Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 2701
  • Öğe
    Türk Anayasa hukukunda yargı bağımsızlığı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Köşker, Kübra; Koyuncu, Nuran
    Bireyin hukuki güvence altında olmasını temin eden hukuk devleti ilkesi, yalnızca yargının bağımsızlığı sağlandığında mümkün olabilir. Gerçekten de, hem kişiler arasındaki uyuşmazlıkları çözüme kavuşturan hem de devletin işlem ve eylemlerinin hukuka uygun olup olmadığını denetimini yapan unsur olarak yargı organının hiçbir kurum ve kişinin etkisinde kalmaksızın bağımsız ve adil kararlar alabilmesi yargı bağımsızlığı ilkesinin varlığı ve etkin bir biçimde kullanılması ile sağlanabilir. Bu bağlamda yargı bağımsızlığı, mahkemelerin, yasama ve yürütme erkleri ve medyanın etkisi, baskısı ve müdahalesi olmaksızın, kendi içerisinde dahi, serbestçe görev yapabilmesi anlamına gelir. Bu çalışmanın temel amacı, hukuk devleti ilkesinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan yargı bağımsızlığının kapsamını ve taşıdığı unsurları ayrıntılı biçimde ortaya koymaktır. Bu çerçevede yargı bağımsızlığı, yalnızca hâkimin karar alma sürecinde herhangi bir baskı ya da yönlendirmeye maruz kalmaması anlamında dar bir çerçevede ele alınmamış; aynı zamanda yargının kurumsal yapısının, idari işleyişinin ve yargı mensuplarının mesleki güvencelerinin bu bağımsızlık üzerindeki belirleyici etkileri de incelenmiştir. Çalışmada, yargı bağımsızlığı ile sıkı bir ilişki içinde olan yargı tarafsızlığı kavramına da özel bir vurgu yapılmış, hâkim ve mahkemelerin yasama ve yürütme erkleriyle olan ilişkileri, görev ve yetki ayrılıkları ile yargı kararları üzerindeki olası siyasi veya idari etkiler detaylı bir biçimde ele alınmıştır. Ayrıca kamuoyunun, medya organlarının ve toplumsal baskı unsurlarının yargı kararları üzerindeki etkisi de çalışmanın inceleme alanına dâhil edilmiştir. Sonuç olarak bu çalışmada, yargı bağımsızlığının yalnızca hukuki bir ideal değil; aynı zamanda demokratik hukuk devletinin işleyişini doğrudan etkileyen, çok boyutlu ve dinamik bir kavram olduğu vurgulanmıştır.
  • Öğe
    Hicrî IV. asırda Bağdat'ta hadis ilmi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Oral, Mustafa; Karapınar, Fikret
    Çalışmada 4./10. asırda Bağdat’ta Hadis ilmi konu edilmiştir. Bağdat halkının sürekli siyasi ve askeri kargaşalar ile ekonomik krizler içinde birçok sorun yaşamasına ve çeşitli doğal afetlere maruz kalmasına karşın hadis rivayetinin hız kesmeksizin devam ettiği ve Hadis ilimlerinin birçoğuna dair önemli eserlerin telif edildiği tespit edilmiştir. Büveyhîlerin Bağdat’a girişiyle kargaşa ve ekonomik kriz sona ermiş; bununla birlikte mezheb çatışmaları yeni bir boyut kazanmıştır. Tüm bunlara rağmen Bağdat Hadis ilminin en önde gelen merkezi olma vasfını korumuş ve önemli âlimlerin yetişmesine ve eserlerin telif edilmesine ev sahipliği yapmıştır. Çalışma Bağdat’ta Hadis ilmini mekân-âlim-eser bağlamında üç bölümde ele almaktadır. Birinci Bölüm’de bir hadis merkezi olarak Bağdat’ın sosyal ve coğrafi durumu ve bunun hadis ilmine olumlu veya olumsuz etkileri ile hadis öğrenim ve öğretim mekânları incelenmiştir. Hadis öğrenim mekânlarında hadis öğreniminin nasıl yapıldığına değinilmiştir. İkinci Bölüm’de Bağdatlı râviler ana branşlarına ve mesleklerine göre tasnif edilerek bu grupların hadis rivayetine yaklaşımları incelenmiş ve her bir gruptan hadis rivayeti açısından önemli olan bazı râviler tanıtılmıştır. Böylece muhaddisler ve diğer ana branş mensubu râvilerin genel profili çizilerek Hadis ilmi açısından “râvi” unsurunun çeşitli tipleri ortaya koyulmuştur. Bağdatlı râvilerin ortak yönelimi olarak seçici hadis öğrenimi üzerinde durulmuştur. Bağdatlı râvilerin ezber konusundaki farklılıkları ve bunların sonuçları incelenmiştir. Üçüncü Bölüm’de Bağdatlı râvilerin katkı sunduğu Hadis ilimleri ve telif ettikleri eserler ele alınmıştır.
