ve 6. düzeyde yok denecek kadar az soru bulunmuştur. Ülkemiz matematik ders kitaplarındaki soruların matematik okuryazarlık düzeylerinin daha dengeli, çeşitli ve uygulamaya dönük olacak şekilde düzenlemeler yapılması yararlı olacaktır. Araştırmanın ders kitabı yazarlarına ve eğitimcilere faydalı olabileceğine inanılmaktadır.Öğe 6. sınıf fen bilimleri dersindeki robotik uygulamaların öğrencilerin erişilerine, STEM yaklaşımına karşı tutum ve motivasyonlarına etkisi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Özkol, Mehmet Fatih; Pehlivan, Mustafa; İdil, ŞahinFen eğitiminde teknoloji kullanımı, eğitim-öğretim sisteminde hedeflenen amaca ulaşmak için önemli bir ihtiyaçtır. Bu sebeple eğitim-öğretim ortamı ile teknolojik uygulamalar birlikte yürütülmesi gerekmektedir. Geleceğin eğitim sistemleri 21. yüzyıl becerilerine odaklanmaktadır 21. yüzyıl becerileri içerisinde yer alan robotik uygulamalarla ilişkili becerilerinde gelişimine uygun bir zemin oluşturan STEM kısa süre içerisinde adından söz ettiren önemli bir eğitim anlayışına dönüşmüştür. Bu araştırma 6. sınıf fen bilimleri dersindeki robotik uygulamaların öğrencilerin erişilerine, STEM yaklaşımına karşı tutum ve motivasyonlarına etkilerini gözlemlemeyi amaçlamıştır. Araştırmada karma yöntem kullanılmıştır. Çalışmanın nicel araştırma boyutunu ön test-son test kontrol gruplu deneysel desen ve nitel araştırma boyutunu betimsel analiz oluşturmaktadır. Araştırma 2022-2023 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Konya ili Karatay İlçe Milli eğitim Müdürlüğü’ne bağlı bir ortaokulda 6. sınıfta öğrenim görmekte olan 49 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bu öğrencilerden 25 kişi deney grubunu, 24 kişi de kontrol grubunu oluşturmuştur. Çalışma öğretim programında belirtildiği üzere 5 hafta 20 ders saati ile sınırlı tutulmuştur. Çalışmada her iki gruba Kuvvet ve Hareket Ünitesi Başarı Testi (KHÜBT), STEM Tutum Ölçeği ve STEM Motivasyon Ölçeği ön test-son test olarak uygulanmıştır. Robotik uygulamalara yönelik öğrenci görüşleri ise öğrenci günlükleri ve araştırmacı gözlemleri ile veriler toplanmıştır. Deney grubundaki öğrencilere mevcut programın yanı sıra robotik uygulamalı etkinliklerde kullanılarak kuvvet ve hareket ünitesi anlatılmış, kontrol grubundaki öğrencilere ise geleneksel yöntemle mevcut öğretim programı doğrultusunda aynı konu anlatılmıştır. Nicel veriler SPSS 22.00 paket programı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizinde eşleştirilmiş t testi analizi kullanılmıştır. Nitel verilerin analizinde ise betimsel analiz ve içerik analizi birlikte kullanılmıştır. Araştırma sonucunda robotik uygulamalı eğitimin öğrencilerin erişilerine, STEM’ e yönelik tutum ve motivasyonlarına olumlu yönde katkı yaptığı gözlemlenmiştir. Uygulamaya öğrenci günlükleri ve araştırma sürecindeki öğrenci görüş kayıtları incelendiğinde robotik uygulamaların STEM’e yönelik olumlu görüşlere sahip olduğu görülmüştür. Öğrenciler yapılan robotik uygulamaların eğlenceli, etkileyici olduğunu ve özgüvenlerini artırdığını belirtilmişlerdir. Araştırma bulgularından hareketle robotik uygulamaların okullarda uygulanmasının yaygınlaştırılması, farklı disiplin ve konulara entegre edilmesi, atölyelerin kurulması önerilmiştir.Öğe Sınıf öğretmenlerinin mobil öğrenmeye ilişkin görüşlerinin incelenmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2024) Kılıç Maviş, Azize; Usta, ErtuğrulBu çalışmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin mobil öğrenmeye ilişkin görüşlerini incelemektir. Araştırmada, genel tarama modellerinden biri olan ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma grubunu, Konya ilinin Selçuklu, Meram ve Karatay ilçelerinde Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı ilkokullarda 2023-2024 eğitim-öğretim yıllarında görev yapan sınıf öğretmenleri oluşturmaktadır. Bu öğretmenlerin mobil öğrenmeye yönelik görüşleri anketler aracılığıyla toplanmıştır. Araştırma, 198 sınıf öğretmeninin mobil öğrenme tutumlarını değerlendirmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Ölçek ve alt boyutlar normal dağılım gösterdiği için, ikili grupların ölçek ve alt boyut puanlarının karşılaştırılmasında Independent Samples T Test (Bağımsız Gruplar İçin T Testi), ikiden fazla grubun ölçek ve alt boyut puanlarının karşılaştırılmasında ise One Way Anova Testi (Tek Faktörlü Varyans Analizi) kullanılmıştır. Gruplar arasındaki farklılıkların belirlenmesinde ise Tukey ve Games-Howell testleri uygulanmıştır. Mobil Öğrenme (M-Öğrenme) Benimseme Ölçeği ve alt boyutlar arasındaki ilişkiyi incelemek için Pearson Korelasyon Testi kullanılmıştır. Veriler, IBM SPSS 26 Statistics paket programı ile analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, sınıf öğretmenleri mobil cihazları derslerde öğretim amacıyla kullanmaktadır. En çok matematik dersinde mobil öğrenmeyi tercih ettikleri tespit edilmiştir. Ayrıca, öğretmenler öğrencilerini okul dışında mobil öğrenmeye teşvik etmekte ve mesleki kişisel gelişimleri için mobil öğrenmeyi kullanmaktadır. Mobil öğrenmenin zengin içerik sunma, zamandan ve mekândan bağımsız öğrenme gibi avantajları olduğu belirtilmiştir. Ancak, öğretmenin etkinliğini azaltma, bağlantı problemleri ve uygun olmayan içerikler gibi sınırlılıkları da bulunmaktadır. Sonuç olarak, mobil öğrenmenin önemi giderek artmakta ve sınıf öğretmenlerinin bu konuda eğitilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.