Sayı 50 (2020)

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 12 / 12
  • Öğe
    Kur'âniyyûn temsilcileri ve bibliyografyaları üzerine bir çalışma
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Moghaddam, Zohreh Akhavan; Nabavi, Seyyed Majid; Ergin, Mehmet Beşir
    Kur'âniyyûn, hadîsin hücciyetini tamamen reddeden veya hadîsleriçin gereken önemi vermeyen kimselere verilen addır. Bu kimseler, itikâd ve amel için sadece Kur’ân’ı yeterli görmektedirler. Bu makalede söz konusu ekolün bazı ileri gelenleri ve kaynakları tanıtılmaktadır. Bu çalışmada 8 Şia mezhebine mensup Kur'âniyyûn ve 16 Ehl-i Sünnet’e mensup Kur'âniyyûn’lardan seçilerek faaliyetleri ve eserleri ile birlikte tanıtılmaktadır. Daha sonra ise Kur'âniyyûn ile ilgili 18 kitap, 22 makale ve 9 tez çalışması bilgisi verilmektedir.
  • Öğe
    Ez-Zeccâcî'nin el-Cümel adlı eserine Ebû Abdullâh bin el Fahhâr'ın itirazları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Yusuf, Hüseyin
    Bu çalışma, Ebû Abdullâh Muhammed bin Alî bin el-Fahhâr el-İlbîrî'nin (öl. h. 754), ez-Zeccâcî’nin el-Cümel adlı eserine (öl. h. 337) yaptığı itirazlarla ilgilidir. Ebû Abdullâh bin Fahhâr, el-Cümel’i açıklamaları, kompozisyonu, kararları, temsili, sözdizimi ve sınırları bakımından ayrıntılı bir şekilde incelemiş ve bunlarla ilgili itirazlarını ortaya koymuştur. Bununla birlikte müellif, diğer araştırmacıların aksine, el-Hulel fî-Islâhi’l-Halel mine’l-Cümel adlı eserin tesirinde kalmadan objektif bir duruş sergilemiştir. Bu çalışmada Ebû Abdullâh bin Fahhâr’ın itirazları ele alınmış, gözden geçirilip tahlil edilmiş ve tartışmaya açılmıştır.
  • Öğe
    Antera b. Şeddâd el-Absî’nin şiirlerinde kölelik hissinin yansımaları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Mazhari, Nasseruddin
    Antera b. Şeddad’ın şiirlerindeki belagi ve sanatsal güzellikler ve onun savaşçı şahsiyetine temas etmeden, bu makalede onun gerçek şahsiyetini oluşturan ve birçok araştırmacıdan gizli kalan en önemli faktör –kölelik hissi- üzerinde durulmuştur. Böylece onun yaşamının bir kısmının kölelikle geçmesi hasebiyle, köleliğin hayatı üzerindeki etkisi ve bu etkinin şiirlerindeki yansımaları, yine şiirleri ışığında gerçek şahsiyetinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Kölelik Antera’yı psikolojik olarak hayatı boyunca etkilemiştir. Antera derinden hissettiği bu aşağlık kompleksini savaş, atılganlık, hatta güzel ahlak, iffet ile bile telafi etmeye çalışmıştır.