  • Öğe
    Mevlevî âyinlerinin biçim özellikleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Çalışır, Ahmet; Gönül, Mehmet
    Türk mûsikîsi sanatında Mevlevî âyini, yapı îtibâri ile diğer beste biçimleri içinde husûsi bir yere sahiptir. Mevlevî semâına refâkat eden bir mûsikî formu olarak Mevlevî Âyini, semâ ile birlikte icrâ edildiğinde mukâbele olarak tanımlanır. Mevlid ve Mîrâciye gibi defaten bestelenmiş formlar dışında Türk mûsikîsinin en büyük formudur. Gerek güfte, gerek melodik yapı îtibarı ile kendi içerisinde ciddi bir algoritması olan Mevlevî âyini, usûl-arûz-nağme yapıları ile diğer formların ortaya koyduğu biçim özelliklerinin birçoğunu içerisinde barındıran nev’i şahsına münhasır bir yapı ortaya koyar. Güftelerinin çoğunlukla Hz. Mevlânâ’ya ait olduğu, zaman zaman mevlevî veya muhibbi şâirlerin de güftelerine yer verilen Mevlevî âyinlerinin Türk mûsikîsinin diğer tür ve biçimlerinde olduğu üzere beste teknikleri açısından sabit bir yapısı olmamış, bu konuyu irdeleyen bir çalışma da yapılmamıştır. Günümüzde Türk mûsikîsi âsârı, türler ve biçimler genel başlıkları altında tasnif edilmekte, biçim kavramı form ile eş anlamda kullanılmaktadır. Mevlevî âyinlerinin bestelerinin biçim yapılarının incelendiği bu çalışma içerisinde de biçim ve form kavramları aynı anlamda kullanılmıştır. İncelemelerimiz sonucunda Mevlevî âyinlerinin içinde, kâr, murabbâ besteye benzer yapılar ve biçim îtibarı ile şarkı formlarına benzer yapıların olduğu görülmüştür. Çalışma neticesinde Mevlevî âyinlerinde biçim îtibarı ile kâr formu ve birebir şarkı formunun (Müsennâ, murabba, muhammes, müseddes, müsemmen ve muaşşer olmak üzere) tamamının bulunduğu, yapı îtibâri ile büyük oranda murabba beste yapısına benzeyen beste formlarının bulunduğu tesbit edilmiştir. Mevlevî âyinlerinin elimizdeki kısıtlı kaynaklar ve kayıtlı icrâları bulunmaması sebebi ile tam olarak beste biçimine eser üzerinden vâkıf olamadığımız ancak kaynaklarda verilen târifler ışığında Nevbet-i Müretteb formu ile benzerlik gösterebileceği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    İslam hukukunda para vakıfları ve günümüz uygulamaları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Turhan, Taaza; Güney, Necmeddin
    Bu tez, vakıf kavramını ve uygulamalarını, özellikle para vakıfları bağlamında, tarihsel, mukayeseli ve çağdaş bir perspektifle ele almaktadır. Çalışma, araştırmanın konusu, önemi ve amacı ile başlamakta; ardından Türkiye ve yurt dışında yapılan ilgili literatür taramasıyla devam etmektedir. Birinci bölümde, İslam hukukunda vakıf hukuku incelenmiş; vakfın tanımı, Kur’ân, sünnet ve icmâ ile meşruiyeti, özellikleri, hikmeti ve bağlayıcılığı ele alınmıştır. Ayrıca, vakfın tarihsel gelişimi, İslam öncesi uygulamalar, İslam dönemindeki evrimi ve Batı’daki benzer sistemlerle mukayesesi detaylandırılmıştır. Bu bölümde vakıflar; amaç, süre, kurucu ve malvarlığı türlerine göre sınıflandırılmıştır. İkinci bölüm, para vakıflarına odaklanarak, meşruiyeti, şerʿî amaçları ve fıkhî temellerini ele almıştır. Menkul malların vakfına ilişkin hükümler, mücevher ve nakit vakıflarına dair tartışmalar, tarihi perspektif ve İslam hukukundaki yerleri ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Para vakıflarının ortaya çıkışı, gelişimi, duraklama dönemleri ve yeniden canlanışı özellikle Osmanlı dönemi uygulamaları çerçevesinde analiz edilmiştir. Ayrıca, literatür taraması yapılarak geleneksel ve modern dönem yazınındaki önemli eserler değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde, günümüzdeki para vakfı uygulamaları incelenmiştir. Endonezya’daki sukuk tabanlı vakıf modelleri, İslam Kalkınma Bankası’na bağlı uluslararası vakıf fonları ve tekâfül (katılım sigortası) gibi yenilikçi yaklaşımlar detaylandırılmıştır. Bunun yanı sıra, Batı’daki benzer modeller arasında Harvard Üniversitesi’nin vakıf yönetimi uygulamaları ele alınmış; bu modellerin finansal performansı, risk yönetimi ve sürdürülebilirlik açısından analizi yapılmıştır. Tez, para vakıflarının modern sosyo-ekonomik sorunları çözmedeki potansiyelini değerlendirmekte ve bu kurumların yönetişim, hukuki çerçeve ve küresel finans sistemleriyle entegrasyonunu optimize etmeye yönelik öneriler sunmaktadır. Tarihsel gelenekleri modern finansal araçlarla birleştiren bu çalışma, vakıfların sosyal refah ve ekonomik kalkınmada etkin bir mekanizma olarak rolünü güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
  • Öğe
    Hint alt kıtasında Hanefi mezhebine mensup iki dini hareket: Diyobendilik ve Barelvilik
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Baloch, Fehmida; Kaplan, Doğan
    Bu çalışma, Hint Alt Kıtası’ndaki Hanefi mezhebine mensup iki dini hareketin–Diyobendilik ve Barelvilik–tarihsel gelişimini, temel öğretilerini ve toplumsal etkilerini incelemektedir. Çalışma, her iki hareketin de İslam dünyasında önemli bir yere sahip olmasına rağmen, farklı teolojik ve pratik anlayışlarla şekillendiğini vurgulamaktadır. Diyobendilik, 19. yüzyılın ortalarında Hindistan'ın Diyobend kasabasında kurulan ve özellikle geleneksel İslam öğretilerine sıkı sıkıya bağlı kalmayı savunan bir hareket olarak ortaya çıkmıştır. Diyobendilik, eğitimde modernleşmeye karşı durarak, klasik İslami ilimlerin öğretilmesine ve İslam’ın saf biçiminin korunmasına odaklanmıştır. Hareketin kurucuları, Hindistan’daki İngiliz egemenliğine karşı dini bir direniş olarak, İslami kimliğin ve Hanefi mezhebinin korunması gerektiğini savunmuşlardır. Barelvilik ise, 19. yüzyılda Hindistan’da ortaya çıkan ve özellikle tasavvufî öğretileri ön plana çıkaran bir diğer dini harekettir. Barelvi hareketi, İslam’ın ruhani yönüne daha fazla vurgu yaparak, peygamber sevgisi, zikir ve tasavvufî pratiklerin toplumsal yaşamda önemli bir yer tutması gerektiğini savunmuştur. Barelvilik, aynı zamanda Sünni İslam’ın geleneksel değerlerini savunmuş, Diyobendilik ile bazı teolojik çatışmalar yaşamıştır. Bu tez, Diyobendilik ve Barelvilik arasındaki temel farklılıkları, her iki hareketin dini düşünce dünyasını şekillendiren anahtar figürleri, toplumsal etkilerini ve günümüzdeki varlıklarını detaylı bir şekilde inceleyecektir. Ayrıca, bu iki hareketin Hint Alt Kıtası’nda İslam’ın geleceği üzerindeki etkilerine dair bir analiz sunulacaktır. Çalışma, hem tarihsel bir bakış açısı sunmakta hem de modern dönemde bu hareketlerin dinamiklerini anlamaya yönelik yeni bir perspektif geliştirmektedir.
  • Öğe
    Batı Afrika'da askeri darbeleri açıklamak: Gine, Mali ve Burkina Faso örnekleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Cherif, Ibrahima; Kutlu, Önder
    Bu doktora tezi, Gine, Mali ve Burkina Faso'ya odaklanarak Batı Afrika'daki askeri darbeleri incelemektedir. Son yıllarda bölgede, dini, bölgesel ve etnik çatışmaların yanı sıra insan hakları ihlalleri de dahil olmak üzere siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik huzursuzluklarına yol açan önemli sayıda askeri darbe yaşanmıştır. Bu darbeler bölgesel istikrar ve demokrasiye saygı konusunda endişelere yol açmıştır. Bu çalışmanın amacı, Batı Afrika ülkelerini etkileyen tarihi, siyasi, sosyo-ekonomik, jeopolitik ve güvenlik faktörlerini açıklayarak, darbe kavramının yanı sıra Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS) ve Afrika Birliği (AFB)'nin bu antidemokratik durumlar karşısındaki ilke ve normlarına bir açıklama getirmektir. Bu tez, Gine, Mali ve Burkina Faso örneklerini inceleyerek, bu farklı ülkelerdeki askeri darbeler arasındaki benzerlik ve farklılıkları tespit etmeyi ve gelecekteki darbeleri önlemek için öneriler sunmayı amaçlamaktadır. Bu tez çalışmasında, Batı Afrika'da demokrasi ve insan haklarının önemini ve bu faktörlerin bölgesel istikrar ve kalkınma üzerindeki etkisini vurgulamaktadır. Çoğu Afrika ülkesinin bağımsızlığını kazandığı 1960 yılından bu yana, özellikle 1964'ten 2023'e kadar birçok devlet başkanının zorla iktidara geldiği askeri darbeler önemli bir etkiye sahip olmuştur. Afrika'daki askeri darbeler, demokratik kazanımların sorgulanmasına neden olarak önemli bir endişe kaynağı haline gelmiştir. Gine, Mali ve Burkina Faso'da bu darbeler tekrarlanmaktadır, ancak nedenleri ve sonuçlarına ilişkin araştırmalar hala sınırlıdır. Bu araştırmanın temel amacı, Gine, Mali ve Burkina Faso'ya odaklanarak Batı Afrika'daki askeri darbelerin derinlemesine ve karşılaştırmalı bir analizini sunmaktır. Bölgede istikrarı ve kalkınmayı etkileyen faktörlerin daha iyi anlaşılmasını ve gelecekte bu tür olayların önlenmesine yönelik tavsiyelerin formüle edilmesini amaçlamaktadır. 2020 ve 2023 yılları arasında bu ülkelerde tek bir yıl içinde çok sayıda darbe yaşanması, bu olgunun detaylı bir şekilde analiz edilmesine duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir.
  • Öğe
    Gastronomi deneyiminin müşteri memnuniyet ve sadakati üzerindeki etkisinde, destinasyon marka ‎deneyimi ve algılanan değerin aracılık rolü: ‎Hatay örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Varışlı Kargın, Aylin; Bilim, Yasin
    Bu araştırma, gastronomi zenginliği nedeniyle UNESCO tarafından "Gastronomi Şehri" ilan edilen Hatay’ı ziyaret eden turistlerin gastronomi deneyimlerinin, müşteri memnuniyet ve sadakati üzerindeki doğrudan etkilerini incelemektedir. Araştırmada ayrıca destinasyon marka deneyimi ile algılanan değerin, bu ilişkilerdeki aracılık rolleri değerlendirilmiştir. Araştırmanın örneklemini, Hatay’ı ziyaret eden ve tesadüfi olmayan amaçlı örnekleme yöntemiyle belirlenen 1462 kadın turist oluşturmaktadır. Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Veriler, beş ayrı ölçüm aracıyla toplanmıştır. Toplanan veriler, istatistiksel paket programları aracılığıyla Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, turistlerin gastronomi deneyimlerinin müşteri memnuniyet ve sadakati üzerinde doğrudan ve anlamlı bir etkisinin bulunmadığı görülmüştür. Buna karşın, gastronomi deneyiminin destinasyon marka deneyimi ve algılanan değer üzerinde olumlu ve anlamlı etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. Destinasyon marka deneyimi ile algılanan değer, gastronomi deneyiminin müşteri memnuniyeti üzerindeki etkisinde kısmi aracılık rolü üstlenirken; sadakat üzerindeki etkisinde yalnızca algılanan değerin kısmi aracılık rolü olduğu belirlenmiştir. Ayrıca müşteri memnuniyetinin, müşteri sadakati üzerinde doğrudan ve olumlu bir etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu araştırma, Hatay’ın gastronomi temelli marka değerini yeniden yapılandırma sürecine katkı sağlamayı hedeflemektedir. Bununla birlikte, gastronomi deneyiminin müşteri memnuniyeti ve sadakati üzerindeki etkilerini aracılık değişkenleri bağlamında inceleyerek literatürdeki önemli bir boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.