  • Öğe
    Gâde es-Semmân'ın "Beyrut Kâbusları" romanı örnekliğinde otobiyografik roman üzerine bir inceleme
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Turkey, Mohamad
    Birçok nesir türü, kurgu itibari ile olay, şahıslar, yer ve zaman gibi anlatı unsurlarının belirtilmesine dayanır. Anlatı unsurları bakımından aralarındaki benzerlik, edebi türlerin birbirinden ayrılmasını zorlaştırır ve karıştırılmasına sebep olur. Bu durum özellikle de bir yönden otobiyografiye diğer yönden ise romana benzeyen otobiyografik romanda görülür. Otobiyografi, roman ve otobiyografik roman arasındaki söz konusu benzerlik edebiyat tasnifçileri için bir sorun haline gelmiştir. Bu edebî türlerin birbirine karışmasını engelleyen sınırlar ve mekanizmalar bulunmamaktadır. Buna rağmen, söz konusu türler arasındaki sınırları belirleme, farklılıklarını ortaya koyarak araştırmacıların bunları tasnif etmesine yardımcı olacak esaslar tespit etme yönünde birçok gayretli eleştirel çaba olmuştur. Suriyeli romancı Gâde es-Semmân'ın “Beyrut Kâbusları” adlı başarılı anlatısı, yazarın başından geçen deneyimlerin, özellikle de Lübnan'ın o dönemde tanık olduğu iç savaş sürecinin anlatıldığı edebî bir yapıttır. Bu makale, Gâde es-Semmân'ın söz konusu yapıtının, roman, otobiyografi ve otobiyografik roman türlerinden hangisine dâhil olduğu konusunda alana katkı sunma amacı taşımaktadır. Araştırmada, konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan eleştirmenlerin, edebî türlerin belirlenmesi için ortaya koydukları en son ölçütler kullanılarak eserin anlatı unsurları tespit edilecek ve böylece ait olduğu edebî alan belirlenmeye çalışılacaktır
  • Öğe
    İbnu’l-Fârız’a göre Dûbeyt (İbn Murahhal ve Ömer Halûf vezinlerinin uygulamalı olarak incelenmesi)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Ahmed, Afify Ramadan Afify
    Dûbeyt sanatı, Fars edebiyatından geçen ve Arap şiiri kurallarının dışında oluşan yeni şiir sanatlarından biridir. Farklı yüzyıllarda Arap Edebiyatında tanınmış ve yaygınlık kazanmıştır. Bu, onun seçkin bir vezne ve güzel bir ahenge sahip olmasıyla açıklanabilir. Bu sanat, şairlerin dikkatini çekmiş ve onunla tasavvufî düşünceleri işlemişlerdir. Samimi bir üslupla ve dinleyenlerin içine işleyen güzel, sanatsal bir biçimle nefislerinde harekete geçen duyguları anlatmışlardır. İbnu’l-Fârız, dûbeyt söyleyen önemli mutasavvıflardan biri olmuştur. Onda fikrî ve hissî savunmalarını belirtmiş, ona dil ve vezin açısından büyük bir özen göstermiştir. Bu sanatın ortaya çıkışıyla kaynağı ve vezni hakkında aruzla ilgilenen âlimler arasında büyük bir tartışma olmuştur. Çalışmada, aruz vezinleriyle birlikte İbnu’l-Fârız’ın dûbeytleri, ve İbn Murahhal vezni ve Ömer Halûf’un açıkladığı vezin olmak üzere ona koyduğu iki veznin önemi açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu iki veznin benzer ve farklı yönleri de belirtilmiştir.
  • Öğe
    Siyasal hayatta kadın konusuna tefsirlerin yaklaşımı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Oruç, Ayşe Betül
    Kur’an’da kadınların siyasal hayattaki konumlarıyla ilgili hüküm veren, doğrudan, açık ifadelerin yer aldığı ayetler bulunmamaktadır. Bununla birlikte siyasal hayata ait argümanların, işaretlerin, örneklerin yer aldığı ayetlerde kadınlardan bahsedilmektedir. Söz konusu ayetlerde kadınların biatı, velâyeti, Sebe Melikesi örnekliğinde idareciliği ve peygamberliği konularına işaret edilmektedir. Ayetlerin tefsir kaynaklarındaki yansıması ise kadınların siyasal hayattaki konumlarının algılanışı hakkında önemli bilgileri bize sunmaktadır. Bu bakımdan çalışmada, kadınların siyasi hayatıyla bağlantılı kabul edilebilecek ayetler örnekliğinde tefsir kaynaklarının konuya yaklaşımı ele alınacaktır. Çalışma içerisinde konuyla ilgili farklı yaklaşımlara yer verilecek; iddialar ve cevaplar üzerinde durulacaktır. Kadının siyasal hayattaki konumuyla ilgili günümüz tartışmalarının tefsir açısından değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Söz konusu araştırmanın konuya farklı bir bakış açısı kazandırması beklenmektedir.