  • Öğe
    Türk mûsikîsi nazariyatında kabul edilen doğal dizinin yegâh'tan rast'a değiştirilmesi sürecinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Atalay, Neşe; Çetik, Özcan
    Türk müziğinin gelişimin XIII. asırdan itibaren incelenmesinde, sistemci okulun kurucusu olan Urmevî’nin ezgisel yapıları gösterdiği dairelerin ve farazî bir telin bölünmesiyle elde edilen perdelerin oluşturduğu 17’lik sistemin, tamamen matematiksel hesaplamalara dayalı olduğu görülmektedir. XV. yy iş erbabı teorisyenlerinin ilk dönemlerinde ilk perde olan râst, yerini Kantemiroğlu’nda yegâh/çargâh’a, Kutbunnâyî Osman Dede ve sonrasında yegâh perdesine bırakmıştır. Perde dizilişleri de XV. asırda değişmiş, yegâh perdesi râst olarak anılmaya başlanmış, dizi bir 4’lü aşağıya taşınarak yeni sesler elde edilmiştir. Ana dizinin, Urmevî dönemi ve ilim erbabında, Uşşak olduğu görülürken, iş erbabında Râst olduğu, bazı iş erbabı yazarlarının ifadelerinden anlaşılmaktadır. Rauf Yektâ Bey’de ana dizi, “esasî süllem” olarak da andığı Râst dizisiyken, Arel-Ezgi-Uzdilek, kaba çargâh perdesinde kurup Çargâh adını verdikleri diziyi ana dizi olarak kabul etmişlerdir. Arel-Ezgi gerek ana dizi gerekse perdeler ve donanım gibi konulardaki kabulleri nedeniyle eleştirilmişlerdir. Ana dizinin Râst mı, “Arel-Ezgi Çargâh” ı mı olduğu, günümüzde de tartışılmaktadır. Bu tez çalışmasında, XIII. asırda ilk edvârı yazan Urmevî’den günümüze kadar ki süreçte, makamların karar sesi bağlamında geçirdikleri değişiklikleri, bu süreçteki nazariyat tarihi kapsamında araştırarak ortaya koymak ve böylece, ilgili konuda yapılacak çalışmalara da katkı sağlamak amaçlanmıştır. Ulaşılan bulgular, konuyla ilgili literatürün taranması sonucunda elde edildiğinden, çalışma, “betimsel” bir çalışmadır. Araştırma modeli, nitel araştırma yöntemlerinden belge tarama ve not fişlemedir. Tez konusuyla ilgili literatür taramalarında, araştırmanın konusuna yakın olan çalışmalar olduğu görülmüştür. Bu çalışmanın konusu ile ilgili yapılan çalışmalar oldukça az sayıda olduğundan, incelenen konunun ilgili alanda literatüre faydalı bir çalışma kazandıracağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Antik Yunan'da tek tanrı düşüncesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Akdeniz, Adem; Ulutürk, Muammer
    Antik Yunan düşüncesi, çok tanrılı bir inanç sistemiyle tanınsa da, derinliklerinde tek tanrıcı düşünceye paralel bir dünya görüşünün de izlerini taşır. Thales'ten Plotinus'a kadar uzanan filozoflar, evrenin ardındaki tek bir ilahi prensip veya düzenleyici ilke fikri üzerinde durmuşlardır. Thales’in doğadaki çeşitliliği tek bir maddeyle, yani su ile açıklama çabası, evrensel bir düzenin varlığını ilk ortaya atan düşüncelerden biridir. Herakleitos’un "logos" kavramı, evrendeki değişim ve karşıtların birliğini yöneten ilahi bir yasayı işaret eder. Platon ve Aristoteles, çok tanrılı mitolojiden sıyrılarak, evrenin ardındaki "İyi" ya da "İlk Hareket Ettirici" gibi tek bir düzenleyici ilkeye vurgu yapmışlardır. Özellikle Plotinus, "Bir" kavramıyla evrendeki tüm varlıkların kaynağı ve en yüksek ilkesini tanımlayarak, tek tanrıcı düşüncenin köklü bir felsefi temelini atmıştır. Bu düşünceler, Batı felsefesi ve teolojisinin gelişiminde kritik bir rol oynamışlardır. Sonuç olarak, Antik Yunan felsefesi, çok tanrılı inanç sisteminin ötesine geçen ve tek tanrıcı düşüncenin erken biçimlerini barındıran zengin bir düşünsel miras sunmuştur.
  • Öğe
    Dijital ekonomide vergi kaçakçılığı: Seçilmiş ülke örnekleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Acar Ayhan, Meliha; Şahbaz, Ahmet
    Dijitalleşmenin hız kazandığı 21. yüzyılda, dijital ekonomi, vergi sistemleri açısından yeni sorunlar yaratmaktadır. E-ticaret, dijital hizmetler, sosyal medya gelirleri ve kripto varlıklar gibi alanlar, geleneksel vergi yapılarının yetersiz kaldığı bir ortam oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, dijital ekonomideki vergi kaçakçılığı sorununu incelemek, ülke uygulamalarını karşılaştırmak ve politika önerileri sunmaktır. Tezde dijital ekonominin kavramsal çerçevesi, yapısal özellikleri ve vergi kaçakçılığına etkileri ele alınmış, dijital platformların vergi kaybına etkileri tartışılmıştır. Uluslararası vergilendirme çalışmaları ve Türkiye’nin dijital vergilendirme süreci incelenmiştir. Son bölümde, Fransa, İtalya, Birleşik Krallık, ABD, Nijerya ve Türkiye örnekleri üzerinden vergisel yaklaşımlar analiz edilerek özgün politika önerileri geliştirilmiştir. Sonuç olarak, dijital ekonominin vergilendirilmesinde, daha etkin bir sistem kurulabilmesi için yenilikçi teknolojilerin ve küresel iş birliğinin güçlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
  • Öğe
    Konvansiyonel ve katılım bankacılığında FinTech ve dijitalleşme: Karşılaştırmalı SWOT analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Saraçoğlu, Mehmet; Kazak, Hasan
    Bu çalışma, geleneksel ve katılım (İslami) bankalarının karşılaştırmalı analizine odaklanarak FinTech inovasyonlarının ve dijitalleşmenin Türk bankacılık sektöründeki yakınsamasını araştırmaktadır. Yarı yapılandırılmış uzman görüşmeleri ve sistematik bir SWOT çerçevesine dayanan nitel bir metodoloji benimseyen araştırma, her iki bankacılık modelindeki dijital dönüşüm çabalarını şekillendiren kritik güçlü yönleri, zayıf yönleri, fırsatları ve tehditleri tanımlamaktadır. Geleneksel bankalar genellikle güçlü finansal kaynaklardan, kapsamlı teknolojik altyapılardan ve daha geniş bir ürün yelpazesinden yararlanırken, genellikle eski sistemlere ve organizasyonel karmaşıklığa bağlı operasyonel ataletle karşı karşıya kalmaktadır. Buna karşılık, katılım bankaları Şeriata uygun teklif ve modeller yoluyla müşteri güveninden yararlanmakta, ancak inovasyonel süreci etik ve dini kurallarla uyumlu hale getirme konusunda zorluklarla karşılaşmaktadır. Çalışmanın bulguları, bankaların dijital ürün gruplarını genişletmelerine, müşteri erişimini iyileştirmelerine ve nihayetinde daha kapsayıcı bir finansal ortamı teşvik etmelerine olanak tanıyan FinTech girişimleriyle iş birlikleri yoluyla sinerji potansiyelini ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, siber güvenlik endişeleri ve düzenleyici belirsizlikler her iki banka türü için de önemli tehditler olmaya devam etmekte ve birleşik protokollere ve daha net uyum mekanizmalarına duyulan ihtiyacı vurgulamaktadır. Çalışma ayrıca, etik konumlandırmanın, en son FinTech çözümleriyle uyumlu hale getirildiği takdirde katılım bankaları için bir rekabet avantajı olarak hizmet edebileceğini ve böylece yerel pazarların ötesinde daha geniş bir müşteri kitlesini çekebileceğini ortaya koymaktadır. Akademik literatürü yönetimsel içgörülerle sentezleyen bu nitel araştırma, sürdürülebilir dijitalleşmenin sağlanmasında belirleyici faktörler olarak sermaye kapasitesi, etik zorunluluklar ve teknolojik çevikliğin karşılıklı etkileşimini vurgulamaktadır. Çalışma, sektörün dayanıklılığını ve küresel rekabet gücünü artırmak için Şeriata uygun FinTech yenilikleri için yapılandırılmış destekten kapsayıcı dijital okuryazarlık girişimlerine kadar iş birliğine dayalı yaklaşımları vurgulayan stratejik ve politika önerileriyle sonuçlanmaktadır.
  • Öğe
    Kur'ân-ı Kerim'de irade özgürlüğü meselesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Eryiğit, Şerife Sümeyra; Şahin, Naim
    Bu çalışma, Kur’an-ı Kerim’de iradenin özgürlüğünü ele alarak özgürlük, irade ve sorumluluk kavramları arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Kavramsal çerçevede özgürlük, fatalizm, determinizm ve indeterminizm gibi temel yaklaşımlar değerlendirildikten sonra Kur’an’da iradeye dair müteradif kavramlar analiz edilmiştir. Çalışmanın devamında özgür iradeye ve zorunluluğa işaret eden ayetler üzerinden bir inceleme yapılmış, özgür iradeyi etkileyen ilahî irade, bireysel unsurlar ve dış faktörler detaylandırılmıştır. Bireysel unsurlar bağlamında nefis, iman, zihinsel ve psikolojik etkenler ele alınmış, bu unsurların özgür irade üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Abdullah Sûle'ye göre belagat açısından hicâc/argümantasyon teorisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Al-Shaibani, Saddam Najeeb Abdullaziz; Şensoy, Sedat