  • Öğe
    Zemahşerî’nin Keşşâf Tefsiri'nde İbâdât konusunda mezheplerden bağımsız görüşleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Solaker, Fatma; Acar, Abdullah
    Arap dili ve belağatının zirve ismi olan ez-Zemahşerî(ö. 538/1144), hem Doğu’da hem Batı’da özellikle tefsir alanında meşhur olmuş bir âlimdir. Ancak onun fakihlik yönü arka planda kalmış ve onun bu özelliğini inceleyen çalışmalara çok az rastlanmaktadır. Mutezilî bir âlim olarak da bilinen Zemahşerî, dirayet tefsiri alanında en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilen “Keşşâf Tefsîri”nde inançla ilgili ayetleri, mensup olduğu itikadî ekolün prensiplerine göre yorumlarken, ahkâma dair ayetleri ise mezhep taassubu gütmeden ve Arapça kaidelerinin yardımıyla detaylı fıkhî izahlar yapar. Çünkü o, ayetteki hükümleri sadece mensubu olduğu Hanefî mezhebi esaslı ele almaz aynı zamanda diğer mezhep imamlarının görüşlerine de yer verir. Nitekim Mezhepler üstü/non-confessional bir yaklaşımla gerek mezhep imamları, gerekse sahabe, tâbiîn ya da tebe-i tabiûn âlimlerinin görüşlerine başvurarak rivayet metodunu kullanır. Bununla birlikte bizzat kendisi de hüküm istinbatında bulunur ve şahsî izahlarını kendisine has “فإن قلت/قلت ” "...dersen-derim ki" üslubuyla açıklar ve görüşlerini lügat, sarf, nahiv ve belağat gibi Arap dili unsurlarına ya da Câhiliye şiirlerine dayandırdığı dirayet metodunu kullanarak ifade eder. Her ne kadar Keşşâf tefsiri, kısmen i’tizâlî görüşler içermesi nedeniyle özellikle sünnî kesim tarafından itirazedilmiş ise de onun fıkhî açıklamaları, Razî, Beydâvî, Nesefî, Ebu’s-Suûd ve Elmalılı Hamdi Yazır gibi kendisinden sonra gelen birçok müfessir’in eserlerine kaynaklık etmiştir. Bu çalışmada Zemahşerî'nin hayatı ve ahkâm ayetlerini yorumlama metodu hakkında kısa bilgi verildikten sonra onun ibadetler konusunda mezheplere muhalif olarak kendi dirayetiyle elde ettiği bazı örnekler sunulmaya gayret edilecektir.
  • Öğe
    Afganistan’da Kur’ân ve Kıraat eğitimi son yüzyıl ölçeğinde bir inceleme
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Koyuncu, Recep; Darman, Mohammad Anwar
    Kur’ân-ı Kerim yüce Allah’ın (c.c.) son Peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.), Cebrail (a.s.) aracılığıyla gönderdiği son kitaptır. Kur’ân-ı Kerîm, İslâm dininin temel kaynağıdır. Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber tarafından ashâbına, ashâb-ı kirâm tâbiîn’e, tâbiîn tebe-i tâbiîn’e ve onlardan da günümüze kadar nesilden nesile öğretilerek aktarıla gelmiştir. Nüzûlünden bugüne hangi coğrafyada olursa olsun Kur’ân eğitim ve öğretimine aralıksız devam edilmiştir. Bu çalışma son yüzyılda Afganistan’da Kur’ân ve kıraat eğitimi üzerine bir incelemeyi amaçlamıştır. Bu noktada eğitim veren müesseseleri ve bu müesseselerdeki eğitim öğretiminin nasıl olduğu irdelenmiştir. Öncelikle konunun merkezinde yer alan Kur’ân eğitim ve öğretimi ile hafızlık müessesesine değinildi. Ardından Afganistan’ın eğitim sisteminin kısa bir tarihçesi ele alındıktan sonra ikinci aşamada burada Kur’ân eğitimi veren müesseselerin mahiyetini ve güncel durumu incelendi. Son olarak da Kur’ân eğitimi veren müesseselerde müfredat ve materyal analizinin ardından Afganistan topraklarında yetişen hâfız ve kurrâlardan örnek verildi.