    Bu çalışmada, Tunuslu eleştirmen ve belâgatçı Abdullah Sûle‟nin belâgat açısından hicâcî/argümantatif boyutlara yönelik yaklaşımı incelenmektedir. İlk olarak, hicâc kavramı antik Yunan düşüncesinden başlayarak Arap belâgatçılar ve çağdaş bilim insanları nezdinde ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Abdullah Sûle‟nin entelektüel birikimini oluşturan bilgi alanları ve araştırma yöntemine odaklanılmıştır. Son olarak, hicâcın araştırma düzeyleri, kelimeden başlayarak terkip, cümle ve ardından suret boyutlarına kadar Kur‟ân-ı Kerîm ayetlerinin belâgat perspektifinden hicâcî/argümantatif boyutları tartışılarak incelenmiştir. Sûle‟nin Kur‟ân-ı Kerîm üzerine yaptığı araştırma, kendisinden büyük bir zaman ve emek harcamasını gerektirmiştir. Çalışmalarında Arap ve Batı dil ve belâgat alanlarındaki yaklaşımları birleştirmiş, iki farklı bilgi sistemini uyumlu bir Şekilde ele almıştır. Ayrıca, Kur‟ân-ı Kerîm‟in her toplumu dilsel, retorik ve mantıkî açıdan çeşitli yöntemlerle ikna eden ve onlara deliller sunan bir metin olduğunu göstermiştir. Ancak bu araştırmada daha çok dil ve belâgat yönüyle sınırlı kalınmış, ez-zemahşerî, ez-zerkeşî, Tâhir b. Âşûr gibi müfessir ve belâgatçılardan görüşler alınmıştır. Çalışmada, Abdullah Sûle‟nin araştırma çabalarını, yöntemlerini ve entelektüel boyutlarını inceleyerek, hicâc teorilerinin farklı türlerini ele alan bilimsel literatüre yeni bir katkı sağlamak amaçlanmaktadır
  • Öğe
    Manevi-dinî içerikli yaşam amaçları grup rehberliğinin ergenlerin kimlik gelişimi ve iyi oluş düzeylerine etkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Toprak, Yasin; Şahin, Adem
    Din, maneviyat, yaşam amaçları, kimlik arayışı ve iyi oluş, ergenlik döneminde ön plana çıkan ve birbiri ile ilişkili olan değişkenlerdir. Bu değişkenler bu çalışmada bütüncül olarak ele alınmaktadır. Din ve maneviyat yaşam amaçlarını, kimlik gelişimini ve iyi oluşu besleyen önemli bir kaynaktır. Bu doğrultuda çalışmanın birinci amacı Manevi-Dinî İçerikli Yaşam Amaçları Grup Rehberliği Programını geliştirmek ikinci amacı ise bu programın ergenlerin kimlik gelişimi ve iyi oluş düzeyleri üzerindeki etkisini araştırmaktır. Bu araştırmada nicel araştırma yöntemi tercih edilmiştir. Araştırmanın deseni ise ön test-son test kontrol gruplu deneysel modelli bir çalışmadır. Çalışmaya katılan deney ve kontrol grupları 14’er kişiden oluşmaktadır. Uygulama Adana’da bir Anadolu lisesi öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Uygulanan grup rehberliği 10 oturumdan oluşmaktadır. Deney ve kontrol grubundaki öğrencilere ön test, son test ve izleme testi olarak Ergen Öznel İyi Oluş Ölçeği, Psikolojik İyi Oluş Ölçeği ve Kimlik Gelişiminin Boyutları Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın verilerini analiz etmek için “Mann Whitney U Testi” ve “Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi” kullanılmıştır. Araştırmada ulaşılan bulgulara göre, geliştirilen ve uygulanan Manevi-Dinî İçerikli Yaşam Amaçları Grup Rehberliği Programı, ergenlerin kimlik gelişimini, öznel ve psikolojik iyi oluşunu artırmaktadır. Sonuç olarak geliştirilen Manevi-Dinî İçerikli Yaşam Amaçları Grup Rehberliği Programı uygulamalı çalışmalar için bir araç olma işlevi görebilir, kimlik gelişimini ve iyi oluşunu artırmak isteyen bireyler için kullanılabilir.
  • Öğe
    EKC hipotezi çerçevesinde enerji piyasası ile enerji, çevre ve ekonomi ilişkisi: Avrupa Birliği ve Türkiye için panel veri analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Baştan Töke, Leyla; Elgün, Mahmut Nevfel
    Fosil enerji kaynaklarının kullanımı çevresel tahribata sebep olmakta ve küresel ısınma sorununu tetiklemektedir. Diğer taraftan ülkelerin ekonomik kalkınma seviyelerini yükseltebilmeleri için enerji kaynaklarını kullanmaları gerekmektedir. Enerji ihtiyacının artması gelişmişlik seviyesinin ilerlediğini gösteren bir faktördür. Fakat enerji ihtiyacını yerel kaynakları ile karşılama konusunda yeterli kaynağa sahip olmayan ülkeler ithalat yoluyla bu ihtiyacını gidermeye çalışmaktadır. Bu durumda da ülkelerin enerji maliyetleri de yükselmektedir. Bu çalışmada enerji, ekonomi ve çevre arasındaki ilişkiyi AB üye ülkeleri ve birliğe aday ülke olan Türkiye özelinde irdelemek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda Çevresel Kuznets Eğrisi Hipotezi’nin geçerliliğini ortaya koymak hedeflenmiştir. Çalışmanın teorik kısmında enerji kaynakları, bu kaynakların piyasadaki durumu incelenmiştir. Ardından enerji, çevre ve ekonomi ilişkisinden bahsedilerek Çevresel Kuznets Eğrisi Hipotezi üzerinde durulmuştur. Hipotezin geçerliliğine dair literatür incelemesi yapılmıştır. Çalışmanın hedefine yönelik olarak yapılan ön testler sonucunda panel veri analizinin yapılmasına karar verilmiştir. Yapılan inceleme kapsamında araştırmanın amaç ve hedeflerine uygun olacak şekilde bağımlı ve bağımsız değişkenler belirlenerek hipotezler oluşturulmuştur. Çalışmada Ortalama Grup Dinamik En Küçük Kareler (DOLSMG) Tahmincisi ile model tahmin edilmiştir. Araştırma sonucunda enerjiden kaynaklanan CO2 emisyonlarının, nüfusun, enerji ithalatına bağımlılık oranının ve fosil yakıt tüketiminin ekolojik ayak izini artırdığı sonucuna ulaşılırken yenilenebilir enerji tüketiminin ekolojik ayak izini azalttığı sonucuna ulaşılmıştır. Son olarak Çevresel Kuznets Eğrisi Hipotezi’nin geçerliliği kabul edilmiştir.
  • Öğe
    Muhammed en-Nûrî es-Sefâkusî'nin (ö. 1118/1706) ve Gaysü'n-Nef' fi'l-Kıraati's-Seb' adlı eserinin kıraat ilmi ve öğretimindeki yeri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Atahan, Abdulhamid; Koyuncu, Recep
    Kıraat ilmi, Kur'ân-ı Kerîm’in doğru okunmasını, anlaşılmasını ve nesilden nesile sahih bir şekilde aktarılmasını sağlayan temel İslami ilimlerden biridir. Kur’ân, Arap kabilelerinin farklı lehçelerine uygun olarak indirilmiş ve bu durum, ümmetin farklı kesimlerine Kur’an’ı ulaştırmayı kolaylaştırmıştır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ümmetin farklı lehçelerine hitap edebilmek ve Kur’ân’ın öğrenilmesini kolaylaştırmak amacıyla sahabeye yedi harf üzere okuma ruhsatı vermiştir. Bu kıraatler, sahâbeler tarafından ezberlenerek ve rivayet edilerek sonraki nesillere aktarılmıştır. Hicrî ikinci asırdan itibaren kıraat ilmi tedvin edilmeye başlanmış, İbn Mücahit tarafından yedi kıraat belirlenmiş ve kıraat ilmi daha düzenli bir yapıya kavuşturulmuştur. Ardından İbnü’l-Cezerî’nin çalışmaları sayesinde kıraat ilmi, on kıraat çerçevesinde sistematik bir yapıya oturtulmuştur. Kıraat ilmi, Kur’ân’ın korunmasını, lafız farklılıklarının tespit edilmesini ve bu ilmin sağlam bir metodoloji çerçevesinde öğretilmesini sağlama açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu çalışma, Ebü’l-Hasen (Ebû Muhammed) Alî b. Sâlim b. Muhammed en-Nûrî es-Sefâkusî’nin kıraat ilmine katkılarını ve eserinin bu alandaki önemini incelemektedir. Çalışmanın amacı, Sefâkusî’nin ilmî şahsiyetini, kıraat ilmi alanındaki metodolojisini ve özellikle Gaysü’n-Nef’ fî’l-Kıraati’s-Seb’ adlı eserinin kıraat ilmi içindeki yerini ortaya koymaktır. Çalışmanın kapsamı, Sefâkusî’nin hayatı, ilmî seyri, kıraat sahasındaki katkıları ve eserlerinin değerlendirilmesini içermektedir. Çalışmada, tarihî ve doküman analizi yöntemi kullanılmış olup, klasik kaynaklar taranarak Sefâkusî’nin kıraat ilmindeki yeri incelenmiştir. Ayrıca kıraat sahasındaki otoritelerin görüşleri dikkate alınarak eserin kıraat ilmi içindeki değeri analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, Sefâkusî kıraat alanında önemli bir otorite olup, Gaysü’n-Nef’ fî’l-Kıraati’s-Seb’, kıraat farklılıklarını detaylı şekilde ele alan ve kıraat imamlarının, ravilerinin görüşlerini içeren önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır. Yazıldığı dönemden itibaren birçok çalışmaya kaynaklık eden bu eser, sonraki âlimler tarafından da referans alınmış ve kıraat ilmi içerisinde kalıcı bir yere sahip olmuştur.
  • Öğe
    Türkiye, Japonya ve Sri Lanka örnekleri üzerinden afet yönetimi ve politikalarının karşılaştırmalı analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Sıddeek, Mohamed Sufiyan; Sipahi, Esra Banu
    Bu çalışmada, Türkiye, Japonya ve Sri Lanka örnekleri üzerinden afet yönetimi ve politikalarının karşılaştırmalı bir analizi sunulmaktadır. Araştırmanın amacı, Sri Lanka'nın afet yönetim sistemini Türkiye ve Japonya'nın sistemleri ile karşılaştırarak, Sri Lanka'nın mevcut performansını, etkinliğini ve eksikliklerini değerlendirmektir. Bu değerlendirme sonucunda, Sri Lanka'nın afet yönetim sistemini daha da güçlendirmek için dikkate alınması gereken hususlar belirlenmiş ve bu bağlamda Türkiye ve Japonya'nın deneyimlerinden yararlanarak Sri Lanka için uygun bir model önerisi geliştirilmiştir. Araştırmada yöntem olarak kapsamlı bir literatür taraması yapılmış; ilgili ülkelerin yönetim sistemleri, yasal çerçeveleri ve kamu kurumlarının yayınları, resmi yazışmalar, kanunlar, yönetmelikler ve genelgeler incelenmiştir. Analiz sonuçları, Sri Lanka’da afet yönetimi sisteminin kurumsal koordinasyon eksiklikleri, paydaş katılımındaki yetersizlikler ve bilgi teknolojilerinin sınırlı kullanımı gibi yetersizlikleri ortaya koymuştur. Türkiye ve Japonya’nın afet yönetimi deneyimlerinden elde edilen dersler, Sri Lanka için önerilen modelin temelini oluşturmuştur. Bu model, bağımsız bir afet yönetim merkezi kurulmasını, merkezi ve yerel otoriteler arasında etkin koordinasyon mekanizmalarının geliştirilmesini, afet yönetiminin tüm aşamalarını kapsayan müdürlüklerin yeniden yapılandırılmasını ve kamu-özel sektör ile uluslararası işbirliklerini güçlendirecek bir çerçeveyi içermektedir. Bu çalışma, Sri Lanka'ya özgü kapsamlı bir afet yönetimi modeli sunarak, afet risk yönetimi literatürüne önemli katkılarda bulunmaktadır. Sri Lanka'da dayanıklılığın artırılması ve afet risklerinin azaltılmasında uyarlanabilir, kapsayıcı ve bağlama özgü yönetişim stratejilerinin önemini vurgulamakta, bu alanda gelecekteki araştırmalar ve uygulamalar için yol gösterici nitelikte öneriler sunmaktadır.