  • Öğe
    Suriyeli öykücü Sa‘îd Hûrâniyye ve Ahî Rafîk (Ağabeyim Refik) adlı kısa öyküsü
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Küçüksarı, Mücahit
    Sa‘îd Hûrâniyye 1940’lı yılların sonu ve 50’li yılların başında yazdığı kısa öyküleriyle Arap edebiyatında kısa öykü türüne yeni bakış açıları kazandıran isimlerden biridir. Hayatının farklı dönemlerinde yazdığı öykülerinde, sosyal ve siyasi alanlardaki düşüncelerini okura iletme çabası içerisinde olmuştur. Arap kısa öyküsünün kurucu nesli olarak adlandırılan yazarlar arasında da yer almaktadır. Öykülerinde önceki dönemlerden farklı bazı yeni yazım metotları yer almaktadır. Teknik ve sanat bakımından da kısa öykü türüne önemli katkıları olmuştur. Kaleme aldığı ve okuyucuların dikkatini çekmeyi başaran kısa öykülerinden birisi Ahî Rafîk (Ağabeyim Refik)’tir. On yaşındaki Saîd ve onun on beş yaşında ölen ağabeyi Refik’in hikâyelerinin anlatıldığı bu kısa öykü, ölüm mefhumu ve insanların bu mefhum karşısındaki tutumlarının sorgulandığı ve buna ek olarak da bazı sosyal mesajların verildiği başarılı bir eserdir. Yalın ve anlaşılır bir dille kaleme alınan öykü, anlatım teknikleri açısından da oldukça zengin bir niteliğe sahiptir. Yazar dış diyalog tekniği başta olmak üzere iç monolog, betimleme ve montaj gibi anlatım teknikleriyle tekdüzelikten uzak bir üslup ortaya koymuştur. Bu özelliklerinden ötürü de söz konusu öyküsü başta olmak üzere Sa‘îd Hûrâniyye’nin kaleme aldığı öykülerin modern Arap öykücülüğünün gelişmesi noktasında önemli katkıları vardır. İşte bu makalede söz konusu öykü teknik ve tematik yönleriyle ele alınacak, Sa‘îd Hûrâniyye’nin Arap edebiyatında kısa öykü türüne yaptığı katkılar tespit edilmeye gayret edilecektir.
  • Öğe
    Enbiyâ sûresi bağlamında Ferşî Kıraat farklılıklarının anlama etkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Öge, Ali
    Kur’an-ı Kerim’in kelimelerindeki okunuş ihtilafları olarak genel olarak tanımlayabileceğimiz kıraat ilmi, tefsir, fıkıh, Arapça vb. İlimlerle ilişkilidir. Özellikle anlam boyutuna kazandırdığı zenginlik açısından bu ilişkinin en çok tefsir bilim dalıyla olduğu aşikârdır. Kıraat ilminin daha çok lafzî terennüm ve lehçelere bağlı ortaya çıkan usûl kısmıyla ilgili olan imâle, sıla, idğam gibi değişik fonetik uygulamalarının Kur’an kelimelerinde herhangi bir şekilde anlam farklılığına yol açtığı söylenemez. Bunların dışında kelime formlarındaki değişikliklerin yani ferşî farklılıkların anlama etkisi olduğu gibi hüküm açısından değişik görüşlerin ortaya çıkmasına tesir etmiştir. Farklı fıkıh mezheplerinin görüşlerine bu husus yansımıştır. Kur’an-ı Kerim’in 21. sûresi olan Enbiyâ Sûresi’ndeki âyetlerde bulunan bazı kelimelerde de bu farklılıklar göze çarpmaktadır. Daha çok kıraat imamlarından Hamza (ö. 156/773) ve kıraat râvilerinden Verş (ö. 197/812), Halef (ö. 229/844) ve Hallad’ın (ö. 220/835) bu farklılıkları okuyuşlarına yansıttıkları görülmektedir. Makalemizde Kur’an-ı Kerim’in âyetlerinde bulunan bu değişik kıraat tercihlerinin anlama etkisinin ne ölçüde olduğu görülecektir. Böylece Enbiyâ Sûresi örneğiyle Kıraat ilminin İslamî İlimlere özellikle de tefsir ilmine katkısının boyutları belirlenmeye çalışılacaktır.
  • Öğe
    Sabûhî Ahmed Dede’nin İhtiyârât-ı Mesnevî’sinde işârî tefsir örnekleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Bayram, Enver; Kızılkaya, Müzekkir
    Kur’an’ı anlama ve yorumlama çabaları sonucu ortaya çıkan tefsir ekollerinden biri de işârî tefsir ekolüdür. Bu ekol daha çok tasavvuf erbabına nispet edilmiştir. Sûfiler, kalplerine doğan ilham ve işaretler yoluyla Kur’an’ı tefsir etme yolunu seçmiştir. Bunlardan biri de Mevlânâ’dır. O, Mesnevi adlı eserinde birçok ayet ve hadise yer vermiştir. Sonra gelen âlimler de Mesnevî’ye birçok şerh yazmışlardır. Bu şârihlerden biri de Sabûhî Ahmed Dede’dir. O, kaleme almış olduğu İhtiyârât adlı eserde iman, ibadet,ahlak, dünya-ahiret, insan-alem gibi konuları ele almış; bu hususta Mesnevî’de geçen ayetlere değinmiş ve bunları işarî olarak yorumlama yoluna gitmiştir. Bu çalışmada Sabûhî Ahmed Dede’nin İhtiyarât’ında ön plana çıkan işârî yorumlar ele alınacaktır. Öncelikle Sabûhî Ahmed Dede’nin hayatı ve eserleri, özellikle de İhtiyârât-ı Mesnevî’si ele alınıp incelenecektir. Daha sonra İhtiyarât’ta geçen beyitlerin ayet iktibasları ve bu iktibasların nasıl yorumlandığı ele alınıp incelenecektir.
  • Öğe
    Kutsal kitapların sayısı: İlk sahifeler ve önceki kutsal metinler
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Kahraman, Ferruh
    Suhuf, küçük kavim ve topluluklara onların ihtiyaçlarını karşılayabilecek küçük çapta indirilen kitap veya risalelerdir. Suhuf pek çok peygambere indirilmiştir. Kur’ân’da suhufu’l-ûlâ/ilk sahifeler ifadesi bunun delilidir. Ayrıca Kur’ân’da İshâk, Yakûb, Süleymân, Yûsuf ve Zekeriyyâ gibi peygamberlere de kitap verildiği ifade edilir. Ancak tefsir geleneğinde bir hadîse istinaden sadece dört büyük kutsal kitapla dört peygambere verilen suhuftan bahsedilir. Bazı âyetlerde de belli peygamberlere kitap verildiği açık olarak ifade edilmesine rağmen müfessirler tarafından farklı şekilde açıklanmıştır. Bu çalışmada öncelikle Kur’ân’ın genel bütünlüğü içerisinde kutsal kitapların sayısının bilinen bu az sayıyla kısıtlı olup olmadığı incelenmiş, hadîslerde bildirilen suhuf'un doğruluk derecesine bakılmış, en sonda da İslâm bilim tarihinde başka suhuf'un tespit edilip edilmediği araştırılmış ve neticede bazı kaynaklarda Hz. Şuayb’in de sahifelerinden bahsedildiği görülmüştür. Kur’ân’a da bütüncül olarak bakıldığında pek çok peygambere suhuf verildiğine dair açık ve zımnî âyetler mevcuttur.