  • Öğe
    David Samuel Margoliouth'un siyere yaklaşımı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Alan, Kardelen; Atçeken, İsmail Hakkı
    Oryantalizm, doğuyu araştırma adı altında İslam’a karşı şüpheler ve olumsuz tavırlar sergilemektedir. Bu olumsuz tavırlar içerisinde İslam’ın peygamberi Hz. Peygamber’i karalama politikası da sürdürülmektedir. İslam’ın ilk el yazması eserlerini Doğu’dan alarak tercümeler yapmışlardır. Yapılan tercümeleri ise kendi ideolojilerine göre yorumlar getirerek çevirmişlerdir. Hz. Peygamber’in hayatını yazarken de aynı tutum ve davranışı göstermişlerdir. İslam’ın hak din ve son din olduğunu kabul etmeyen Hristiyanlar ve Yahudiler bu konu da İslam’ı araştıran insanların aklına şüpheler yerleştirmektedir. David Samuel Margoliouth da birçok eseri bulunan, Arapçaya hakimiyeti olan bir İngiliz oryantalisttir. Hz. Peygamber’in hakkında yazmış olduğu eserlerde, Hz. Peygamber’i çoğunlukta olumsuz ithamlarla eleştirdiği görülmekte ve bir vahiy almadığını, Kur’an-ı Kerim’in de Hz. Peygamber tarafından yazıldığını savunmaktadır. Vahiy esnasında geçirmiş olduğu titremelerin bilinçli şekilde Hz. Peygamber’in yaptığını aktarmaktadır. Yahudi asıllı olmasından dolayı Hz. Peygamber ile Yahudiler arasında yaşanmış olan olayları subjektif bir şekilde ele aldığı görülmektedir. Margoliouth’un sergilemiş olduğu tavır, kendisinden sonra yaşamış olan oryantalistleri de etkilemiştir.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinde ahlak algısı: Ölçek geliştirme çalışması
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Sezer, Kamilenur; Alkın, Ruhi Can
    Kişiliğin temellerinin atıldığı ilk altı yılda ahlak değerlerinin kazanılması, çocuğun ruhsal gelişimi, kişiliğinin oluşumu ve bilişsel gelişimi açısından en önemli yıllardır. Evde ebeveynler model alınarak başlayan ahlak gelişimi, okul yaşamıyla beraber öğretmeni model alarak devam etmektedir. Ergenlik dönemi ile birlikte ahlak kural ve değerleri çevreden özellikle arkadaş gruplarından öğrenilmektedir. Bu araştırmanın amacı ergenlik dönemi sonrası kimlik oluşumu sürecinde gençlerin ahlak kural ve değer algılarındaki değişimleri görebilmek için geliştirilen ölçeğin geçerlik ve güvenirliğini test etmektir. Literatürdeki çalışmaların incelenmesi, uzman görüşleri ve düzeltilmiş madde toplam korelasyonu sonucunda 59 ölçek maddesi belirlenmiştir. Çalışmanın örneklemini Necmettin Erbakan Üniversitesinde öğrenim gören 720 öğrenci oluşturmaktadır. Ölçeğin Cronbach alfa değeri .94, KMO değeri .92 bulunmuştur. Araştırmada ölçeğin alt boyutlarıyla arasındaki ilişkiyi değerlendirmek için korelasyon, cinsiyetin ve anne-babanın birlikte veya boşanmış olma durumunun ölçekten alınan puanlar üzerindeki etkisini değerlendirmek için bağımsız gruplar t-testi ve öğrencilerin sınıf düzeyleri, fakülteleri, yerleşim birimi, bölgesi, anne- babanın yaşı, anne- babanın eğitim düzeyi, anne-babanın mesleği, ailenin aylık geliri ve dindarlık düzeyi arasında anlamlı bir fark olup olmadığını incelemek amacıyla tek yönlü ANOVA yapılmıştır. Elde edilen sonuçlar geliştirilen Ahlak Algısı Ölçeğinin geçerlik ve güvenirlik bulgularının yeterli olduğunu ve bu ölçeğin geçerli ve güvenilir bir ölçek olarak alanda kullanılabileceğini göstermektedir.
  • Öğe
    Analogdan dijitale evrilen sinema: Blade Runner ve Blade Runner 2049
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Yiğit, Abdullah; Özkeçeci, Zehra
    Çalışmada, sinemanın analogdan dijitale dönüşümü ve bu dönüşümün sinema estetiği ile anlatı üzerindeki yansımaları, Blade Runner (1982) ve Blade Runner 2049 (2017) filmleri üzerinden incelenmiştir. Dijitalleşme ile sinema sanatının dönüşümü; özellikle CGI (Computer-Generated Imagery), VFX (Visual Effects) ve renk derecelendirme gibi teknolojilerin estetik ve teknik katkıları ele alınarak değerlendirilmiştir. Blade Runner, analog teknolojilerin sınırlı imkânlarıyla yaratılan bir geleceği yansıtırken, Blade Runner 2049 modern dijital teknolojilerin sunduğu olanaklarla daha ayrıntılı ve kapsamlı bir görsel dünya sunmaktadır. Bu bağlamda çalışmada, iki filmde kullanılan teknik ve estetik unsurlar karşılaştırılarak dijitalleşmenin sinema üzerindeki etkileri ortaya konulmuştur. Dijital kameraların, post-prodüksiyon yazılımlarının, sanal sinematografinin ve gelişen teknolojilerin görsel ifadenin sınırlarını nasıl yeniden tanımladığı incelenmiştir. Dijital araçların entegrasyonu, erişilebilirlik ve film yapım süreçlerinin demokratikleşmesi gibi unsurlar, sanat ve anlatıyı doğrudan etkilemektedir. Fiziksel ve dijital dünyanın giderek iç içe geçtiği günümüzde, dijital teknolojilerin çağdaş sinemada yarattığı dönüşüm detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu bağlamda, çağdaş sinemanın dijital araçlarla evrilen dinamikleri; film yapımcıları, akademisyenler ve sektör profesyonelleri için yeni perspektifler sunmaktadır. Bu çalışma, dijitalleşmenin sinema sanatı ve estetiği üzerindeki etkilerini ortaya koyarak, dijital teknolojilerin sinema dilini dönüştürdüğünü göstermektedir. Dijitalleşmenin sinema sanatına katkıları, bilim kurgu film türü bağlamında incelenmiş ve sinemanın geleceğinde dijital teknolojilerin yaratacağı potansiyel etkiler incelenmiştir. Dijitalleşmenin sinema sanatı ve estetiğine olan katkısının incelendiği çalışmada, dijital teknolojilerin sinema diline etkisi ortaya koyulmaya çalışılmıştır.